Güncelleme Tarihi:
Yıldız Kenter ile Haldun Dormen, 60 yıllık dostluklarında, sahnede sadece bir kez, o da Londra’da ve İngilizce oynayarak bir araya geliyorlar. Necati Cumalı’nın ‘Nalınlar’ oyununu ‘The Turkish Clogs’ adıyla, 1978’de bir ay boyunca birlikte sahneliyorlar. Türkiye’den bir tiyatro grubunun kendi oyunlarını yabancı dilde oynadıkları ilk ve tek temsil örneği.
Kimler yok ki kadroda; Göksel Kortay, Nevra Serezli, Kerem Yılmazer, Nüvit Özdoğru... Kitabın kapağındaki adeta ‘Ocean’s 11’ fotoğrafı, oyunun yurtdışında nasıl sükse yaptığını tüm enerjisiyle gösteriyor. Yıllarca birbirlerinin tüm oyunlarını yakından takip eden, bir dönem aynı binada tiyatrolarını yürüten, birbirleriyle sürekli oyuncu alışverişi yapan, yıllarca binlerce oyuncu, yönetmen yetiştiren Kenter ve Dormen, bir daha birlikte sahneye çıkamazlar.
Kenter ve Dormen ilk ve tek kez buluştukları sahnede (yukarıda) ve 2016’daki bir buluşmada (altta).
Prova günlerini beklerken...
Ta ki altı-yedi yıl öncesine kadar. Yönetmen, oyuncu Hakan Altıner, Haldun Dormen’e Yıldız Kenter’le yeniden birlikte sahneye çıkacakları bir oyun yazmasını önerir. Haldun Bey de yıllar önce kendi başından geçen bir olaya dayanan bir oyun kaleme alır: ‘Yemyeşil Artvin’ adında bir özel TV kanalı, altıncı aylarını kutlamak için bu iki sanatçıya bir davet gönderir. Hem Kenterlerin hem Dormenlerin efsane oyunlarından sahneleri birlikte oynayacakları, unutulmaz bir kutlama programı.
Davet ederler ama olacak iş değildir, kimse inanmıyordur geleceklerine. Gelseler de onların ‘gerçek’ Yıldız ile Haldun olduklarından emin olabilecekler mi bakalım! Zira gerçekten de bir dönem Haldun Dormen’in adını kullanarak Anadolu’da turneler yapan ‘kaçak’ tiyatrolar varmış. Nihayet ‘Amanın İlle de O Çay’ın sponsorluğunda Artvin’e gelirler ve olaylar gelişmeye başlar... ‘Şahane Züğürtler’, ‘Konken Partisi’, ‘Nalınlar’, ‘Papaz Kaçtı’ gibi tiyatro tarihimizin efsane oyunlarından pasajların bu kez iki ‘star’ tarafından birlikte oynandığı bu oyun için her türlü hazırlık yapılır.
Dev kadro 1978’de, Londra Old Vic Tiyatrosu’nda ‘The Turkish Clogs’ (Nalınlar) oyununun İngilizce temsilinin çıkışında. Soldan sağa; Fikret Ural, Osman Şengezer, Kerem Yılmazer, Yüksel Gözen, Nükhet Gök, Göksel Kortay, Yıldız Kenter, Nevra Serezli, Celal Koray, Nüvit Özdoğru, Haldun Dormen.
Haldun Dormen, kitabın önsözünde şöyle anlatıyor: “Yıldız (Kenter) oyunu okuduktan sonra çok beğenmişti. Hemen kadroyu yaptık ve de keyifle prova günlerini beklemeye başladık. Maalesef birdenbire Yıldız’ın artık sahneye çıkmasına izin verilmediği gerçeği çıktı ortaya. Normal olarak sağlığı yerindeydi ama artık sahneye çıkıp uzun bir süre oynaması mümkün değildi. Böylelikle ‘Yıldız ile Haldun’ projesi elimde kalakaldı.”
Oysa kapanış şarkısı bile hazırdır. Oyuncu ve şair Kâmran Yüce’nin “Ben oyuncuyum” dizesiyle başlayan ‘Gölge’ adlı şiiri Murat Cem Orhan tarafından bestelenir. Fakat maalesef her şey birden iptal edilir. Haldun Dormen, bugün artık 600’üncü oyuna yaklaşan ‘Kibarlık Budalası’na geri döner ve oyun unutulur.
Zihin tiyatromuzda oynanacak
Geçen yaz sonu, ‘ONS-Yaşama Kültürü’ dergisinin, söz verdiğimiz üçüncü sayısı için yaş günü kutlama dosyasını hazırlarken, Hakan Altıner’den şu sözleri duydum: “Haldun Abi’yle birlikte ‘Yıldız ile Haldun’ adında bir oyun için kolları sıvamıştık. Türkiye’deki seyircilerinin karşısına ilk kez Yıldız Kenter’le birlikte çıkacaklardı. Fakat sonra ne yazık ki olamadı. Onun için Haldun Abi’yle benim içimizin acısı olarak, kadrosu ayarlanmış, metni yazılmış, okuma provaları yapılmış bir oyun, kütüphanemizde hüzünlü hüzünlü bize bakıp duruyor.”
Eh, böyle bir metnin peşine düşülmez mi! Haldun Bey’de oyun yoktu, gönül kırıklığı büyüktü anlaşılan. Tek kopya, Hakan Bey’in arşivinden çıktı. Bir yandan dergi sayfalarında kutlanacak yaş günü partisi için hazırlanırken, ‘Yıldız ile Haldun’un kitap olarak yayımlanması için de hummalı bir çalışma başladı.
Tiyatromuzun son 60 yılına bu iki dev ismin nasıl imza attıklarına, nasıl ivme kattıklarına yeniden şahit oluyoruz. Türkiye’de bugün hem oyuncular, hem yönetmenler hem de oyun yazarları açısından adeta bir altın dönem yaşandığını, bugünlere nasıl gelindiğini biraz daha vurgulamış olduk.
Ülkemizle neredeyse yaşıt, iki yaşayan tarih... Hayatları boyunca sürekli değişen, yeni bir şeyler katan, dönüştüren iki insan. Haldun Dormen’in dediği gibi, “Artık iş tamamen okuyanların hayal gücüne kaldı. İyi oyunlar.”