Güncelleme Tarihi:
Yakışıklı, başarılı, ünlü... Mütevazı, sakin, kaprissiz... Açılması için size güvenmesi gerekiyor, “Her insan gibi kırmızı çizgilerim var. Onlar geçilmediği sürece kolay kolay sinirlenmem” diyor. Oyuncu Özge Gürel’le olan birlikteliğini “Çok mutlu olduğum bir ilişkinin içindeyim” diye özetliyor. Serkan Çayoğlu’yla (33) çocukluğundan yeni projesine ve aşk hayatına uzanan sohbetimize başlıyoruz.
Bariyer yaratıp yaratmaması sizin elinizde. Bunu avantaja bile çevirebilirsiniz. Önemli olan bir proje için doğru cast olup olmadığınız. Bunun dış görünüşle alakası yok.
◊ Başrol oyuncularındansınız ama magazinden uzaktasınız. Nasıl başarıyorsunuz bunu?
Planlı yaptığım bir şey değil. Daha sakin ve mesafeli yaşamayı seviyorum.
Bir çocuk için en büyük lüks...
◊ Dışardan bakınca görünen bu cool adamın ardında nasıl biri var?
Eğlenceli ve netim. Arkadaş çevremdekiler benim bu netliğime ve kara mizah anlayışıma alışkın. Ama beni çok yakından tanımayan insanlar için şaşırtıcı olabiliyorum. Öyle durumlarda Özge’nin (Gürel, sevgilisi) kahkahası gelir söylediğimin espri olduğunu anlamaları için.
◊ Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Almanya’nın sakin bir kasabasında büyüdüm ve oranın standartları neyse ben de orada onu yaşadım.
◊ Neydi o standartlar?
Ne fazla heyecanlı ne de sıkıcı. Yani İstanbul’dan çok farklı. Çok arabanın geçmediği yollar, sessiz... Belli bir saatten sonra sokaklarda insan bile göremediğini düşün. Tabii kurallar çok katı ve sistem o klasik Alman disipliniyle işliyor.
◊ O disiplinle büyümek zor muydu?
Şimdiki çocuklara bakınca çocukluğumuzu şanslı yaşadığımızı düşünüyorum. Telefonların ve tabletlerin olmadığı bir dönemde büyüdük, diğer çocuklarla oyunlar oynardık. Her türlü spor imkânımız vardı. Bir çocuk için sanırım en büyük lüks bu... Arada monotonluktan sıkılmış olsak da uzun vâdede çok güvenli, huzurlu geçti çocukluğumuz.
Öfke, çaresizlik ve acı
◊ Almanya’da doğup Türkiye’ye geliyorsunuz. Peki gündemde olan göçmen meselesi için ne düşünüyorsunuz?
Düşünmekten ziyade hissediyorum: Öfke, çaresizlik ve acı... Şu an gündemde diye soruyorsun ama aslında değil. Hepimizin gündemi salgınla değişti, onlarınki hariç. Üzerine siyasi olarak çok fazla şey söylenebilir tabii ama biz insan olarak konuşmalı, düşünmeli ve ona göre davranmalıyız.
◊ Gözlerinizi kapattığınızda nasıl bir dünya hayal ediyorsunuz peki?
Dünyayı değil, sadece insanlığımızı daha farklı hayal ediyorum. Dünyaya ne kadar zarar verdiğimiz, doğayla savaşamayacağımız ortada. İnsanlık doğayla bir olmaya odaklanmalı.
Maalesef ülkemizde modellikle ilgili iyi bir izlenim yok
◊ Ekonomi okumuşsunuz..
Rakam her zaman ilgi alanımdaydı. Şu an tekrar seçim yapmam gerekse hem oyunculuk hem de aşçılık üzerine eğitim alırdım herhalde.
◊ Önce modellik yapıyorsunuz. Ekonomi okuyan biri niye modellik yapar?
