Salih Bademci: Melis’in cesaretine hayranım Melis Sezen: Salih enerjisiyle bütün alanı kaplıyor

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2024 07:00

Salih Bademci canlandırdığı her rolde değişiyor, izleyeni karaktere inandırıyor. Melis Sezen güzelliği kadar yeteneğiyle de büyülüyor. İki isim bu hafta vizyona giren ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı’ filminde bir araya geldi. Onlarla totemlerini, müziği, arkadaşlıklarını ve filmi konuştuk: “Filmde adanmışlık ve kendini adama var. O adanmışlık duygun olduğunda başarı geliyor.”

Haberin Devamı

1930’lu yılların Türkiye’sinde sanatla bir şeyleri değiştirmeye çalışan gençlerin hikâyesini anlatan ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı’ filmini söyleşiye  gitmeden bir gün önce izliyorum. Oyuncular rollerini o kadar iyi yapıyorlar ki onlarla duygulanıyor, zaman zaman gülümsüyoruz. Ben hâlâ filmlerinin etkisindeyken ertesi gün karşımda Salih Bademci ve Melis Sezen var... Salih’i arkadaşları genelde çok enerjik olarak tanımlıyor. Geraçekten girdiği ortamı adeta ateşliyor. Esprili ve sıcak. Melis de ondan farklı değil. İkisinin enerjisi fotoğraf çekimine de yansıyor. Çekimin ardından başlıyoruz sohbete...

Bu hafta vizyona giren ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı’ filminde besteci Ahmed Adnan Saygun ile eşi Mediha Hanım’ı canlandırıyorsunuz. Müzik, filmde ve bu isimlerin hayatında çok büyük bir yer kaplıyor. Sizin müzikle aranız nasıl?

Haberin Devamı

Melis Sezen: Müzik çok besleyici ve ruhun, yaşamın özlerinden biri. Bu filmden önce enstrüman çalan biri değildim. Ama Mediha karakteri için piyano çalmanın başlangıç seviyesini öğrendim.

Salih Bademci: Ben Melis’ten sonra filme dahil oldum. Sete girdiğimde bayağı 10. Yıl Marşı’nı çalıyordu. Çekimde kullandığımız antika bir piyanoydu ve akordu bozuk olmasına rağmen inanılmazdı performansı.

Melis Sezen: Bir müzisyene hayat verdiğim için kayda girdiklerinde bile aralıksız çalıyordum.
Eve de piyano aldım.

O kadar mı sevdin?

Melis Sezen: Çalışmam gerekiyordu, pratik yapmayınca unutuluyor. O yüzden hemen o dünyaya dalmak istedim. Zaten piyano sayesinde Mediha karakterine doğru büyük bir adım atmış oldum.

Salih senin müziğe bir ilgin var mı?

Salih Bademci: Ben bir role çalışırken karaktere uygun müzikler bulmaya çalışırım. Genelde sahne özelinde bir playlist (şarkı listesi) hazırlarım. Mesela bir gün işin içinden çıkamadığımız bir sahne vardı. Ne yapsak ne etsek diye düşünürken bir müzik buldum ve Melis’in yanına koştum, “Gel bu müziğin background’unda (arka planında) sahneyi alalım” dedim ve sahne çok güzel dönüştü. Sağ olsun Yağız Hoca da (Alp Akaydın) bu konuyla ilgili çok destek oldu ve harika bir şey ortaya çıktı. Yüzü burada diye söylemiyorum, Melis insanın çok rahat çalışacağı, bütün değişimlere açık, çabuk adapte olan bir oyuncu. Partner olarak bir lütuf.

Haberin Devamı

Melis Sezen: Ben de yüreğimden söylüyorum, Salih zaten hep hayran olduğum bir oyuncuydu. O kadar muhteşem bir oyuncuyla aynı sahne içinde olunca insana öyle güçlü bir şey geliyor ki... Onunla oynamak zaten hayallerimden biriydi.

Salih Bademci: Hakan, hatta Melis totem yapmış...

Aa, Salih totemi! Nasıl olduğunu anlatsanıza...

