Güncelleme Tarihi:
Bir albüm ve ardından gelen single’lar nedeniyle nefes almadan çalışıyor. İlk boş anında sohbet için sözleşiyoruz. Beyefendi duruşu onun için çizilmiş bir imaj değil. Gerçekten öyle, aşırı sakin konuşuyor, “Günlük hayatımda hararetli, nabzı yüksek sohbetleri sevmem” diyor. Konu aşka gelince yanakları kızarıyor. İlkbaharda Ebru Gündeş, Bengü gibi isimler de onun şarkılarını söyleyecek. Kameradan bütün şarkı sözlerini yazdığı defterini gösteriyor. Yanında her daim beyaz bir kâğıt ve kalem bulunduruyor. Konu kadınların ilgisine geldiğinde de gülerek “Eser (Yenenler) ve İbo’nun (İbrahim Büyükak) yanında yakışıklı olmak çok kolay” diyor. Oğuzhan Koç’la başlıyoruz sohbete...
Senin için ‘Romantik şarkıların prensi’ diyenler de ‘Yeni pop-star’ diyenler de var. Sence?
Ben ultrastarım (gülüyor)! Şaka bir yana popstar, megastar, harika star... Ben bunlardan hiçbiri değilim. Öyle bir hedefim de hiç yok ve olmayacak.
Ekmeklerim kötü olunca...
Neden?
Benim derdim kaliteli popüler müzik yapmak, bunun bir adı, bir köşesi yok. Bir de o kalıplar, isimler sahiplerini bulmuş, yeni bir isme talip olmaya da gerek yok.
Geçen sene ‘Ev’ isimli bir albüm çıkardın. Ardından ara vermeden ‘Kendime Sardım’ adlı single’ını yayımladın. Hemen akabinde ‘Heyecandan’, ‘Küskün’, şimdi de ‘Hepsi Geçiyor’ şarkıları geldi. Frene basmadan ilerliyorsun...
Öncelikle bütün büyük plak şirketleriyle bağımı kopardım. Yeni dünyaya ayak uydurmak ve çok daha fazlasını yapmak istiyordum. Ama benim için bunları planlayacak, beni motive edecek bir ekibim yoktu. ‘Hypers’la çalışmaya başladım ve o ekibe kavuştum. Bana “Sen şarkı yaz, söyle ve gerisini bize bırak” dediler, ben de öyle yaptım. Tabii pandeminin de bunda etkisi var kesinlikle.
Tüm ülke ekmek yaparken sen şarkı yapmaya mı karar verdin?
Evet, herkes ekşi mayalı ekmek yapıyordu, ben de denedim ama ekmeklerim çok kötü oldu Hakan. En iyisi bildiğim işi yapayım, dedim. Biraz da delirmemek adına, kendime saygımdan, delice şarkı yapmaya başladım. Bu dönemde müzisyen Çağrı’yla (Telkıvıran) çalıştık, bir stüdyomuz var, birlikte hâlâ üretiyoruz. Yıl sonuna kadar çıkacak bütün şarkılar hazır.
Grammy alacağım demem
Neden durup nefeslenmiyorsun? Doyumsuz bir adam mısın sence?
Ekstra büyük hırslarım yok, sadece mesleki anlamda küçük hırslarım var. Uzun vadede “Grammy alacağım” falan demiyorum ama güzel Türkçe sözlerle yazılmış hem popüler hem kalıcı şarkılar üretmek istiyorum; tek hırsım bu.
Yeni şarkın ‘Hepsi Geçiyor’. Hayatta senin geçmez dediğin neler geçti?
Bu yükün altından nasıl kalkacağım dediğim çok şey oldu. İnsana problemler başına geldiği esnada hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor. Ama bir yıl sonra kendini gülerek anlatırken buluyorsun. Çok klişe ama zaman gerçekten sana en büyük acıları bile gülerek anlatma fırsatı veriyor. Bu şarkıda da “Bunu nasıl atlatacağım” dediğimiz şeylerin zamanla tatlı birer anıya dönüştüğünü anlatmak istedim.
Eser ve İbo’nun yanında yakışıklı olmak çok kolay
Ekip arkadaşları İbrahim Büyükak ve Eser Yenenler’le (soldan sağa).
Çok sakin ama bir taraftan iddialı bir havan var...
Tam olarak söylediğin kişiyim. Günlük hayatımda hararetli, nabzı yüksek sohbetleri sevmem. Oradan kendimi soyutlarım. Ama yaptığım işle ilgili de tatlı bir özgüvenim var sanırım.
‘Çok Güzel Hareketler’de ekibin en yakışıklısı olarak anıldın. Ardından ‘Üç Adam’ başladı, yine sen yakışıklı çocuk olarak konuşuldun...
Sen kendin gülmekten soruyu soramıyorsun ki! Bu soruya çok kolay bir cevabım var: Eser ve İbo’nun yanında yakışıklı olmak çok kolay (gülüyor). İnan bu konuda hiç zorlanmadım. O yüzden de zaten en yakın arkadaşlarım olarak kalıyorlar.
Temiz aile çocuğu duruşun var. İlişkilerde bunun ekmeğini yedin mi?
