Güncelleme Tarihi:
Pazartesi sabahı ülkece bir kâbusa uyandık. 6 Şubat sabahı 4.17’de, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğündeki deprem
10 ilimizi birden vurdu. Üzerinden 9 saat geçmişti ki, 13.24’te bu kez merkez üssü Elbistan olan,7.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi. Üst üste yaşanan iki depremle toplamda 13.5 milyon kişinin yaşadığı Kahramanmaraş, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay, Adana, Kilis ve Osmaniye illerinde binlerce bina yıkıldı. Nitekim bölgede üç ay süresince OHAL yani Olağanüstü Hal ilan edildi.
Afet ve Acil Durum (AFAD) Yönetimi Başkanlığı koordinasyonunda arama kurtarma personeli, Türk Silahlı Kuvvetleri, sivil toplum örgütleri ve 65 ülkeden gelen ekipler hafta boyunca arama kurtarma çalışmalarını sürdürdü. Ancak tüm uğraşlara rağmen acı bir tabloyla karşılaştık ve afetlere ne kadar hazırlıksız olduğumuzla tekrar yüz yüze geldik. (Baskıya girdiğimiz perşembe günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay saat 23.45 itibariyle depremde 17 bin 674 kişinin hayatını kaybettiğini, 72 bin 879 kişinin de yaralandığını açıkladı.)
Son 100 yılda Türkiye’de meydana gelen en büyük felaketlerden biri olan bu depremde yaşananlar hakkında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)
Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’yla konuştuk...
◊ Sabah uyanıp da bu deprem haberini okuduğunuzda aklınızdan geçen ilk cümle neydi?
Ne olmuş diye internetten gazetelere baktım ve ne yalan söyleyeyim, İstanbul’da beklenen deprem mi diye baktım. Zaten her gece yatarken deprem olmasın diye dua ediyorum.
◊ Nasıl bir sonuç bekliyordunuz, ne buldunuz?
Önce her zamanki gibi küçük bir deprem olduğunu düşündüm. Sonra AFAD’ın seviye 4 olarak açıklama yaptığını görünce büyük bir yıkım olduğunu anladım. Elbistan depremi de bu felaketin boyutunu katladı.
◊ Daha önce “Bırakın artık fayları, durup durup fay konuşuyoruz” demiştiniz. Fay yerine neleri konuşmamız lazım?
Fayların nereden gelip geçtiğine yönelik akademik tartışmaların halkın deprem riskini algılamasına yönelik bir faydası yok. Faylar kanıksanmış durumda. Faylara, daha doğrusu zemine uygun bina sahibi olmak üzerinde durmamız gerek. Buna dikkat edilmemesi durumunda başımıza gelecek sosyoekonomik problemleri konuşmalıyız. Böylece insanların dikkatini faylara değil, başına gelecek tehlikelere çekmemiz lazım. Risk algısı eksik olunca insanlar afete hazırlık için harekete geçmez; geçmiyor da zaten...
◊ Oturduğumuz evin depreme dayanıklı olup olmadığını nasıl anlayacağız? Bu tespiti yaptırmak için nereye başvurmalıyız?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlara riskli yapı tespiti yaptırılabiliyor. ‘6306 Sayılı Kanun Kapsamında Riskli Yapıların Tespiti için Yetki Verilen Kurum ve Kuruluşlar’ın listesine bakanlığa bağlı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün internet sayfası üzerinden ulaşılabiliyor. Binanıza bilgi amaçlı veya resmi kurumlara vermek üzere deprem testi yaptırıp bina sağlamlık raporu almak için mutlaka ilgili bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlara başvurmalısınız. Deprem testinin yapılıp bina sağlamlık raporu hazırlanan binanız depreme dayanıksız çıkarsa binanız güçlendirilebilir veya kentsel dönüşüm kapsamında yeniden inşa edilebilir.
◊ Depreme hazırlıklı olmak için neler yapmak gerekiyor?
Önce sağlam bir binaya sahip olmak, eşyaları sabitlemek, aile afet planı yapmak, sigorta sahibi olmak, deprem anında güvenli davranış şeklini refleks olarak bilmek, küçük yangınları söndürebilmek ve basit ilkyardım becerisine sahip olmak gerekiyor.
