Güncelleme Tarihi:
Nalan bir süredir Bodrum’da yaşıyor. İstanbul’a işleri için gelip gidiyor. Annesinin de rahat edebilmesi için bahçe katı bir daireye yerleşmiş. Bir de köpeği var... Huzurlu bir hayat kurmuş. Onu öğlen saatlerinde görüntülü arıyorum, bahçesindeki masasında yakalıyorum. Bodrum ona yaramış, yüzünde güller açıyor ama aşırı merhametli ve sulu gözlü bir döneminde olduğunu söylüyor, “Adım Nalan, ağlamazsam ayıp olur” diyor.
Bir süredir Bodrum’da yaşıyorsun. Nasıl verdin bu kararı?
Panik atak geçirdim. Bir sene ilaç tedavisi gördüm.
Aa, neden?
Bu pat diye olan bir şey değil, bir sürü şey birikmiş. 2015’te kalbim hızlı çarpmaya başladı, dışarıya çıkamadım. Bir sene boyunca evdeydim.
Nasıl hissediyordun ki?
Öleceğimi sanıyordum, birden kalp krizi geçiriyorum gibi oluyordu, fenalaşıyordum.
Şimdi iyi misin?
Evet, doktora gittim, “Yolda yürürken ayağın taşa takılıp düşebilirsin, kendi başına kalkamayabilirsin, yardım alırsın. Korkma, iyi olacaksın” dedi. Bir sene sonra düzelmeye başladım, “Ben bu şehirden gideceğim, gece uyanık kalmaları bırakacağım, yürüyeceğim, temiz hava alacağım” dedim. Annemle Bodrum’a yerleşmeye karar verdik. Uçaktan indiğim an, uzun süre sonra ilk kez araba kullanmaya başladım. Şimdi İstanbul’a bile
arabayla gidip gelebiliyorum.
Bir de yeni şarkı çıkardın. Aslında 2012’de ‘Aşk’, ardından ‘Aşk Senin Neyine’... Ve şimdi yeni şarkın ‘Deli Aşk’...
Aşka susamışım demek ki!
Bana da öyle geldi. Nedir bu aşk takıntısının sebebi?
Çocuklar beni mahvetti.
Nasıl yani?
Yeğenlerimin aşkından böyle oldu. Öyle özlem duymuşuz ki bebeklerin gelmesine, şimdi tabii büyüdüler, 15 yaşındalar. Onlar yüzünden de çıktı böyle şarkılar.
Peki, gerçek anlamda bir aşk yok mu?
Ben biraz aşk özürlüyüm galiba!
Neden öyle dedin? Aslında seni magazinde de hiç biriyle görmedik. Hayatı aşksız mı yaşadın, yoksa bizim mi haberimiz yoktu?
Hatalarım oldu tabii (gülüyor). Biraz dominant bir karakterim. Karşımdakilere de çok güven duymuyorum. Bir sıfır önde oluyorlar.
Çok hayal kırıklığı yaşadım
Nedir onları öne geçiren?
Beni tanıyorlar, biliyorlar. Şöhretten de biraz etkileniyorlar. Onlar benim her şeyimi bilip ben onları eksik bilince olmuyor. Bu işi yapınca aşkta maalesef çok mutlu olamıyorsun. Aslında uzun süren bir beraberliğim oldu, ekran önünde yaşamayı tercih etmedim. Evlenirsem zaten duymuş olurdunuz. Ama evliliğin eşiğinden döndüm.
Neden?
Bilmiyorum. Bir korktum, kendimi geri çektim. Benim bazı korkularım var. Mesela büyük güçten korkarım, çalışmak istemem. Evlilikten korkarım...
“Biraz dominantım” dedin. Zaten çok kapalısın. Biraz da zor bir kadın mısın?
Hayır, hiç zor değilim. Sadece seversem çok seviyorum, kendimi açıyorum ve hayal kırıklığına uğruyorum. Bu sebeple aslında korumacıyım.
Hayal kırıklığı yaşadın mı?
