Güncelleme Tarihi:
Styling: Rutkay Öziş
Fotoğraf: Muhsin Akgün/MAStüdyo
Stüdyoya girdiğimde herkesle selamlaşıyoruz. Miray’ın henüz gelmediğini düşünüyorum. Oysa gelmiş, hemen sağımda kahvesini yudumluyor. Yıllardır tanışmamıza rağmen şaşırıyorum, gerçekten değişmiş. Karşımda sanki bambaşka biri var...
Fiziksel değişiminin yanında şu sıralar diziler ve sinema projeleri arasında mekik dokuyor. 22 yaşında ama durmadan üretiyor. Boş vaktini yakalamışken sohbete başlıyoruz.
Ne kadar değişmişsin... Çok seksisin...
Teşekkürler (gülüyor). Fiziksel değişimim de olmuştur ama bence enerjim değişti. Çok mutlu hissettiğim, kendimi daha çok tanıyıp neyi sevip sevmediğime, nasıl yaşamak istediğime karar verdiğim dönemdeyim.
Nasıl yaşamak istiyorsun?
İçimden geldiği gibi...
Önceden öyle değil miydi?
İnsanların ne diyeceğini, ne düşüneceğini çok dert ederdim. Ama şunu fark ettim; hepimiz hayatı bir kere yaşıyoruz. Benim ne istediğim, hissettiğim önemli.
Kilo da vermişsin...
Evet, 10 kiloya yakın verdim. Pandemide sağlıklı beslenmeye başladım. Sonra baktım vakit geçmiyor, evdeki planlamama sporu ekledim. Keyifli ve kendimi zorlamadan geçirdiğim bir süreç oldu.
Söylendiği gibi estetik yaptırdın mı?
Hayır, hiç estetiğim yok. Çok küçük yaştan beri bu işi yapıyorum. Büyüyorum ve insanlar da buna tanık oluyor. Değişimin sebebi bu olabilir.
Şimdiye kadar canlandırdığın rollerde hep evin tatlı küçük kızıydın. Şimdi ise ‘Saygı’da bir seri katili oynuyorsun. Zeki Demirkubuz’un filminde de rol alıyorsun. Ve artık bambaşka görünüyorsun. Bu değişim istediğin bir şey miydi?
Şu an bir teklif gelse, güzel bir rolse ve yine karakter tatlı bir kız çocuğuysa oynayabilirim. Öyle kaygılarım yok. Başrol ya da güzel bir kadın gibi görünmek önceliğim değil. Tek istediğim, sevdiğim karakteri elimden geldiği şekilde oynayabilmek.
HAYDE BREEE...
Bu değişiminde aşkın etkisi var mı?
Hayatımda aşk yok ki!
Aşk sana ne ifade ediyor?
Hayde breee...
O ne demek?
Bu sorunun cevabı bende yok.
Aşk sence hangi meyve olurdu?
Kivi olurdu.
Neden?
Kiviye alerjim var ama kiviyi çok seviyorum.
Âşık olduğun hali nasıl tanımlarsın?
Fedakâr. Zaman zaman kendini düşünmeyi bırakabilen, ki bunu yanlış buluyorum. Saf ve ne olursa olsun karşısındakine iyi niyetle yaklaşan.
Bundan dolayı çok kazık yedin mi?
Haksızlığa uğradığım zamanlar illa olmuştur ama buna kazık olarak bakmamalı. Hayat istemediğimiz şeyleri karşımıza çıkarabilir ama hepsi günün sonunda bize bir şeyler öğretir.
HERKES BENİMLE EVCİLİK OYNUYOR ALGISINDAYDIM
Senin oyunculuk maceran çok küçük yaşta başlıyor...
Aslında 7 yaşımda bir reklam filmiyle. Hatta bir keresinde “Çocuk işçiymişsin” demiştin bana (gülüyor). Gerçi daha öncesi de varmış.
Daha da mı küçükken yani...
Evet, ablam anlatıyor, aynanın karşısına geçer, kendi kendime konuşur, rol yaparmışım. Hatta ablam gece kalkıp garip hareketler yapıyorum diye korkup odasını ayırmış.
Reklam filmlerinden sonra ilk işini de Metin Akpınar’la çekiyorsun...
‘Papatyam’ dizisinde torununu canlandırdım. Ardından 11 yaşımda ilk sinema filmi teklifi geldi. Halit Ergenç’le oynadık. Sabiha Gökçen’in çocukluğunu oynuyordum. O filmden çok ilginç bir anım var.
Nedir, anlatsana?