◊ Acil yardım çantası hazırlarken kışa özel malzemeler de eklemeli miyiz?
Bina sağlamsa çantaya gerek yok. Sağlam olan evin bir köşesinde acil durum gıda, portatif tuvalet, ilaç depolanabilir. Her evde olması gereken ilkyardım çantasının yanına kışın lazım olacak yakı, ısıtıcı jel, pedler eklenebilir. Bavul şeklinde bir afet çantası hazırlayıp deprem anında onu sırtlayarak
en zayıf ve tehlikeli olan merdivenlere koşturmak saçma.
Gönüllülere ihtiyaç var
◊ Mahallede göçük var ama AFAD gibi uzmanlardan yardım daha gelmediyse ne yapmalıyız?
Zaten halk deprem sonrası ilk 30 dakikada konu komşuya tırnaklarıyla kazıyarak kendiliğinden ve refleks olarak yardımcı olmaya çalışır. Ortadan kaldırılan Sivil Savunma Kılavuzluk Sistemi’nin yerine savaşta ve afetlerde kullanılmak üzere Yerel Afet Gönüllülüğü Sistemi’ni kurup hafif arama kurtarma, ilkyardım ve yangın söndürme gibi konuları herkese öğretmemiz lazım. Böylece halk hem kendine hem de kurtarmaya çalıştığı kişiye zarar vermeden bu görevini en iyi şekilde yapabilir.
◊ Göçük altındaki insanlar sosyal medyadan adres ve telefon paylaştı. Göçük altındayken nasıl iletişim kurmak daha doğru?
Sosyal medya son yıllarda afetlerde çok etkin bir şekilde kullanılmaya başladı. Bu nedenle Afet Yönetim Merkezleri sosyal medyayı kendi etki ve ihtiyaç analizi sisteminin bir parçası yaptı. Artık afet tatbikatlarının bir kısmı da
Twitter, Facebook üzerinden yapılıyor. Aile afet planlarında da
iletişim yöntemi olarak sosyal medya kullanılması tavsiye edilir. Özetle AFAD ve benzeri kurumları işaretleyerek iletişim kurmak faydalı. Ama bunları sosyal medyadan takip edip ilgili birimlere raporlayacak gönüllülere de ihtiyaç var.
ÖNCE SAĞLAM BİNA! SONRA...
◊ Eşyaları sabitlemek
◊ Aile afet planı yapmak
◊ Sigorta sahibi olmak
◊ Deprem anında güvenli davranış şeklini refleks
olarak bilmek
◊ Küçük yangınları söndürebilmek ve basit ilkyardım becerisine sahip olmak gerek.
‘Benzin istasyonları afet destek noktası ilan edilmeli’
◊ Depremden hemen sonra bazı iller araç girişine kapandı. Başka illerden deprem bölgesine yakınlarımız var diye bireysel çabalarımızla gitmek doğru mu?
Afet olduğu zaman yollar ya hasar alıyor, almasa da yoğun trafikle kapanabiliyor. Bu yüzden afet yaşanan kentlere girişi kapatma uygulaması yapılıyor. Bölgeye gidip görmeden insanların içi rahat etmiyor; bir şeyler yapamamak, çaresizlik hissi çok kötü. Afet bölgesine bireysel çabalarla gidenler de sıkıntı yaşayabiliyor ve ellerinden pek bir şey de gelmiyor. Sonuçta teknik anlamda yanlış ama insan yapısı bakımından mecburi.
◊ Bu depremde olduğu gibi yollar hasar gördüyse, kapandıysa, şehrin dışına çıkmak zorsa kendimizi nasıl güvende tutabiliriz?
Afetlerde bazen olduğunuz yerde güvenli şartlar oluşturmak daha iyidir. Türkiye’de yanlış algılanıyor ama benzin istasyonlarına sığınmakta da fayda vardır. Sanıldığı gibi benzin istasyonlarına depremde fazla hasar olmaz. Benzin istasyonları afet destek noktası olarak ilan edilmeli.