Sandra Bullock’u nasıl kızdırdılar?

Güncelleme Tarihi:

Sandra Bullock’u nasıl kızdırdılar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2018 08:30

İZLEMEDEN GEÇMEYİN Elçin Yahşi öneriyor

Haberin Devamı

Başrolünde Sandra Bullock’un olduğu Netflix filmi ‘Bird Box’, 21 Aralık’ta yayında olacak. Berlin’deki basın toplantısında hem onu hem de yönetmeni Susanne Bier’ı dinleme fırsatı bulduk. İşte Bullock’un gergin ayrıldığı toplantıdan notlar..

Telefonlarınızın uçuş modunda olduğundan emin olunuz. Soru sorarken lütfen kendinizi tanıtınız. Lütfen fotoğraf çekmeyiniz, selfie ve imza isteğinde bulunmayınız. Ve şimdi, gözlerimizi kocaman açıyoruuuuz ve zamanımızın en büyük oyuncularından birini, Oscar ödüllü Sandra Bullock’u davet ediyoruuuzzzz...”
Netflix’in 21 Aralık’ta yayında olacak yeni filmi ‘Bird Box’ın Berlin’deki basın toplantısında değil de, seyirci kontenjanından katıldığımız bir ‘Beyaz Show’dayız sanki. Bu giriş, platformun her geçen gün bünyesine kattığı ünlü yönetmen ve oyuncularla sinemanın seyrini değiştirmenin yanı sıra yapımcı ve yıldızlarla yapılan toplu röportajların (press junket) da tabiatını değiştirmekte olduğunun kanıtı. Netflix, daha önce bir masanın etrafına dizilmiş en fazla 10 gazetecinin sorularına muhatap olan ünlüleri kurtarmış diyebiliriz. Gazetecilerin tümünü aynı anda bir salona doldurmuş, mikrofonu filmle ilgili anlatılmak istenenleri soran bir ‘tanıdığa’ teslim etmiş. Sonra da gazeteci ve blogger kalabalığına birkaç soru hakkı tanımış. Başlıyoruz o zaman...

Sandra Bullock’u nasıl kızdırdılar


Erkek karakterin
yaşını sormadınız!
Sandra Bullock yıllar önce senaryoyu okuduğunda hikâyeden pek etkilenmediği için pas geçtiğini ama iki yıl önce tekrar okuduğunda belki de bu kez anne olduğu için takılıp kaldığını anlatarak başladı. Anneliğin her daim korkuların en büyüğüyle birlikte yaşamak olduğunu, beş yaşında iki çocukla film çekmenin zorluk ve sorumluluğunu, John Malkovich’in filmdeki kuşlarla çok özel ilişkisini... Özel hayatına dair de annesinin Amerikalı, babasının Alman olduğunu, bu nedenle evlerinde Noel’in hep Alman geleneklerine göre kutlandığını öğrendik (Bu yarı Almanlığı ve belli ki mükemmel Almancasını bilmiyordum, artık Bullock kafamda daha net bir yere oturdu). Çocuklarının Afrikalı-Amerikalı olduğundan, hayvanseverliklerinden hatta köpeklerinden bile bahsetti. Sonra da uzun uzun, örneklerle yönetmen Susanne Bier’a olan güvenini ve hayranlığını anlattı.
Tabii söz #MeToo hareketine de geldi. Bütün setlerdeki erkeklerin artık ne kadar büyük korku içinde oldukları, espri yapmaya bile çekindikleri konuşuldu. “İşte bazen eşitlenmek için sarkacın ters yöne de sallanması gerekir böyle” diyor kendisi. Kadın yönetmenle erkek yönetmen arasındaki fark sorulduğunda Bullock hemen cevapladı: “Farkları, cinsel organları. Kadınların vajinası var. Daha önce de kadın yönetmenlerle çalıştım, onların da vajinası vardı.”
Ve güzel güzel konuşurken birden şöyle bir soru: “#MeToo hareketiyle sinemada seksizmin üstesinden gelineceği belli oluyor. Peki ya ‘agism’in, yani belli bir yaşın üzerindeki kadın oyunculara rol verilmemesinin de geride kaldığını söyleyebilir miyiz? Mesela Malorie kaç yaşında?” Ortamın bir anda nasıl buz kestiğini anlatamam. Sandra Bullock önce “En ufak bir fikrim yok. Hâlâ çocuk sahibi olabilecek bir yaşta herhalde” dedi. Sonra duramadı tabii, “Kaç yaşında olduğunun ne önemi var? Çünkü bu da seksist bir soru şimdi” diye ekledi. “Hem seksist hem de ‘agist’ bir soru. Erkek karakter Tom’un kaç yaşında olduğunu sormadınız!”

Basın toplantısının Sandra Bullock kısmı gergin bir havada sona erdikten sonra, yönetmenin gelmesini beklerken Bullock’u kızdıran sorunun genç sahibinin kulağına “Sana blogger olamazsın demedim...” diye fısıldamak aklımdan geçmedi değil.

Sonunda ‘In a Better World’ filmiyle Oscar ve Altın Küre, ‘The Night Manager’ dizisiyle de Emmy kazanan Susanne Bier geldi ve sanki Sandra Bullock yarım saati aşkın süresinin yarısından çoğunu ona olan hayranlığını anlatarak geçirmemiş gibi, ilk soru geldi: “Sandra Bullock sizin için çok sert ama adil bir yönetmen dedi, sert misiniz gerçekten?” İnsanlar çok enteresan gerçekten. Yönetmen artık ne kadar etkilendiyse, ilerleyen sorularda da zaman zaman geri dönüp sert biri olmadığını açıklamaya çalıştı.
Berlin’deki Türk şoför:
Onun zamanı geçti!
Akşam, Berlin’in Emek Sineması diyebileceğim Zoo Palast’taki galaya gitmek için bindiğim Uber aracının Türk şoförü, Sony Center’ın önünden geçerken, orada düzenlenen galalardan bahsetti: “Sandra Bullock iyi de geçti artık zamanı; burada Vin Diesel, The Rock geliyor galalara, nasıl kalabalık oluyor, anlatamam...”
‘Bird Box’ta gizemli bir güç, dünya nüfusunun büyük bir kısmını yok ediyor. O güç her neyse, gören iflah olmuyor. Malorie de hayatta kalmak için iki küçük çocukla birlikte, gözleri bağlı halde, azgın bir nehirde çok tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. Filmde Sarah Paulson, John Malkovich ve geçen yılın Oscar sahibi filmi ‘Moonlight’ın yıldızı Trevante Rhodes gibi ünlü isimler de var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!