Çoook. Şöhret olduğumda etrafımda bir sürü “Canım” diyen vardı. Sonra bir baktım, sevdiğim insanlar işler değişince arkamdan dedikodu yapıyor, kötü sözler söylüyor, şoke oldum. Haliyle kendini kapatıyorsun. Tabii gerçek dostluklar da var. Mesela 1984’te İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nın ortaokul bölümünde ilk günümde Nihal Göksulu’yla tanıştım. İkimiz de kanun talebesiydik ve Pınar Dilşeker’le de okulda arkadaş olduk. Ben bu arkadaşlarımla o günden sonra hiç ayrılmadım.
Merhametli ve sulu gözlü...
Senin hayatın bir şarkı olsa adı ne olurdu?
‘Söz Verdik’ (Söz verdik biz Allah’a/Candan öte bir aşkla/Bir daha gelsem dünyaya/Yine sen ol yanımda) olurdu.
Neden?
Her şeyi çocuklar üzerine kuruyorum. Ben aslında hep çocuklara âşıktım.
Neden çocuk sahibi olmadın?
Sıkıcı şekilde sorumluluk sahibiyim, o sorumluluktan korktum.
İyi yetiştiremem diye endişelendim. O yüzden şimdi, çocuklar için ne yaptıysam ben oyum diye düşünüyorum. ‘Söz Verdik’ de çocuklar için yaptığım bir şarkı.
Şimdi hayatın nasıl bir dönemindesin?
Aşırı merhametli ve sulu gözlü...
Çok mu ağlıyorsun?
Adım Nalan, ağlamazsam ayıp olur. Çok duygulanıyorum. Besteleri o duygular yaptırıyor herhalde. Mesela arkadaşlarımın çocuklarını uzun süre görmüyorum, sonra bir bakıyorum büyümüşler, aman Allahım diye gözlerim doluyor. Artık gülüyorlar bana, kısaca ben demek eşittir gözyaşları demek.
90’ların ruhunu duygusal yönden kaybettik
İlk albümünü 1994’te çıkardın. Her şey çok yolunda giderken sanki bir anda yok oldun. Kendini geri çektiğin, müziğeara verdiğin söylendi. Doğru muydu?
Aslında 1997’de ‘Usul Usul’ albümünü yaptım, o mihenk taşı albümlerimdendi. O dönem bir yasağım oldu. Başka bir plak şirketinden teklif gelince plakçımla teklif eden şirket “Bunu bana nasıl yaparsınız” diyerek tartışmışlar. O zaman çok önemli, tek olan müzik kanalında ve onların ulusal kanallarında yasaklandım. Yokmuşum gibi bir muamele yapıldığı için öyle algılandı belki. Sonra 1999’da ‘Sök Kalbini’ albümü çıktı. Kiss Müzik’in sahibi Cüneyt Ortan “Siz Nalan’ın yasağını kaldırmazsanız ben de sizin sanatçılarınızı yasaklarım” diyerek benim yasağımı kaldırttı. Ama sonra o şirket battı. TMSF’ye devredildi. Ardından ‘Acemi Balık’ çıktı ve Universal’a geçtim, o da battı. Yoksa ben vardım ve devam ettim.
90’ların 2000’lerin şarkıları zamansızdı, hâlâ dinliyoruz. Yeni şarkıların bazılarını birkaç ay sonra hatırlamıyoruz. Neden?
Jenerasyonu kaybettik. Aslında Z ve Y kuşakları kendi zamansız şarkılarını yapıyor. Hatta çok büyük bir devrim yaparak kendileri, işlerini YouTube ya da dijital mecralarda tanıtıp, meşhur edip büyük plakçılık krallığına ve yapımcılara darbe vurdular. O kuşağı da çok seviyorum. Biz ‘vur eline, al ekmeğini’ olan ve hayır diyemeyen kuşaktık. Bir de bizim kuşak hayat meşgalesi, çoluk çocuk falan derken ruhunu kaybetti. Yine güzel şarkılar çıksa da 90’ların ruhunu duygusal yönden kaybettik.
O dönemlerde mi şimdi mi müzik yapmak daha kolay?
O dönemlerde çok zordu. Şimdi daha kolay.
Neden?
