Güncelleme Tarihi:
* Ölümünün 21’inci yılında Türk müziğinin divasını anmamıza vesile oldunuz. Siz ne kadar tanıyorsunuz Safiye Ayla’yı?
- Tabii ki tanıyordum ama karakteri nasıl, fikrim yoktu. Hayatını incelemeye başlayınca inanılmaz güçlü ve tutkulu bir kadın gördüm. Savaşçı kadın, her dönemde kendini gösteriyor. 1920’lerde de doğsan, ‘40’larda da sahnede devleşsen, yeteneğinden dolayı Atatürk’ün himayesinde bile olsan böyle bir kadınsan bunu hissettiriyorsun. Ben bunu Safiye’de de gördüm.
* Ama bedeller de ödeniyor: son yıllarına bakınca hikâye giderek hazinleşiyor. Yapayalnız veda etmiş hayata...
- Ve hep tek başına mücadele etmiş, var olmuş. Hep tek başına; kimsesiz büyüyor, sonrasında sahnede de tek başına... Yapayalnız ama gerçek bir ‘survivor’. Ki kocasına müthiş âşık olmuş aslında. Müthiş bir aşk kadını...
* Birine körkütük âşık olup, uğruna sahneleri terk etmek, başarıların üzerine sünger çekmek taktir edilecek bir hareket mi sizce?
- Ama müziği bırakmıyor ki. Eşi sahneleri bırakmasını istiyor, evet. Eşi de bestekâr ve birlikte müzik yapmaya devam ediyorlar. Safiye şöyle anlatıyor: “Ben o kadar âşıktım ki ve o kadar önemli bir müzisyenle birlikteydim ki zaten benim sahne hayatım dışında müzikle ilişkim devam etti.” Zaten hayatı boyunca hep aşkı aramış, sevilmek, aile kurmak istemiş. Evinde hayat arkadaşıyla sevgi ve huzur dolu bir ortam istemiş. Sevgiye karşı müthiş bir açlık var. Hayattaki yegâne amacı o. Eşinin vefatıyla ne yazık ki bütün hayatı değişmiş. O istediği aileyi kuramamış. Ama sahnelere dönmüş.
* Sahne kıyafetlerinden bir koleksiyon hazırlama fikri nasıl gelişti peki?
- Onun sahne kıyafetlerinden seçtik Adil Işık ekibiyle beraber. Ve onlardan bir kapsül koleksiyon hazırlayarak yeniden hayata geçirdik. 15 parçalık bir koleksiyon, satışın tüm geliri de TEV’e aktarılacak. Çünkü Ayla, 90 yaşına kadar bu vakfı seteklemiş ve tüm gelirini TEV’e bırakmış. İzinden yürüyoruz. O yüzden çok heyecanlandım; yönetmen Türkan Derya bana rolü önerince hemen kabul ettim.
*Safiye Ayla ‘Çirkin Kraliçe’ olarak da anılır. “Neden beni seçtiler” diye düşündünüz mü?
- “Hangi dönemini canlandıracağım” diye düşündüm... Hatırladığım Safiye Ayla’yı düşününce “Nereden tutacağım” dedim açıkçası... Sonra gençlik ve sahne fotoğraflarını inceledim. Hepimizin hatırladığı o son haline kıyasla çok farklı: Güçlü, karizmatik ve güzel... Tabii ayrıca çok iyi bir plastik makyaj yapıldı, uzun saatler süren... Ayrıca o, fiziksel güzelliğin çok da gerekli olmadığını gösteriyor. Karizmatik, tarz, yetenekli. O yüzden döneminin efsanesi diye geçiyor. O dönem kadınlar karizmasıyla, yeteneğiyle ön plandaydı. Şimdi estetik müdahaleler filan, herkes kafayı güzellikle bozmuş durumda.
Bu yaşananlar rezalet
* Kariyerinize 7 yaşında başladınız. Çok erken bir yaş. Bunun arkasındaki motivasyon neydi?
- Ben Şehir Tiyatrosu’nda Çocuk Eğitim Birimi’ne başladım. Annem ve babam bendeki yeteneği fark edip, “Gitmek ister misin” dediler. İlk yıllarda oyun gibiydi. Eğlenceli bir ortam, kostümler, oyunlar, yeni arkadaşlar... 12-13 yaşında sahneye çıkınca durumun ciddiyetini anladım.
*Size göre kariyerinizde dönüm noktası neydi?
- Sanırım Yağmur-Durul Taylan ve Tomris Giritlioğlu ile ‘Kara Yılan’ dizisinde çalışmam...
*Sinema sektöründe halihazırda devam eden bir kriz var. Ne düşünüyorsunuz yaşananlar hakkında?
- Bence rezalet. Bu mağduriyeti biz de çok yakından yaşadık. Ramin Matin’in son filmi ‘Son Çıkış’ yakın zamanda vizyona girdi. Ben de filmde yer alıyorum. Üç gün içinde gişeye bakılıp, beşinci günde kaldırıldı. ‘Vizyona girdi’ diyorlar ama asla girmiyor, salonlarda bir seans koyuluyor, o da sizden habersiz değiştiriliyor sinemalar tarafından. Filmin vizyona girdiği anlaşılmadan kaldırılıyor. Sebep ‘Gişesi yok’. Filmini gösterirsin, seyirci sevmez anlarım. Ama seyirci artık filmi göremiyor bile. “Seyirci beni sevmedi” bile diyemiyorsun. “Acaba beni görecek mi” diyorsun... Sinemacıların bu işi sahiplenmesi gerekiyor bir şekilde. Onların bir duruş göstermesi ve devam etmesi gerekiyor.
Safiye Ayla’yı canlandıran oyuncu Ezgi Çelik, divayı ‘güçlü, karizmatik ve feminen’ olarak tanımlıyor.