Güncelleme Tarihi:
AŞIYLA ÖNLENEBİLİR HASTALIKLAR
‘Çocuk felci de ihmal edilmemeli’
Grip, menenjit, hemofilus influenza, pnomökok mikrobundan kaynaklanan zatürre, kızamık gibi aşıyla önlenebilir
hastalıklara deprem bölgesinde dikkat edilmeli. Deprem nedeniyle aşılanma aksadığı için bu hastalıkların salgına dönüşme ihtimali var. Buna çocuk felci de dahil. Türkiye’de çocuk felci vaka sayısı sıfır. Ancak Suriye’den gelen göçle risk arttı. Çocuk felcinin uluslararası ithal vaka olarak gelmesi söz konusu olabilir. Prof. Dr. Tuğrul Erbaydar hızla rutin aşılamaya dönülmesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca solunum yoluyla bulaşan hastalıkları önlemek için maske kullanımına da dikkat etmeli. Tetanoz ve kuduz aşıları da bölgede gündeme gelmişti. Aşıların bölgeye yeterli miktarda temin edildiğini ancak sağlık hizmetlerinin dağılımında problem olduğuna dikkat çekiyor Prof. Dr. Erbaydar.
UYUZ VE BİT
‘Kıyafet ve havlu ortak kullanılmamalı’
Beden teması veya yastık, çarşaf, havlu, uyku tulumu gibi kişisel eşyanın ortak kullanımıyla uyuz bulaşma riski de söz konusu. Uyuz son dönemde bütün illerimizde vardı. Sıkışık yaşam koşulları veya ortak ürün kullanımıyla risk artıyor. Prof. Dr. Erbaydar uyuz vakaları konusunda bir veriye sahip olmadığımızı söylüyor. Bölgede bit bulaşma riski de mevcut. Ama onun uyuza göre hem risk düzeyi daha düşük hem de tedavisi çok
daha kolay.
ENFEKSİYON HASTALIKLARI
‘Bağışıklık sistemleri zayıfladı’
Prof. Dr. Erbaydar ayrıca “Soğuk hava koşulları, yaşanan ağır travma, beslenme yetersizliği gibi koşullardan dolayı insanların bağışıklık sistemleri zayıfladı. İnsanlar her türlü enfeksiyona daha açıklar ve bu ciddi bir risk. Bunun içinde COVID-19 ve influenza gibi bulaşıcı hastalıklar da var, zatürre de” diyor.
ENKAZLARLA İLGİLİ ENDİŞELER
‘Yıkıntılardaki cansız bedenler hastalık tehlikesi yaratmaz’
Bulaşıcı hastalıklarla ilgili gereksiz bir endişe olduğu konusunda da uyarıyor Prof. Dr. Erbaydar: “Bu endişeyle bazı binaların, insanlar çıkarılmadan kaldırılmaya başlandığını öğreniyoruz. Bu yanlış bir uygulama. Yıkıntıların altındaki bedenler herhangi bir salgın tehlikesi oluşturmaz. Sadece kurtarma görevlileri eldiven, siperlik gibi bireysel önlemleri almalı. Bunun dışında topluma veya etrafa bir tehdit oluşturmaz. Bu bedenlerin alelacele kaldırılması, yakınını kaybeden kişilerde psikolojik travma yaratır. Vefat eden kişilerin yakınlarına saygısızlık yapılmaması ve toprağa cenazelerinin verilmesi için fırsat tanınması lazım.”
KOLERA
‘Henüz vaka bildirimi yok ama bir an önce sağlıklı tuvaletlerin kurulması lazım’
Kanalizasyon ve şebeke altyapısı hasarlı, bölgede sağlıklı tuvaletlere erişim zor. Seyrek de olsa görülen dizanteri, tifo, hepatit A gibi hastalıklar bu nedenle artabilir. Prof. Dr. Erbaydar ülkemizde görülmeyen ama Suriye’de var olan kolera konusunda da uyarıyor: “Suriye’de Ağustos 2022- Ocak 2023 arasında büyük bir kolera salgını yaşandı. Sınır geçişleri Türkiye için bir risk oluşturabilir. Normal şartlarda bu bir salgın yaratmaz. Ama deprem koşullarında bir tek vakanın içme suyunu kontamine etmesi ciddi vakalara yol açabilir.”
Tuvalet atıklarının yeraltı veya şebeke suyuna sızması, suyla bulaşan hastalıkların salgın haline gelmesine yol açabiliyor. Prof. Dr. Erbaydar “Çok ilkel görülebilir ama şu anda kanalizasyon altyapısı yetersiz olduğu için en temiz ve sağlıklısı çukur helalar. Bu helalar su kaynaklarından uzak olmalı ve derin kazılmalı. Tuvalet yapıldıktan sonra hemen üzerine toprak atılmalı ve tuvaletin çok dolması beklenmeden, iyice toprakla kapatılmalı.” Ayrıca geçici tuvaletlerde dahi temiz, klorlanmış suyla el yıkama imkânı sağlanmalı. Sağlık Bakanı
Dr. Fahrettin Koca deprem bölgesinden 415 su numunesi aldıklarını ancak 49’unda mikrobiyolojik uygunsuzluk tespit ettiklerini açıkladı. El yıkamak, vücut temizlemek, meyve veya sebze yıkamak için dahi öncelikle kapalı sular tercih edilmeli. Kapalı su bulunamazsa belediyelerin klorlayarak dağıttığı sular da kullanılabilir. Prof. Dr. Erbaydar seçenek yoksa 10 dakika kaynatılan suyun, soğuduktan sonra kullanılabileceğini de belirtiyor.