Güncelleme Tarihi:
Zamanı geriye saranlardan. Evlendi, baba oldu ama hiç değişmemiş, hâlâ yakışıklı... Yıllardır onu tanıdığımız gibi, çok beyefendi duruyor. Hayatını müziğe verip birçok hit çıkarmış birine göre çok mütevazı. Hiç sinirlenmezmiş gibi bir havası var. Gökhan Tepe’yle başlıyoruz sohbete...
Fotoğraflar: Muhsin Akgün/MAStüdyo
1996 yılına ve ilk albümüne gidelim. Çıkan ikinci şarkın ‘Bayıldım’. “Pantolonunu sevdim, çıkar onu bebeğim, hadi gel bize gidelim” sözleriyle sesini herkese duyurdun... Bugün olsa o şarkıyı söyleyebilir miydin?
Ben cesaret edemem, genel anlamda kimsenin cesaret edebileceğini de sanmıyorum. O biraz daha aşırılıkların olduğu, daha cesur bir süreçti galiba. Zeki Doğulu sanat danışmanımızdı, onun albüme angaje ettiği bir şarkıydı. 18 yaşındaydım, yapımcımın da benim de kabulümdü. Ve sonra da yıllarca şarkıyı içimde gizledim, açığa çıkarıp konserlerimde falan hiç söylemedim.
Bugün hâlâ böyle mi hissediyorsun?
Hayır, hatta son 4-5 senedir kulüp konserlerinde “Bakın, herkesin 18 yaş hatası vardır. Bu şarkıya rağmen bana kalbinizde yer ayırdığınız için hepinize teşekkür ederim” diyerek söylüyorum şarkıyı.
Dinleyiciler ne yapıyor?
Avaz avaz, bağırarak söylüyorlar şarkıyı. Yıllar geçtikten sonra bu bir espriye dönüştü ve ben bunu paylaşarak eğlenceli dakikalara dönüştürüyorum.
Bu sözleri ciddiye alıp sana gerçekten pantolonunu çıkaranlar oldu mu?
Yok, şarkı gözüyle bakıldı, özellikle eylem planı içinde olan bir adam gözüyle bakılmadı (gülüyor). Aslında o albümde ‘Aşk Belası’, ‘Çöl Çiçeği’ gibi son derece romantik şarkılar vardı.
Zaten bestelerinde ve sözlerinde romantizm hep ağırlıkta. Sen romantik prens misin?
Bir dönem öyle bir şey denmişti benim için. Romantik ve duygusal bir adamım. Bu olmasa, yalan olsa bir yerde sobelenirdim herhalde.
Yakışıklısın, hep de öyleydin ama bunun ekmeğini kariyerinde pek yemedin sanki sen...
Oralara girmedim, evet...
Neden?
Yetiştirilme değerlerim, hayata bakış açım ve kişilikle ilgili olabilir. Özel hayatımı, müzik hayatımın önüne koymamak gibi, beni ben yapan kurallarım oldu. Bu arada seksapelliği kullanmadık ama yakışıklı adamı da inkâr etmedik. Onu da elimizden geldiği kadar doğru imajlarla göstermeye çalıştık.
Öpüşemem yani
Kliplerde seksilik ve öpüşme sahneleri o yıllarda modaydı. Sen onları da yapmadın...
Benim seksi olmak gibi derdim olmadı, hatta bazı yönetmenler kliplerimde yakınlaşma sahnesi istediklerinde ben mesafeli yakınlaşıyor, yapamıyordum, hele öpüşme sahnesi olacak falan... Öpüşemem yani.
Gerçekten mi?
Evet, gerçi bir dizide olmuştu öyle bir sahnem. Çünkü kendini yansıtmıyorsun, başka bir karakteri oynuyorsun orada. Ama zorlandım tabii, kolay bir şey değil.
Bu kadar yıldır sahneye çıkıyorsun gece kulüpleri, konserler... Hiç mi çapkın değildin hep mi beyefendiydin?
Sahne üzerinde çapkınlığım olmadı, öyle bir fikre hiç kapılmadım. Zaten işime olan saygım, duruşum, beni ben yapmaya çalışma hikâyemin içinde bu da var. Buna çok dikkat ettim hayatım boyunca.
Geriye dönüp baktığında bu kadar da beyefendi olmasaydım dediğin oluyor mu?
Bugün hâlâ ayakta olduğum için pişman değilim ama hâlâ ayakta olmasam pişman olur muydum, işte onu hiç bilmiyorum.
