Güncelleme Tarihi:
700 GR BAKERY AND CAFE
MÜCVERİ FINDIK YAĞINDA KIZARTTIKLARI İÇİN KENDİLERİNİ TEBRİK EDİYORUM
Yeri biraz ters ama benim İstanbul’daki favori mekânlarımdan Çay Tarlası’na yakın olması avantaj. Çay Tarlası’nın mıhlaması ve menemeni harika çünkü kullandıkları malzemeler çok iyi ve itinayla hazırlanıyor. Az ama öz. 700 Gr Bakery de aynen öyle. Ekşi maya ekmekleri çok iyi. Üzümlü ve cevizli versiyonları da var. Bu güzel ekmekleri farklı ve harmanlanmış tereyağlarıyla denemek mümkün.
Üç farklı tereyağı denedim:
1. Limon kabuklu, dereotlu ve haşhaş tohumlu.
2. Zeytin, maydanoz ve karabiberli.
3. Tahin, susam ve ballı.
Tabii, içinde bu kadar malzeme olunca tereyağının kalitesini değerlendirmek zor ama pazardan satın aldıklarımızın saf tereyağı olmadığı çok açık.700 Gr’da çorba ve zeytinyağlılar da bulunuyor. Fiyatlar son derece makul. Ayran aşı çorbası 6 lira. Mücver çok iyi. Fındık yağında kızarttıkları için kendilerini tebrik ediyorum. Bence kızartma için en iyi fikir. Alternatifi ise gerçek zeytinyağı ama bulması zor. Şahsen evime ayçiçeği yağı veya Riviera denen aşırı rafine zeytinyağı girmediğini belirteyim.700 Gr’ın zeytinyağlılarında kullanılan zeytinyağının kalitesini beğendim. 25 liraya dört ayrı zeytinyağlı geliyor önünüze. Benim şansıma çıkanlar: Kök ıspanak, bamya, barbunya ve közlenmiş patlıcan. Hepsi diri ve lezzetli ama özellikle ilk ikisini çok sevdim. Barbunya için maalesef yengem çıtayı çok yükseltti. Bir yemek daha şaşırttı beni burada. Satır kıymalı ve nar ekşili kuru patlıcan dolması. Kaburga kemiğinde pişirildiği aşikâr. Değme kebapçıda bu düzeyini bulamazsınız. 24 lira.Doğallığa ve lezzete olan vurgu tatlılarda da kendini gösteriyor. Örneğin; bisküvileri tereyağında kavrulmuş, hemen belli oluyor. Çok daha gevrek ve hafif margarine göre. İncirli ve rokforlu galeteleri de Paris’teki bir pastanedeki gibi. Birbiriyle çok iyi bütünleşen iki lezzet ve tereyağlı galete. Tatlılar 10 lira. Kaliteye göre son derece makul.
NAAN
İmkânım olsa her gün bir dilim buranın ekmeğinden yerimModa Caddesi’ndeki Naan’ın ekşi maya ekmeğini çok seviyorum, Moda’da yaşasam her gün bir dilim yerim. Naan sadece bir fırın değil. Çok leziz soğuk ve sıcak sandviçler de bulunuyor. Croque Naan ve Club Sandviç gibi. Bu ikisi 20-25 lira arası. Çok iyiler. Öğle yemeği için yeter de artar bile. Rozbifli baget 19 lira. Baget iyi ama ekşi maya ekmeği düzeyinde değil. Kahvaltı ederseniz reçel, tatlı lor, artizanal ekmek sepeti, minik börekler, ‘çikolatalı brioche’ da mevcut. Akşam çayı için kurabiye de satın alabilirsiniz. Tepsi pizza 14 lira ama benim favorim değil.
BU İKİ MEKÂNDAN ÇIKARILACAK DERSLER
1. Az ama öz seçenek sunmak ve malzeme kalitesinden ödün vermemek önemli.
2. Bu tip mekânlar İstanbul’u kasıp kavuran trendin tam tersi. Gürültülü, manzaralı, kocaman yeryeri seviyoruz (!). Yatırımcılar da bu tip, senede 20 milyon dolar ciro yapan yerlere ilgi duyuyor. Halbuki dünyada trend tersi. Sevimli, minik ve yemeğe odaklı mekânlar öne çıkıyor.
3. Lokanta elbette ticari bir kurum. Ama lokanta-müşteri ilişkisinin aynen muhasebeciniz, doktorunuz ya da avukatınızla olan ilişki gibi karşılıklı güven ve saygıya dayanan bir boyutu var ya da var olmalı. Müşteriyi ‘cüzdan’ olarak gören yatırımcıların lokanta işine para yatırdıklarını görüyoruz. Buna paralel olarak, gelişmekte olan güzel bir olgu da var: Meraklı, bilgili, damağı iyi, idealist ve çoğu kurumsal yaşamdan bıkmış gençlerin kendi sevdikleri, damak tatlarına uygun mekânlar açmaları. Böyle yerlerin sayısı arttıkça İstanbul gastronomi sahnesinin zenginleşecek.