Güncelleme Tarihi:
Önce son duruma nasıl geldiğimize hızlıca bakalım: George R. R. Martin’in kitaplarından uyarlanan dizinin 2011’de yayına giren ilk sezonu ortalamanın üstünde ama kendi halinde bir dizi olarak seyretti, ta ki final bölümünde kahramanın kafası uçurulana dek. Nasıl olurdu yahu? Başroldeki karakter nasıl ölürdü? Bal gibi öldü ama biz eksikliğini hissedemeden yeni karakterler yeni yollar açtı önümüze. Sonra üçüncü sezonda Stark ailesinin büyük kısmının vahşice katledildiği ‘Kızıl Düğün’ bölümü geldi ve artık izlemeyenler bile diziden haberdardı. Sonrası malum, çok kısaca o zor hayatta ‘Jon’ da dahil ‘Stark’ çocukları gözümüzün önünde hırpalana hırpalana büyüdü ve son dönemece kadar gelmeyi başardı diyelim. Bakalım hayat, yani yazardan aldıkları icazetle üç sezondur diziyi kitapların kaldığı yerin ötesine taşıyan David Benioff ve D. B. Weiss, kahramanlarımız için ne tür son sürprizler hazırlamış, pazartesi göreceğiz.
Pekiyi mi yıldızlı pekiyi mi?
Biz sekiz yıldır izliyoruz ama Benioff ve Weiss ikilisi 11 yıldır ‘Game of Thrones’la yatıp ‘Game of Thrones’la kalkıyor. Yalnız Benioff bu son bölüm için “Finali izleyicilerin beğenmesini çok istiyoruz. Fakat şunu da biliyoruz ki gezegendeki herkesin aynı fikirde olması diye bir ihtimal yok. Bu durumda bize de ‘Breaking Bad’ finalinde olduğu gibi sonuç pekiyi mi yoksa yıldızlı pekiyi mi diye tartışılmasını ummak kalıyor” derken bu son sezon her bölümün özellikle senaryo açısından yerin dibine batırılacağını hiç tahmin etmiyordu herhalde. Final gecesi de ‘çok sarhoş ve internetten çok uzak’ olmayı planlıyormuş; yerinde bir karar. İlk iki bölümün aksiyonsuzluğu, üçüncü bölümün karanlığı, dördüncü bölümün ‘boşşş bommmboşşş’luğu, beşinci bölümde ‘Daenerys’in ters köşesi derken ne yerli dizilerden beterliği, ne pembe diziliği kaldı. Eleştirilerin kimine katılsam da özellikle bu sezon izlediğimiz her biri sinema filmi kalitesinde bölümler gibisini bir daha ekranda izleyebilir miyiz, çok merak ediyorum. Tam bu noktada bazı ABD’li televizyon yazarlarının ‘GoT’un bütün dünyanın birlikte izleyip birlikte heyecanlandığı son dizi olduğu iddiasından da söz etmek lazım. İddianın temeli, başta Netflix olmak üzere platformların izleyici alışkanlığını değiştirdiği, dizilerin tüm sezon bölümlerini birden ve istediği zamanda izlemeye alışan seyircinin artık ‘GoT’ta olduğu gibi bir hafta sonraki yeni bölümü beklerken izlediği bölümün analizine ve gelecek bölümün tahminine ayıracak bir haftalık bir vaktin olmayacağı.
Derken final geldi çattı. Bakalım elimizde kimler kaldı? ‘Lannister’lardan kalbi yaralı ama zekâsı beresiz ‘Tyrion’, ‘Stark’lardan intikam yerine hayatı seçen ‘Arya’, ‘ben demiştim demeyi sevmem ama ben demiştim’ dese yerden göğe kadar haklı olacak ‘Sansa’ ve insan kılığındaki insanlık hafızası ‘Bran’, ‘Targaryen’lerden de sevilmemenin öfkesiyle alev alev bir ‘Daenerys’ ve sıtkının sıyrıldığı anı net olarak gördüğümüz ‘Jon Snow’.... Aralarından kim gidecek, kim kalacak, ‘Taht’a kim oturacak? Bence bütün işaretler tahtın bir kadını (‘Sansa’yı) beklediğini gösteriyor ama ‘Game of Thrones’ bize sekiz yıldır iktidarın herkesin gözünü nasıl kör ettiğini döne döne anlatmadı mı? Kim oturursa otursun orada sonsuza kadar kalmayacağını biliyoruz. İzleyiciler olarak sekiz yıldır biz tahttaydık diye de bakabiliriz belki. Pazartesi tahtı devredeceğiz ve dünya dönmeye devam edecek.
BEŞ YENİ DİZİ GELİYOR
Dizi bitecek bitmesine ama geçen yıl ‘Game of Thrones’dan türetilecek beş adet ayrı dizi yapılacağı duyuruldu. Yazar George R. R. Martin’in geçen hafta blog’unda duyurduğuna göre planlanan beş diziden üçünün çalışmaları sürüyor. Naomi Watts’ın rol alacağı ilk dizi, bilindiği kadarıyla ‘GoT’ ve Westeros’un beş bin yıl öncesine gidiyor. Dizinin sözcüsü yazar Jane Goldman, çekilen pilot beğenilir de dizi için yeşil ışık yakılırsa ekrana geleceği en erken tarihi de 2020 olarak açıkladı.