Çok sakin duruyorsun. Hiç sinirlenmez misin?
Sinirlenirim, sinirlenmez miyim ya! İşlerin yolunda gitmesi gerektiği ve sorumluluk alınması gereken zamanlarda aksaklıklar olunca biraz gererim.
Nasıldır o sinirli adam?
Uyarırım, eskiden daha çok sesim yükselirdi çünkü daha büyük kaygılarımız vardı.
Hayatımda hiçbir şeyi yüzeysel yaşamadım
Yeni şarkında tutkulu bir adam olduğunu söyledin. Sen de tutkulu musun?
Âşık olunca romantik tarafım çok yükselir, duygularım daha tutkulu hale gelir. Hayatımda hiçbir şeyi yüzeysel yaşamadım, o anlamda, evet, tutkuluyum diyebilirim.
Altı sene önce evlendin. Baba oldun. Evlilik, çocuk derken şarkıların da tarzı değişiyor mu?
Evliliğin getirdiği bazı rutinler oluyor ama sevginin devam ettiğini görmek tutkuyu öldürmüyor. Sevgi burada bence başrolü oynuyor. Aşkı hissedeceğiniz anlar da oluyor. Bir de eskisi kadar çok söz yazmadığım için, yaşadıklarım beste yaparken üretimimi etkilemiyor. Ama bu bağlamda sürekli söz yazan insanların işi zor, onu söyleyebilirim.
Neden?
Söz yazarlarının sürekli duygu yaşamaya ihtiyaçları var.
Baba olunca aşkta neler değişti?
Aşk, daha çok yüksek mertebede bir sevgiye dönüşüyor. Aşkı kaybetmiyorsun ama tabii çocukla birlikte muazzam bir aile algısı ve başka bir sevgi yumağı oluşuyor. O da beni çok besliyor.
Eşin Aylin Özer de müzisyen. Siz öyle mi tanıştınız?
Flüt sanatçısı senfoni orkestralarında. Biz de sahnede tanıştık.
İlk görüşte aşk mıydı?
Yok, önce arkadaşlığımız oldu. Karakteri, hayata bakış açısı... Çok ortak yönümüz olduğunu fark ettik, arkadaşlığımız aşka dönüştü.
Bugün burada olmayı, yaptığım şarkıların samimiyetine ve dinleyicinin tarzımı beğenmesine borçluyum.
Bazı şarkıları alabilirsin ama bazılarını vermem
Çok besten var ama insanlar o şarkıların sözleri de sana ait sanıyor...
Bazılarını ben yazdım geçmişte, kendi seslendirdiğim ‘Can Özüm’, ‘Yürü Yüreğim’, ‘Gel Aşkım’, ‘Annem Annem’ gibi... Sonra 2007-2008’lerde Hakkı Yalçın’la beraber onun sözlerini yazdığı, benim bestelerini yaptığım şarkılar piyasaya çıkmaya başladı. Peşinden de Şebnem Sungur’la beraber, sözlerini onun yazdığı, benim bestelediğim şarkılar geldi. Bir süre sonra ben söz yazmamaya başladım. Ve bize çevremizdeki sanatçılardan o kadar çok talep geldi ki yetiştiremeyecektim. Ayla Çelik’le ‘Türkan’, Şebnem’le ‘Araftayım’ çıktı. Baktık ki böyle çok daha hızlı üretim oluyor ve güzel şarkılar çıkıyor.
Parasını veren herkes senden beste alır mı?
Bazı şarkıları alabilirsin ama bazılarını vermem. Hakkını verebileceğine inanmam gerekiyor, hem duruşun, hem sesin, hem düzenlemeyle...
Hit makinesi gibisin. Bestelerin hep tutuyor. Çok dinlenen şarkı yapmanın matematiği var mı?
Bu bir süreç, ilk yaptığım bestelerde hit karakterli şarkılar çıkmıyordu. 2006’da söz üstüne beste yapmaya başladım, o dönemlerde bocaladık, başlarda olmadı, sıradan tınlıyordu; çünkü söz üzerine beste yapmak için de belli bir duygu matematiği olmalı. Çalışmak gerekiyor, 2-3 sene falan hiçbir şey çıkmadı ama çok çalıştım. O sabırla, o çalışma da filizlenmeye, çiçeklenmeye başladı.
En ilginç hikâyesi olan şarkın hangisiydi?
