Güncelleme Tarihi:
Çukurova Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı öğrencileri TEMSA’nın (Sabancı Holding’in otobüs, minibüs ve hafif kamyon üreten iştiraki) otobüs üretim süreçlerinde haftada bir gün şirketin fabrikasına giderek atık ve hurda malzemeleri birer sanat eserine dönüştürdü. Kâğıt ve karton ambalajlar, metaller, strafor, plastikler, kablolar, elektronik atıklar, metaller, bakır malzemeler, tahta sandık ve hurda ahşap parçalardan oluşan
1.5 tonluk atığın bir kısmı bu sayede döngüsel ekonomi konusunda bir farkındalık oluşturdu. Öğrencilerin ilk kez kullandıkları malzemelerle ortaya çıkardıkları bu eserleri geçen haftalarda TEMSA’nın İstanbul Altunizade kampüsünde düzenlenen sergide gezme şansı yakaladım ve eser sahibi öğrencilerle konuştum. TEMSA Art projesi kapsamında üretilen bu çalışmaların fayda sağlayan bir diğer kısmı da eserlerden elde edilen gelirin, şirketin çalışanları tarafından kurulan Hayal Ortakları Derneği’ne bağışlanacak ve dernek aracılığıyla köy okullarının renovasyonu için kullanılacak olması.
Mehmet Salih Göçemen kablolarla sevgilisinin portresini yaptı.
Eserler arasında bakır malzemelerden yapılan robotlar, plastik poşetlerden oluşturulan portre serileri, ahşap plaka ve metal boyalardan yaratılan soyut resimlere kadar birçok çalışma mevcuttu. Benim favorimse Mehmet Salih Göçemen adlı öğrencinin otobüs yapımında kullanılan elektrik kablolarıyla kız arkadaşının portresini yaptığı ‘Waste Rainbow’ adlı çalışmaydı. Göçemen bu eser için çok çaba ve emek sarf ettiğini, ayrıca bir sanat eseri oluştururken sabrın önemini de bu projeyle öğrendiğini söyledi. Bu portre için fabrika atıkları arasından otobüsün elektrik aksamındaki kabloları kullanmış. Kablolarla bir resim yapmak; yoğrulabilir, karıştırılabilir malzemelerle veya yeni renk elde etme olanağı veren boyalarla resim yapmaya benzemiyor elbette. Bu yüzden de renklerin belirgin ve baskın olduğu bir portre yapmaya karar vermiş. Portreyi yine atıklar arasında yer alan siyah renkte plastik bir tabaka üzerine uygulamış ki kabloların renkleri daha belirgin hale gelsin. Eseri ortaya çıkarmak için epey vakit harcadığını şu sözleriyle anlatıyor: “Kabloların renklerini sınıflandırmak, siyah kalın kabloların içinden daha ince renklileri söküp çıkarmak, kabloları forma uygun kesmek ve her birini tek tek yapıştırmak sabır gerektirdi. Bu süreç bana sanat için malzemenin her yerde var olduğunu öğretti.”
Seyhan Kolukırık'ın ‘Zarafet’ isimli eseri tam filmlerde görmeye alışık olduğumuz türde bir robot.
Heykel öğrencisi Seyhan Kolukırık’ın ‘Zarafet’ eseriyse tam filmlerde görmeye alışık olduğumuz türde bir robot. Kolukırık bu projede ‘çöp’ olarak nitelendirdiğimiz zararlı maddeleri aslında istersek kullanışlı hale getirebileceğimizi öğrendiğini söylüyor ve ekliyor: “Bu çalışma, bakış açımı değiştirdi ve aslında çalışmalarda kullanabileceğim birçok malzeme olduğunu gösterdi. Otobüse her gün biniyoruz ama daha önce otobüsteki hiçbir materyale malzeme olarak bakmamıştım. Artık çevremi farklı şekilde gözlemliyorum.”
‘Gökyüzüne Övgü’ Özge Öztaş (üstte), ‘Hizmetkâr Kukla’ Muhammet Furkan Büyükköse (altta).
‘Portreler Serisi’, İslim Demirci