Bunun bir ekmeği var mı bilmiyorum ama ben hakikaten temiz bir aile çocuğuyum. Annem ilkokul öğretmeni, babam bankacı, bir abim var. Standart bir Türk ailesinde büyüdüm. ‘Orta direk’tik. Derslerim iyi olsun, aman etrafa saygılı olalım diye büyütüldük. Bu, özel hayatıma nasıl yansımıştır bilmiyorum ama herhalde iyi yansıdı, ilişkilerim hep uzun süreli oldu.
Demet’le her şey yolunda
Bir süredir oyuncu Demet Özdemir’le birliktesiniz. İlişki nasıl gidiyor?
Her şey yolunda. Keyifli gidiyor.
Aylar önce bir mekân çıkışında fotoğraflarınız çekildi. İlişkiniz olmadığını söylediniz. Neden sakladınız?
İnan saklamadık. Ortak arkadaşlarımız var, sık sık görüşüyorduk. Ama o sırada aramızda bir şey yoktu. Hâlâ da çok yeni, bir-iki ay oldu. İnsanların buna çok şaşırmalarını anlamıyorum. Biriyle bir şeyler yaşamak için önce vakit geçirmen gerekmiyor mu? Biz de bu süreci yaşadık. Bir ilişkiye dönüşmeye başladığında da saklanmadık.
İkinizde bekârsınız. Neden bu kadar büyük olay oldu sence?
Evet. Biz kimseden kaçmıyoruz ama mümkünse ilişkimizi de kameraların gözüne sokmamaya çalışıyoruz.
Demet’e hiç şarkı yazdın mı?
Henüz değil.
Erzincan depremine yakalandım
Aslen Erzincanlısın. Oradan buraya hikâyen nasıl gelişti?
Evet, Erzincan’da doğup büyüdüm. 92’deki depreme yakalandık. Çok kaybımız oldu. Sonra annemle babam Bursa’ya tayin oldular, hayatıma orada devam ettim. 12 yaşında da Eser’le (Yenenler) okulda tanıştık.
Elinde tarak, ayna karşısında şarkı söyleyen çocuklardan mıydın?
Tam olarak öyleydim. Misafir geldiğinde arka odada elimde fırça, saklanıp annemlerin beni takdim etmesini bekliyordum.
“Hayatımın değiştiği an” dediğin bir an var mı?
Dokuz Eylül Üniversitesi’nde çalışma ekonomisi okuyordum. Ama aklım hep müzikteydi. Aslında yedi yaşından beri Bursa Devlet Konservatuvarı hocalarından eğitim alıyordum. Okulu bırakıp tekrar sınava hazırlanmak için İstanbul’a taşınma kararı aldığım gün hayatım değişti.
Bu karar nasıl uygulamaya geçti?
Eser o dönem Marmara Üniversitesi’nde okuyordu. Yaz tatilinde Bursa’da birlikteydik, “Gel ailenle konuşalım, senin İstanbullu olman lazım” dedi ve Eser beni ailemden istedi (gülüyor). Zordu ama ailemi ikna ettik. İstanbul’a geldik, çok belirsiz bir yıl geçirdim ama İstanbul Üniversitesi’nde antropolojiyi kazandım.
Seni ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’da oyuncu olarak tanıdık. Ne oldu da kendini ekranda buldun?
Eser BKM’ye girdi. Ben de Beyoğlu’nda bir barda grubumla müzik yapıyordum. Eser’i izlemeye gide gele Yılmaz Abi’yle (Erdoğan) tanıştım, “Zeki bir çocuğa benziyorsun, bize katıl” dedi. Yazmayı ve oynamayı bilmediğimi söyledim, “Ben sana öğretirim” dedi. Televizyona da çıkınca beni herkes, skeç yazan bir oyuncu olarak tanıdı. 2012’de ‘Çok Güzel Hareketler’ bittikten 1.5 sene sonra da albümümü çıkardım.
Üç adamın ikisi evlendi. Senin evlenmek gibi bir niyetin var mı?
Biraz daha vaktim var.
Ramazanda ezan okudum
Bir dönem müezzinlik yaptığın doğru mu?
Bursa’da oturduğumuz site biraz şehrin dışındaydı. Sitenin bir mescidi vardı. Komşumuz hoca amca çok yaşlıydı. Bir gün “Sesin çok güzel, sana bildiklerimi öğreteyim, ramazanda ezanları sen okursun” dedi. Kabul ettim.
Ne kadar sürdü?
İki sene, ramazan aylarında... Hoca amcamızın ne zaman ihtiyacı olursa da çıkar okurdum.
Salaklığa tahammülüm hiç yok
- Sıla’yla şarkı söylemek keyifli olurdu. Tarkan ve Kenan Doğulu hastasıyım, onlarla da söylemek isterim. Sezen Aksu’nun ‘Kurşuni Renkler’ini ölene kadar dinleyebilirim.
- İşimle gücümle ilgili bir küçük agresyonum da vardır. Nabzım sakin olsa da sinirlendiğimde kırıcı olabiliyorum. Çok hassasım. Salaklığa tahammülüm hiç yok.
- Giyime kuşama çok para harcamam. Daha çok arabalara ilgim var. Scotter’lardan, küçük motosikletlerden hoşlanırım.