Onların da sorumluluk almasıyla evde başlayan ‘Lale Devri’

Güncelleme Tarihi:

Onların da sorumluluk almasıyla evde başlayan ‘Lale Devri’
Oluşturulma Tarihi: Aralık 18, 2021 07:00

“Çocuklara sorumluluk almayı öğretmenin en kolay yolu şart koşmak yerine durumu oyuna çevirmek” diyor Melis. Tabii kendisi bugünlerde ‘Lale Devri’ni yaşıyor. Bunu gelin bir de benim 2.5 yaşındaki Lorin’e anlatın!

Haberin Devamı

Gizem: Melis, geçenlerde “Ameliyat sonrası hayat bana güzel” diyordun. Bir elin yağda bir elin balda anladığım...

Melis: Hem Ferhat hem çocuklar etrafımda pervane durumdalar. Geçen Mehmet omlet yapıyordu, babası içine kaşar rendelemesini söyledi. Mehmet kaşarı rendelerken “Bu ne kadar zormuş ya” dedi. “İşte” dedim, “empatinin gücü!”

Gizem: Vaay, Lale Devri’ni yaşıyorsun resmen! Çamaşır da astırıyor musun çocuklara, doğru söyle?

Melis: Şimdi sana burada süper modern anne edasıyla hava atardım ama yalan olur. Ameliyat vesilesiyle ilk defa böyle bu iş.

Gizem: Nasıl öğrettin sorumluluk almayı? Omlet yapmayı bir günde öğrenmedi ya, öncesinde emek var belli. Ben de sana nasıl öğretemediğimi anlatırım (gülüyor).

Melis: Ama Lorin’in henüz sorumluluk almaması çok normal, biz Norveçli değiliz Gizem. Benimkiler de daha geçen seneye kadar anneanneleri tarafından şımartılmanın dibine vuran çocuklardı.

Haberin Devamı

Gizem: Ben şımartmıyorum da. Altı üstü oynadıktan sonra oyuncağını sepete koymasını istiyorum. Evin her yerinden bir bebek baş aşağı sarkıyor. Korku filmi seti gibi.

Melis: Hangimiz şımartılmak, tembellik yapmak istemeyiz ki?

Gizem: Doğru. Ben çok isterim. Tembellik kalp ben.

Melis: Ama hayat bize nasıl sınırlar çizip sorumlu kalmaya mecbur ediyorsa biz de çocuklarımızda travma yaratmadan sorumluluk almayı öğretmeliyiz.

Gizem: Güzel söyledin de çocuğa sorumluluk almayı öğretirken ne gibi bir travma yaratabiliriz ki? Bu travma işini de kim bulup ortaya çıkardıysa... Resmen “Çocukta travma yaratmama travmam” oluştu.

Melis: İleride gerçek hayata katıldıklarında beceri kazanmamış olmaları çok daha travmatik olacaktır onlar için.

Gizem: Aman ya! Ben bu konuda cidden çok zora düşmüştüm. Travma yaratmayacağım diye öyle bir empati kurar hale gelmiştim ki çocukla daha oturamadığı günlerde yanına yatıp “Sürekli tavana baktığı, çok sıkıcı bir hayatı var, yazık” deyip tüm gün ev içinde odadan odaya gezdiriyordum. Psikolog bir arkadaşım sonunda “Çocuk büyütürken travmadan kaçamazsın, abartma” dedi.

Melis: Evet, haklısın ama bazı çocuklarda engellenme toleransı düşük oluyormuş, Mehmet öyle bir çocuk mesela. O yüzden ona mecbursun demek yerine oyunla kendi işlerini yapmayı öğretmeye çalışıyorum. Ama Deniz karakter olarak sorumluluk almaya çok daha yatkın bir çocuk.

Haberin Devamı

Gizem: Deniz doğuştan Norveçli! Ona neredeyse yapması gereken hiçbir şeyi söylemek gerekmiyor. Lorin’e benden daha iyi bakıyor. Neler yapabiliyorlar şimdi mesela?

Melis:
Kendi kendilerine yıkanıyorlar mesela artık. Kıyafetlerini katlayıp dolaba yerleştirebiliyorlar, çamaşır  asabiliyorlar, ev süpürebiliyorlar ama işte insan yapı itibariyle dayatmalara gıcık.

Gizem: Söyleyince yapmıyorlar, değil mi?

Melis: Evet, o yüzden en güzeli tüm bu işler çok eğlenceliymiş gibi gösterip kendi istekleriyle yapmalarını sağlamak.

Gizem: Peki sizde “Haydi banyoya girin” faslı kaç saat sürüyor?

Melis: Bu sene gerçekten daha bir olgunlaştıklarını hissediyorum. Saçımı başımı yolma seviyesinden sadece 28 kere söyleme seviyesine geçtim diyelim.

Haberin Devamı

Gizem: Oo, büyük ilerleme, bu hızla seneye sana kese atarlar.

Melis: Amiiin! Darısı başına canım benim. Hadi sen bir daha git söyle bakalım, o ayıcık elbet bir gün oyuncak sepetine gerçek sahibi tarafından konacak, inanmaktan vazgeçme.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!