Güncelleme Tarihi:
- Öğretmen bir annenin çocuğuyum. Küçük yaşta okuma alışkanlığı edindim. Edebiyat, şiir ve müziğe ilgim de bu şekilde başladı. Amerikan folktan tutun da Ruhi Su’ya, Cem Karaca’ya kadar bütün isimleri dinliyordum. Lisede mandolin çalmaya başladım. Bizim dönemimizde mandolin vardı, doğru bir şeydi. Şimdi flüt var, rezillik! Çocukların flütle bir şey öğrenme şansı yok. Ama telli sazla temel notaları kör topal da olsa öğrenirsiniz. Ben gitara mandolinden geçtim.
Profesyonel müziğe nasıl başladınız?
- 1994’te Antalya’da Ataol Behramoğlu’yla tanışmamla... İstanbul’dan bıktığım bir dönemdi, hukuk fakültesi’nden de atılmıştım, Antalya’ya yerleştim. Kaleiçi’nde bir yer açtım. Behramoğlu bir müzisyen arıyormuş. Müzikle birleştiğinde şiirin etkisi ve yoğunlaşması daha farklı oluyor. O dönem için ‘şiir-müzik dinletisi’ diye bir şey de yoktu. Telefonla konuştuk, bana ozanlar gibi yurdu dolaşmak istediğini söyledi. Bazı şarkıları hazırlamamı söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin sahnesinde sahne aldık. Bir baktık, salon ağzına kadar dolu.
Kitleniz kimlerdi?
- Her renkten insan vardı. Adımız 10 günde bütün Türkiye’de duyuldu. Birinde Aziz Nesin de geldi. Aziz Bey’in Sivas’taki olaydan sonra geldiği ilk yerdi. Kaleiçi polislerle çevriliydi. Salon çok büyük bir gerilime girdi. Işıkları söndürdüler. Polisler her ihtimale karşı silahlarını sürümüşler. Mum ışığında devam ettik, daha görkemli oldu. Aziz Bey, Ataol Abi yanımdaydı; şaşkın ve heyecanlıydım.
Sahneyi nasıl kurgulamıştınız?
- Tematik bir bütünlük vardı. Ataol Behramoğlu yaşam şiirleriyle başlıyor, ben o temada bir şarkı örneği veriyordum. Aşk şiiri okuyordu, arkasından aşk şarkısı söylüyordum. Politik şiir, ironik şiir... Onun kurguladığı bir biçimde gidiyorduk. Sonra, “Madem birlikte bir yola çıktık, programda senin şiirlerinden bestelenmiş şarkılar olsun” dedim. Öyle yaptık.
Müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
- En özet haliyle, ‘şiiri ve müziği içine alan, duyguya ve düşünceye hitap eden bir müzik’...
Peki, neden şimdiye dek hiçbir kadın şairin şiirini bestelemediniz?
- Bilinçli bir tercih değildi, geçmişte kadın şairlerin sayısı azdı. Şimdi bizim genç kuşaktan çok sıkı şair arkadaşlarımız var. Besteleyeceğim.
Yeni albümünüz ‘Yürüdüm Sana Doğru’ya gelelim...
- Bu, üçüncü solo albümüm. Toplamda 10 şarkı var. ‘Dinle Kardeşim’ şarkısını engelli kardeşlerimize bir armağan gibi yaptım. Hüseyin Haydar’ın şiiriyle ‘Türkan Saylan Türküsü’nü yaptık. Azize gibi bir kadındı. ‘Yürüdüm Sana Doğru’ şarkısıysa Metin Güven’in şiirinden... Bursa’da öldürülen devrimci bir öğretmenin ardından yazılmış bir şiir. O şarkı, biraz da benim kendime dönüşümü anlatıyor. Nâzım Hikmet’siz olmazdı, onun da ‘Vatan’a Düşman’ şiirini besteledim.