Maalesef ülkemizde modellikle ilgili iyi bir izlenim yok. Avrupa’da veya ABD’de modellik ciddi bir meslek. Özellikle genç yaştaki modellerin çoğu üniversitenin yanı sıra bu işi yapıyor. Ülke ülke gezip görmediğiniz yerleri görüyor ve bu sırada da para kazanıyorsunuz. Bana gittiğim bir sokak etkinliğinde bir fotoğrafçı model olup olmadığımı sordu, “Hayır” dedim. Bir fotoğraf çekimi yapmak istedi. Yaptık, güzel fotoğraflarım oldu, eğlendim. Sonra iyi bir ajansta şansımı denedim, kabul edildim. Avrupa’nın birçok şehrini gezme, oralarda çalışma fırsatım oldu.
◊ Londra, Lizbon gibi şehirlerde modellik yapmışsınız. Türkiye’ye gelip burada oyunculuk kariyeri yapmaya nasıl karar verdiniz?
Her şey kendiliğinden oldu. Zaten geleceğimi yönlendiren olaylar tamamen kontrolüm dışında gerçekleşti. Tabii ki hedefler koyarsınız, hayalleriniz vardır ama ne zaman kontrolü bırakırsak asıl şartlar o zaman kendiliğinden oluşuyor. Önemli olan elimize geçen fırsatları değerlendirmek.
◊ Bir röportajınızda “Her şeyi mantık süzgecinden geçiriyorum” demişsiniz...
Aslında öyle yaptığımı zannediyordum ama asıl duygularımla yaptığım hiçbir şeyde pişman olmadığımı fark ettim. Mantık yanıltınca pişmanlık duyduğum oluyor. En güzel tarafı da bu süreçte insanın kendini daha iyi tanıyabilmesi.
◊ Peki Türkiye’de nasıl keşfedildiniz?
Menajerim bir kafede otururken aynı kafede beni görmüş. Bana ulaştı, tanıştık, çalışmaya başladık, kendimize bir yol haritası çizdik. Profesyonel ilişkimizin yanı sıra çok sevdiğim iyi bir yol arkadaşım oldu.
◊ Aldığınız ekonomi eğitiminin oyunculuğa faydası oldu mu?
İyi eğitimin her şeye faydalı olduğunu düşünüyorum. Lakin eğitim sadece okulda veya sadece derslerde değil. Öğrenmenin asıl yolu sokakta başlıyor. Anahtarı da içimizde...
Özge’yle çantamızı alıp gastronomik seyahatlere çıkıyoruz, yeni tatlara çok düşkünüz
◊ “Ben sevince biraz fazla seviyorum. Ayarım yok” diye bir lafınız var. Aşkı nasıl anlatırsınız?
Aşk her zaman beni hayattaki güzel şeylere bağlayan, her durumla mücadele etme gücünü veren şey. Genel olarak bir duygunun ortasını bulmakta zorluk yaşıyorum, benim için çoğu zaman ya siyah ya beyazdır, bu yüzden o cümleyi kurmuşumdur. Aşk aslında kişisel yarar duygusundan vazgeçmektir.
◊ Biraz açalım mı bunu?
Her şeyden vazgeçip hayatınızı yeniden inşa edebilecek motivasyonu verir. Güvendir, sevgidir, nefret ve kıskançlıktır.
◊ Oyuncu Özge Gürel’le beş yıldır birliktesiniz. İlişkinizi saklamadınız. Hayran kaybederim korkusu yaşamadınız mı?
Yaşamadım. Önceliğim kendimi birilerine sevdirmek değil, hayatımı, kendi doğrularımla en mutlu biçimde yaşamak. Çok mutlu olduğum bir ilişkinin içindeyim. Planlı sevmeyi veya sevilmeyi çok anlayamıyorum. Beni sevenler inanıyorum ki zaten bu yüzden beni seviyorlar ve bence mutluluğumdan da mutlu oluyorlar.
◊ Sizi Özge Gürel’de en çok etkileyen ne oldu?