Birine kızsam, “Sizinle bir şey yapmıyorum artık” desem, kendi kanalımdan koyar, yayımlarım. O kadar. Hiçbir reklamını yapamıyorsam, tutacağı günü beklerim, umurumda değil. Ama o dönemler çok zordu. Bir şarkın tutmasın, bir daha sana albüm yapacak hiç kimseyi bulamıyordun. Bak, mesela o yıllarda çoğu kişinin tek albümü var. 90’lar diye geçenler de aslında onlardı.
‘Of Aman’ ismi bir şakaydı, gerçek oldu
‘Of Aman’ ilk albümünün adıydı. Sonra bunu isminin başına kim koydu?
O dönem “Kapağa ‘Of Aman’, altına da Nalan yazacağız. ‘Of Aman Nalan’ gibi” dediler. Güzel şarkıydı ama okullu kızım, öğretmenlerim görecek, “Çok kötü, asla olmaz” dedim. Bir şakaydı aslında. Sonra bir programa davet edildim. Sunucu menajerime “Nasıl sunacağım” demiş. Menajerim de “Of Aman Nalan” demiş. Öyle sundu, birden adım öyle kaldı.
Şimdi mutsuz musun bundan?
Hayır, iyi ki olmuş. O dönem çok da Nalan vardı; Nalan Altınörs, Akrep Nalan...
Bu isimden artık kurtuldun mu?
Bizim jenerasyon hâlâ ‘Of Aman’ diyor, yeni jenerasyon Nalan ya da Nalan Abla diyor.
Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü!
Bir röportajında “Müzik dünyası can çekişiyor” demişsin...
Ne zaman söylemişim hatırlayamadım. Sebebi şu olabilir: Özellikle korsan albümler müziği bitirdi. Yasal olmayan kayıtlar yüzünden albümlerin basılı olarak dağıtılması bitti. Yapımcı neden çıkarsın artık? Buna aslında sadece yapımcılar, müzisyenler değil, korsana tenezzül edenler de sebep oldu.
O yüzden söylemişimdir.
Müzik dünyası biraz ticari, sahte ve dostlukların az olduğu bir dünya mı?
Konservatuarda da çok hırslı insanlar vardı. Sanat işi hırs işi, bende hırs yok. Bende hep beraber yapalım dürtüsü ve takdir etme var. Hırsın ve aşırı kıskançlığın olduğu yerde de kendini yetiştirememiş bireyler oluyor.
Ne yaşadın?
‘Yaralandım’ şarkımı Yunanistan’da tanımadığım biri çalmış, haberim yok. Okuldan yakın bir arkadaşım, ünlü biri, çok da severim, Savaş Ay’ın programında “Nalan mı onlardan, onlar mı Nalan’dan çalmış artık” dedi. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. “Kızım Nalan inanılmaz ve tehlikeli bir ortam” dedim. Dava açıldı, sonra Sony Music özür diledi. Para pul değil, sadece iadei itibar ve özür istedim. Orada bile kazık yedim. Her yere ilan verilecekti, sadece bir dergi röportajında değinmiş.
Bir klip yayınlanıyor milyonlarca görüntülenme alıyor. Bunların sahte olduğu söyleniyor. Sen ne düşünüyorsun?
Benim klibim çıktı ve seyri normal gidiyor. Ama benimle birlikte çıkanlar uçmaya başladı. Bir garip. Bunun için özel aletler falan aldıklarını da duydum. Çok utanmaları lazım. Dünyaca ünlü bir isim çıkıyor, dünya çapında hayranları var. Bizim öyle değil ama onlardan fazla tıklanmaları var. Doğru değil. 140 milyon falan... Ama kendilerini parlatıyorlar mı? Evet, insanlar inanıyor.
Sen böyle bir başarıyı ister miydin?
Ben hayatım boyunca istemediğim için zaten bana “Sen neredeydin” diyorlar. Yoksa ben hep vardım ve düzgün iş yapmak istedim. Bir de ben ilkeli biriyim. İlkelerimden zerre şaşarsam o beni uyutmaz, huzursuz olurum. Onun için ben kendi huzuruma yönelik yaşıyorum. Bu son şarkıyı yaparken de çok düşündüm. Benim bu dönemde insanları mutsuz edecek, acılı bir şarkı yapma lüksüm yoktu. Çünkü zor dönemler. Daha çok motive etmem ve eğlendirmem lazım diye düşünerek hareket ettim.