Salih Bademci: Melis benden önce anlaşmış. Bir davette karşılaştık, “Sen filmde varsın, değil mi” diye sordu. Henüz karar vermemiştim, “Olacaksın, ben biliyorum” dedi...

Melis Sezen: Evet, gece bitti, gitmeden önce de tuttum elini, “Tamam oldu, ben yaptım, görüşürüz” dedim. İki gün sonra Salih bir anda kabul etmiş.

Şahaneymiş. Peki, Salih sen piyano çalıyor muydun?

Haberin Devamı

Salih Bademci: Ben Melis kadar öğrenemedim.

Melis Sezen: Hayır, benden daha iyi çalıyor.

Sen orkestra şefini canlandırıyorsun. Rolüne nasıl hazırlandın?

Salih Bademci: Orkestra şefimiz Orhun Orhan bu konuda bana yardımcı oldu, çok iyi çalıştırdı. Düşün, ilk hareketi yapıyorum ve bir anda müzik başlıyor. Gerçekten filmde ‘Ben ne yapıyorum’ dediğim anlardan biriydi. Bayağı zor bir şey orkestra şefliği, çünkü herkes senin hızında ve gösterdiğin şekilde o parçaya giriyor, sorumluluğu çok büyükmüş. Orkestra şeflerine sonrasında tekrar tekrar saygı duydum, inanılmazdı.

Melis Sezen: Bu arada işin en güzel kısmı, o tek yürek olma duygusuydu. Ben de dörtlü koroyu yönetiyordum, o tek yüreklilik şahaneydi.

Haberin Devamı

Salih Bademci: Melis’in cesaretine hayranım Melis Sezen: Salih enerjisiyle bütün alanı kaplıyor

‘BAZI İDEALLER UĞRUNA ÖZEL HAYATLAR ELLERİNİZDEN KAYIP GİDEBİLİYOR’

Ahmed Adnan Saygun’un hayatında sizi en etkileyen neydi?

Salih Bademci: Beni en vuran şey operayı bestelerken bir yandan evliliğini elinde tutamaması. Bazı idealler ve davalar uğruna özel hayatlar ellerinizden kayıp gidebiliyor, kendiniz kayıp gidiyorsunuz, daha doğrusu kimse hayatını yaşamıyor. Kendin kendi elinden kayıp gidiyorsun.

Melis Sezen: Mediha ve Adnan’ı derinlerine girip anladıkça baktım ki aslında opera bir doğum. Bir opera doğuyor ve operanın doğumunda aslında Mediha ‘Biz burada Adnan ile bir doğum yapacağız ve evliliğimizi kurtaracağız’ diye düşünüyor.

Haberin Devamı

Salih Bademci: Karı-kocanın aralarında bir sorun olduğu zaman çocuk yapalım durumu vardır ya...

Melis Sezen: Evet, tam olarak öyle bir şey. Ona çok tutunuyor ve inanıyor. Ama bambaşka şeyler yaşıyorlar ve sonunda da bence ikisi de dönüşüyor.

Filmde bir sahne var, Adnan Saygun Muş’a tayini çıktığında eşine “İstemiyorsan, sen gelmeyebilirsin” diyor. Bazıları için iş ve meslek sevgisi aşktan büyük olabiliyor. Sizin için iş ve meslek duygusu her şeyin önüne geçer mi?

Melis Sezen: Ben ruhum ne isterse onu yaparım. Ama işim de benim ruhum, aşkım da... Bilmiyorum ki, ikisini de alayım.

Salih Bademci: Aslında bakarsan ben de idealist biriyim. ‘İşler peş peşe girdi, çok mu fazla şey yapıyorum’ diye zaman zaman düşünüyorum. Bazen aile hayatını bu anlamda ihmal mi ediyorum diyorum. Çünkü bir işe başladığın zaman hakikaten o dalgaya ve çalışma temposuna kapılıyorsun. Ama kendi adıma ‘Tamam, artık bırakma zamanın geldi’ duygusunu hissetmek istiyorum, bu yaşla mı ilgili olur ya da doygunlukla mı ilgili bilemem. Ama insan gerçekten bunu hissettiğinde bırakacak.

Salih Bademci: Melis’in cesaretine hayranım Melis Sezen: Salih enerjisiyle bütün alanı kaplıyor

‘O KAN ÖYLE KAYNAYARAK AKIYOR Kİ...’