İlginç midir bilmem ama birinin söyleyip hit olduğu ilk şarkımız Ebru Gündeş’in seslendirdiği ‘Beyaz’dı. Şebnem bir akşamüstü sözlerini yazdı, beş dakikada yazmış, bana yolladı, ben de beş dakikada ona besteleyip yolladım. Mucizevi bir andı o. Sözü-müziği 10 dakikada bitmişti. ‘Araftayım’ da aynı şekilde oldu. ‘Türkan’ da aynı gün biten şarkılardan biridir.
Biraz daha ‘like’ alayım kafasına girmeden üretmek kolay değil
Müzikte 26 yıl geride kaldı. Kendi dönüşümünü de göz önüne alarak 26 yılı nasıl anlatırsın?
Sürekli proje tasarlayarak ve beste yaparak geçirdim 26 yılı. Tabii müzikte değişen dinamiklerle karşılaştık, teknoloji değişti. Ama ben sürekli üretmeye çalıştım. Bunları yaparken de tarzımı korumaya özen gösterdim. Benim için en değerlisi oydu. Hep inandığım, keyif aldığım müziği yansıtmaya çalıştım. Herhangi bir akıma kapılmadan Gökhan Tepe’yi yaşatmaya çalıştım.
Zor olmadı mı?
Biraz daha ‘like’ alayım kafasına girmeden üretmek kolay değil. Bugün burada olmayı da yaptığım şarkıların samimiyetine ve dinleyicinin tarzımı beğenmesine borçluyum.
Yeni şarkın ‘Âşık Kalbin Biliyor’ çıktı...
Evet, sözler Şebnem Sungur’un, bestesi benim.
Elinde pek sürü şarkı vardır. Üç yıl aradan sonra bu şarkıyı neden seçtin?
Pandemiye girdiğimizde müziğe, şarkı yapmaya ve yeni bir projeye odaklanamadık. Bir senenin sonunda biraz yönümü kaybetmiş gibi hissediyordum. Müzikte de farklı tınılar yükseldi, oysa bizim devam eden bir yönümüz vardı, insanları tahlil etmekte zorlandığım bir süreçti. Bir şeyler ürettik, çöpe attık. Sonra bir gün Şebnem’e “Bu sorumluluk sadece benim değil, sen de buna dahilsin. Lütfen güzel bir şarkı yapalım birlikte ve insanlar bu şarkıyla mutlu olsunlar” dedim. 2022 Haziran ayında besteledim ve sonbaharda çıktı.
Ne anlatıyor şarkı?
Duygularını yansıtamayan bir kadının hikâyesi. Erkek bu hikâyenin ‘Gözünden kaçırdığın bir şeyler var, biz bu ilişkiyi yaşamalıyız’ tarafında. Tutkulu bir erkek var bu şarkıda.
Star olmak biraz yalnızlığı, mesafeleri gerektirir
Sen popstar mısın?
Ben kendimi hiç starlık çatısı altında konumlandırmadım, onun için uğraş vermedim. Starlık bambaşka bir şey, star olmanın kendine has çok özel kanunları ve kuralları var. Onlar bana ağır gelir.
Ne gibi kurallar?
Star olmak biraz yalnızlığı, mesafeleri gerektirir. Onun için ayrı emek sarf etmen gerekir. Hem özel hayatımı gizleyeyim, hem star olayım birlikte yürümez. Ben bir yol seçtim ve starlığa gözümü dikmeden, kişiliğimi koruyarak, kendi bildiğim gibi devam ettim. Özgürlükçüyüm, insanlara dokunmayı severim. O yüzden işin mutfağında, tabii ön plandan da geri kalmadan, iyi bir müzisyen, iyi bir sanatçı olarak anılmayı kendi profilime daha uygun gördüm.
Türk pop müziğinin bugününü nasıl değerlendiriyorsun?
Eskisi kadar hit çıkmıyor. Daha az rağbet görüyor. Akustik hali devam ediyor, seveni var ama o hareketli pop şarkıları artık olmuyor.
Sebep ne sence?
Dinleyici profili değişti, yeni profilde daha rap kafası var. Bir değişim yaşandı. Eskiden bir sezonda belki 10 pop hit dinlerdik. Şimdi 1-2 tane. “Türk pop müziğinde hızlı ritimli hitlere ihtiyacımız var mı” dersen, Amerika, Avrupa listelerine bakıyorum, hâlâ hızlı hit şarkılar yapılıyor. Türkiye’de de Türkçe hit şarkıların yeni düzenlemelerle, belki biraz daha makyajlanarak, güncellenerek yapılmasına ihtiyacımız var. Pop müziği kaybetmememiz gerekiyor.