Güncelleme Tarihi:
Gizem: Gördüm sizi sosyal medyada hafta sonu. Çocuklarla sergi geziyordunuz. Çok imrendim Melis.
Melis: Yaa evet, uzuuun pandemi arasından sonra sanata kavuştuk. Sanatın insanı zenginleştirdiğini, ruhuna zarafet kazandırdığını düşünüyorum. O yüzden de çocuklarımın sanatla yakınlık kurmaya başlamalarını çok istiyorum.
Gizem: Düşündüm de annemlerle hiç sergi gezmemişim. Dolayısıyla sanatla tanışmam geç oldu. Çocukların rutinine böyle etkinlikler dahil etmek önemli. İleride kolaylıkla bir alışkanlığa dönüşüyor. Hangi sergiyi gezdiniz?
Melis: İstanbul Modern’de ‘Etkileşimler’ sergisini gözüme kestirmiştim ama gitmişken her katını, toplam 3 farklı sergiyi gezdik. Ama sanma ki çocuklar her eseri bayılarak inceliyor. Mehmet bir ara sıkıntıdan bayılmak üzereydi! Sonra baktım bazı eserleri ilginç buluyor. İşte o zaman “Bu resim sana ne hissettirdi, neden ilginç sence” gibi sorular sordum. Çocuklarını tanımak için de iyi bir yol. Memo’nun kurallara uymaya alışması açısından da faydalı oluyor. Güvenlik görevlisi eserleri ellememesi gerektiğini 13’üncü kez söyleyince vazgeçti mesela!
Gizem: Peki Deniz?
Melis: Deniz zaten resme çok yetenekli. Orada da daha ilgiliydi tabii. Ona olan katkısını da şöyle gözlemledim: Bir resme bakarken “Ressam burada boyaları yaymayı unutmuş anne” dedi. “Bence unutmamış kızım, özellikle o şekilde kullanmış boyaları ve bu bende çok değişik bir duygu yarattı, çok hoşuma gitti” dedim. Mükemmeliyetçi bir yapısı olan Deniz, bir şeyin mükemmel olmadan da güzel olabileceğini fark etti o an. Yani ikisinde de farklı bakış açıları geliştirme konusunda faydalı olduğunu gözlemledim. Bence sen de Lorin’i götürmeye başlayabilirsin.
Gizem: Ne kadar güzel detaylar. Ben pandemi öncesi Contemporary’ye gittiğimde, 2-3 yaşlarında bebekler görürdüm. Ben daha
o zaman evli bile değilim. Şimdi sıra bizde ama artık maalesef çok büyük sergiler düzenlenmiyor. Oyuncak Müzesi gibi yerlerle başlayıp bir alışkanlık oluşturayım, diyorum. Sonra Sabancı Müzesi ilk hedeflerim arasında... Ardından sahilde biraz yürüyüş ve çay-simit...
Melis: Evet evet. Başlarda özellikle küçük bir çocuğun daha çok ilgisini çekebilecek renkli, ilginç sergi ve müzelere gitmek daha iyi olur.
Gizem: Lorin’in “Anne bu nedir” tekrarları kulağıma geldi bile...
Melis: Kesin (gülüyor)! Ama sırf o farklı ambiyans içinde olmak bile onun hayata bakışında minnacık da olsa bir değişim yaratacaktır.
Gizem: Evet. Bu bir yandan çocukları televizyondan ve tabletten uzak tutmanın da şahane bir yolu. Hem hayal güçleri gelişiyor hem de ebeveyniyle beraber keyifli bir gün geçiriyor. Neye göre ve nasıl seçiyorsun sen sergileri?
Melis: Gazetemizin ajanda bölümüne bakıyorum ve ilgimi çeken serginin olduğu galeri ya da müzeyi arıyorum. Çocuklar için uygun olup olmadığını soruyorum.
Gizem: Birkaç gün önce Lorin için kreş görüşmesine gitmiştim. Kreşin kurucusuyla biraz sohbet ettik. Kendisi ODTÜ psikoloji mezunu ve 30 yıllık eğitimci. Bana bir tavsiyede bulundu. “Her hafta kendinize bir gün belirleyin ve okul çıkışı onu aldığınızda bir rutininiz olsun” dedi ve ekledi: “Mesela salı günü olacaksa adı ‘anne-kız günü’ olsun. Bir pastaneye gidin ve birlikte limonata içip gününüzü konuşun ya da sahile inip kuşlara yem verin. Bir rutin oluşturun. Çarşamba değil, mutlaka her salı onu gerçekleştirin. İleride belki birçok şeyi hatırlamayacak ama rutinlerinizi asla unutmayacak.” Çocuklarla 15’te bir, ayda bir sanat rutini oluşturmak çok güzel olmaz mı?
Melis: Olmaz mı! Heveslendim yine, bu ara başka neler var acaba?
Gizem: İstanbul Modern, Sakıp Sabancı Müzesi, Pera Müzesi başlıca takip edilmesi gereken müzelerden. Özellikle SSM’de belirlenen günlerde ‘pusetli aileler’ diye bir seçenek var, 18-36 ay arası çocuklara şahane etkinlikler hazırlıyorlar. Bu müzelerin hepsinin ‘çocuk’ bölümü var. 4-7 ve 8-12 yaş gruplarına özel sanat etkinlikleri düzenliyorlar. Bir süre daha sergi gezmeyi riskli buluyorsanız, İstanbul Modern ‘Çocuklara Çevrimiçi Modern ve Çağdaş Sanat Programı’ düzenliyor. Başka müzelerin de var çevrimiçi etkinlikleri. Üstelik birçoğu ücretsiz.