O yıllara dair sizi en etkileyen şey ne oldu?

Melis Sezen: Bana taze kan gibi geldi. 1934 yılı Cumhuriyet yeni kurulmuş ve yeni bir millet. Gerçekten o kan öyle kaynayarak akıyor ki... Çok büyük bir yıkımdan doğan bir cumhuriyetten bahsediyorum ama yürekler yanıyor. Atatürk öyle bir önder, öyle bir lider ki biz bu filmde sadece kültür kısmında yaptıklarını görüyoruz... 1934 Türkiye’sini gördüğümde gururla tüylerim diken diken oldu, biz ne kadar güzelmişiz. Beni çok etkiledi.

Salih Bademci: Şu an üstümüzde olan ‘aman sendecilik’in o döneme hiçbir şekilde tezahür etmemesi harika geldi, en çok etkileyen şey oydu.

Filmde Ertan Saban, Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırıyor. Karşılıklı diyaloglarınız da var. Ne hissettiniz?

Salih Bademci: Ertan’la mesela akşam oturuyoruz, yemek yiyoruz. Sabah makyajı uzun sürdüğü için o sete biraz daha önce geliyor. Sonra Atatürk’le ilgili sahne olacağı zaman içeriye giriyordu, “Paşa geldi, kalkın” diyorduk. Gerçek gibiydi. Burada Suzan Kardeş’i de unutmamak lazım, inanılmaz iyi makyaj yaptı.

Salih Bademci: Melis’in cesaretine hayranım Melis Sezen: Salih enerjisiyle bütün alanı kaplıyor

Filmde Ahmed Adnan Saygun (Salih Bademci) ve eşi Mediha Hanım’ın (Melis Sezen) çalkantılı ilişkisi de anlatılıyor.

‘ÇAĞIN EN BÜYÜK SIKINTISI EMEKSİZ BAŞARIYA ULAŞMA HEVESİ’

Bu aynı zamanda bir pes etmeme hikâyesi. Sizin hayatınızdaki en büyük pes etmeme hikâyeniz neydi?

Salih Bademci: 20’li yaşlarda gerçekten peşinden koşulan şeyler o kadar kıymetli değil, ileriki yaşlarda bu daha iyi ortaya çıkıyor. Ben de konservatuvarda okurken beach club tarzı bir yerde satış pazarlamada çalışıyordum. Bir gün internette ismimi yazdım. Rahmetli amcam Salih Bademci’nin de internette haberi vardı, siyasi dönemlerde bilinen biriydi. Bir baktım, benim minicik bir haberim onunkinin üstüne geçmiş. Bu meslekte illa diretmem gerekmiyor diye düşündüğüm bir dönemdi. Ama küçücük haberimi orada görünce ‘Her şey adım adım olacak, devam et’ dedim. Zaten her şey kartopu gibi yuvarlandı, büyüdü. Ben emek vermeye çok inanıyorum. Bu filmdeki tüm karakterlerin alameti farikası da muazzam emek vermeleri. Bu çağın en büyük sıkıntısı emeksiz, kolay yoldan başarıya ulaşma hevesi.

Şimdi mücadele etmeden bir şeylere sahip olmak istiyoruz...

Salih Bademci: O zaman gerçek bir hikâye yazamazsınız.

Melis Sezen: Filmde adanmışlık ve kendini adama var. O adanmışlık duygun olduğunda başarı geliyor.

Her şeyin bu kadar kolay olacağı duygusuna kapılma sebebimiz ne?

Salih Bademci: Bilgi bu kadar kolay edinilirken dezenformasyonun bu kadar yaygın olması. Sosyal medyanın ittirmesiyle herkesin yaşamadığı hayatı, sanal ortamda yaşıyormuş gibi göstermesi ve diğerlerinin buna koşulsuz bir şekilde inanması. Eğitimsizlik. Her şeyi içine katabiliriz, bayağı bir sarmal. Ama sosyal medyanın çok etkili olduğunu düşünüyorum, özellikle son dönemde insanları yalan ve başka bir hayata inandırıyor. Her şey çok parlak.

Melis senin pes etmeme hikâyen neydi?