Özge hayata her zaman pozitif bakan, inanılmaz enerji dolu bir kadın. Sadece benim değil, herkesin hayatına hem zekâsı hem enerjisiyle dokunabiliyor. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen onun sayesinde ilişkimiz asla monotona bağlamadı. Bazen fazla sakin olduğumda beni harekete geçiriyor. Hayatıma renk katıyor. Beraber plan, program yapmadan her anımızı spontane yaşamayı öğrendik. Keşfedilmeyi bekleyen şeyleri uyum içinde birlikte seçiyoruz.
◊ Birlikteyken neler yaparsınız?
En sevdiğimiz şey seyahat etmek. Boş vakit bulduğumuzda çantamızı toplayıp kendimizi yollara atıyoruz. Bunlar biraz da gastronomik seyahatler... Yeni tatlara çok düşkünüz. Onun dışında birlikte film ve dizi izlemeyi seviyoruz. Vakit buldukça evde yemek yaparız. Kalabalık sofraları seviyoruz. Özge’nin eli gerçekten çok lezzetli. Mesela yaprak sarmasında onun üstüne tanımam. Kurabiyeleri zaten sette bile meşhur...
Bir bodyguard hikâyesi ama uyarlama değil
◊ ‘Yeni Hayat’ ekrana geleceği sırada karantinaya girdik. O dönem sizin için nasıldı?
Başta üzüldüm. Normalde ilk iki-üç bölüm diğerlerinden daha uzun sürede çekilir. İki ay çalıştık, sonunda neler yaptığımızı görmek için heyecanlıydık. Aranın bu kadar uzayacağını hiç tahmin etmezdim.
◊ Yeni normalde setlerde çalışma ortamı nasıl?
Herkese aralıklarla test yapılıyor. Elimizden geldiğince kurallara uymaya çalışıyoruz. Sorumluluğumuzun farkında olarak çalışmaları sürdürüyoruz.
◊ ‘Yeni Hayat’ dizisi bir ‘Bodyguard’ uyarlaması mı?
Bir bodyguard hikâyesi ama tam bir uyarlama değil. Genel olarak bodyguard hikâyeleri birbirine benzer.
Dobra bir karakter
◊ Nasıl bir karakterde izleyeceğiz sizi?
Benim canlandırdığım Adem Şahin özel kuvvetlerden ayrılmış, ailesini geçindirmek için uzun süredir iş arıyor. Arkadaşının tavsiyesiyle işadamı Timur Karatan’ın eşi Yasemin’in yakın koruması olarak göreve başlıyor. Eşi ve kızıyla yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Adem mesleği gereği disiplinli, dürüst biri. Dobra bir karakter. Ordudan aldığı disiplin işine odaklanmasını sağlıyor.
◊ Rol için nasıl bir hazırlık yaptınız?
Önceki projelerim için aldığım silah eğitimim vardı. Adem karakteri için büyük bir avantaj oldu.
Kendimi taksicilerle test ediyordum
Anadiliniz Almanca. Şu anda iyi Türkçe konuşuyorsunuz. Oyunculuğa başladığınızda zorluk çektiniz mi?
Türkiye’de yaşamaya karar verdiğim dönem aksanımda çok belirgin bir Alman etkisi vardı. Bu, işime çoğu zaman bir engel oluşturuyordu. Bir kez yurtdışından gelen bir karakteri oynarsınız, sonrakiler hem inandırıcı olmaz hem de sıkıcı olur. Farklı hocalardan diksiyon dersi aldım. Kendimi taksicilerle test ediyordum.
Nasıl yani?
Muhabbetin arasında “Kardeşim nerelisin, yabancı gibi konuşuyorsun” demediğinde gelişme kaydettiğimi anlıyordum.
En çok aç kalınca sinirleniyorum
En büyük bağımlılığı?
Yemek.
En sık kullandığı laf?
Ne yesek?
En çok neye sinirlenir?
Aç kalmaya.
En hayran olduğu yönetmen?
Asghar Farhadi.
En çok izlediği, izlemekten sıkılmadığı film?
‘Heat’.
En sinir bozucu huyu?
Detaycılığı.