Melis Sezen: Deneme çekimlerine girdiğimiz zamanlar vardı, çok şanslıyım, ilkinde işi aldım. Ama bir dönem oldu ki deneme çekimlerine giriyorum, çıkıyorum, olmuyor. Neden olmadığı da belli değil. Biri belki tipimi beğenmiyor, biri yaşı küçük diyor, diğeri yaşı büyük diyor. Öyle olunca bende mi sorun var diye düşünüyorsunuz. Bu aslında bence kendinize hiç sormamanız gereken bir soru. Ben şahsi olarak teslimiyeti öğrendim. Teslimiyeti öğrenince biliyorsun ki olmuyorsa da hayrına. Olmayan şeyler seni dönüştürüyor. Sen eğer kalbinle oradaysan, senin için doğru olan geliyor ve bir şekilde o çiçek açıyor.

Sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkisinden bahsettiniz. Alanı biraz küçültürsek; siz oyuncular üzerindeki etkisi nedir?

Salih Bademci: Benim dönemimde özellikle Instagram dediğin şey bu kadar etkili değildi hayatımızda. Şimdi de sadece takipçisi fazla veya popüler diye birinin bir role seçileceğini düşünmüyorum. Diyelim ki bir yapımcı bu gaflete düştü, yetenekli arkadaşımızı almak yerine, takipçi sayısı fazla olan çocuğu aldı. Emek vermediği sürece bir insanın başarı elde etmesi mümkün değil. Balon etkisinde çok kısa süreli olacaktır. Andy Warhol günün birinde “Herkes 15 saniyeliğine ünlü olacak” demişti, buyurun tam olarak oradayız. Dünya 15 saniyeliğine ünlü olmuş insanlarla dolu.

Salih Bademci: Ertan’la (Saban) mesela akşam oturuyoruz, yemek yiyoruz. Sabah makyajı uzun sürdüğü için sete biraz daha önce geliyor. Sonra Atatürk’le ilgili sahne olacağı zaman içeriye giriyordu, ‘Paşa geldi, kalkın’ diyorduk.Melis Sezen: Atatürk öyle bir önder, öyle bir lider ki biz bu filmde sadece kültür kısmında yaptıklarını görüyoruz... 1934 Türkiye’sini gördüğümde gururla tüylerim diken diken oldu...

Salih Bademci: Melis’in cesaretine hayranım Melis Sezen: Salih enerjisiyle bütün alanı kaplıyor

‘SETTEYKEN TOPRAKTA DANS EDİYORDUM’

Siz ilk kez mi bir arada bir projedesiniz?

Melis Sezen: Evet, ama daha önce aynı markayla çalıştığımız için Venedik Film Festivali’ne gitmiştik. Orada tanıştık.

Birbirinizle tanıştıktan sonra sizi en çok etkileyen şey ne oldu?

Salih Bademci: Melis’in cesaretine hayranım. Göründüğü gibi olmasına, olduğu gibi görünmesine bayılıyorum.

Melis Sezen: Salih enerjisiyle bütün alanı kaplıyor. Ateş, ateş olduğu için bir enerji dalgasının içine giriyorsun ve onunla birlikte hem hafifliyor hem uçuyorsun.

Bunlar beklediğimiz cevaplardı... Ama birbirinizi tanıdıkça size garip gelen şeyler olmadı mı hiç?

Salih Bademci: Melis setteyken bazen “Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor” duygusu veriyor. Şöyle “Kestik” diyorlar, iki geyik yapalım diyoruz. “Efendim” diyor. O hâlâ işin içinde oluyor, bu kadarını beklemiyordum.

Melis Sezen: Ben Salih’in enerjisine çok şaşırdım. Atom karınca gibi, aynı anda bir sürü şey yapıyor.

Salih Bademci: Ankara’dayız, setten çıkıyoruz, herkes yatacak, ben
“Hadi nereye gidiyoruz” diyorum.

Konu eğlenceye gelmişken Melis’in sosyal medyaya yüklediği dans videolarına değinmemek olmaz...

Melis Sezen: Ben setteyken de ayakkabılarımı çıkarıyor, toprakta dans ediyordum. İyi geliyor.

BAKMADAN GEÇME!