Karakterim eski kelimeler kullanıyordu. Çocuk olduğum için benim de telaffuzum yeterli değildi. Prova yaptık ama bir türlü doğru oyunu, tonlamayı yakalayamadım. Halit Abi “Hayatta en çok ne yapmak istersin” dedi. “Oyuncu olmak istiyorum” dedim. “Eğer bunu gösterdiğim gibi söylersen ileride seninle bir işte oynayacağız” dedi. Ben de heyecanla doğrusunu yaptım. Ve yıllar sonra gerçekten ‘Vatanım Sensin’de baba-kızı canlandırdık. Ona da sette söyledim, hatırladı.
Hangi noktada “Hayatımı bu meslekle kazanırım” dedin?
Öncesinde herkes benimle evcilik, oyun oynuyor algısındaydım. O saflığı da hâlâ kaybetmemeye çalışıyorum. Ama ‘Medcezir’i çekerken 16 yaşımdaydım ve o zaman “Bu bir meslek ve buna devam edeceğim” dedim.
KENDİME KARŞI ÖZGÜRLEŞMEYE ÇALIŞIYORUM
Erken yaşta çalışmak hayatta sana neleri kaybettirdi?
Yaşıtlarıma göre sorumluluğum hep fazlaydı. Ama gerçekten sete severek, mutlu, heyecanlı ve isteyerek gidiyordum. Benim zamanımda yoktu ama şimdi çocuklar sette pedagog eşliğinde çalışıyor, bu harika. Ama arkadaşlarımla gezmekten, doğum günlerine ve partilere katılmaktan uzak kaldım. Yine de bunları dert etmedim. Çünkü sette olmaktan gerçekten çok mutluydum.
Çocukluktan itibaren tanınmak, şöhretli yaşamak nasıldı?
Hep bu işi yaptım. Diğer türlüsü nasıl, gerçekten bilmiyorum. O yüzden o şöhret algısına hiç girmedim. Hatta bazen bir mekâna giriyorum, insanlar bana bakıyor. ‘Bir terslik mi var bende’ diye düşünüyorum. Sonra anlıyorum; ‘Miray sen oyuncusun, insanlar bakabilir’ diyorum.
Tanınmadığın, hep dilediğince yaşadığın bir hayat ister miydin?
İsteyebilirdim. Ama şu an dediğim gibi kendime karşı özgürleşmeye çalışıyorum. Bahsettiğin durumu da bundan sonra deneyimleyeceğim diye düşünüyorum.
Her gün yeni diziler ve filmlerle hayatımıza genç, yeni isimler giriyor. Sektör korkutucu bir arena mı?
Bunu bir yarış olarak görmüyorum. Yaptığımı nasıl bir adım ileriye taşırım diyorum. Benim rekabetim ve yarışım kendimle.
Neden ekranda seni izlemeliyiz?
Küçük yaştan beri sektörün içindeyim ve her projede kendimi daha da geliştirmek için çabalıyorum. Gelişimimi görmek, yolculuğumu paylaşmak için izlerlerse mutlu olurum.
SAYGIYI KAYBETTİĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM
‘Saygı’nın yeni sezonu BluTV’de başlıyor. Neler bekliyor izleyenleri?
Yeni sezonda yeni karakterler de dahil oldu. Ve hikâye bambaşka bir yere evrildi. Canlandırdığım Helen karakteri, manevi abisi olarak gördüğü Ercüment’le sevdiği adam arasında kalıyor.
Sen böyle bir ikilemde kalsan hangisini seçerdin?
Galiba ikisini de tercih etmezdim. Çünkü bir tercih yapmak zorunda kalmak adil gelmiyor bana. Böyle bir durumda kalsam kendi fikirlerimi, istediklerimi söyler ve tercihinizi siz yapın, derdim.
‘Saygı’ sözcüğü sana ne ifade ediyor?
Toplumun bir arada ve mutlu yaşayabilmesi için gerekli olan en önemli kavramlardan. Herkes zaman zaman ‘Ben saygılı biri miyim’ diye kendine sormalı.
Sence günümüzde ne kadar saygılıyız?
Saygıyı kaybettiğimizi düşünüyorum. Ama bunu umutsuz bir şekilde söylemiyorum. Kendimizi sorguladığımızda bir şeyler değişebilir.
Sen bunu ne kadar başarıyorsun?
İnsanların yaşam tarzlarına, seçtikleri ya da seçemedikleri her tercihlerine karşı saygılıyım. Tabii hepimizin yaptığı ufak tefek saygısızlıklar vardır ama bilinçli bir şey değildir.
Seni hep naif rollerde izlemiştik. Ama bu sefer bir seri katil olarak karşımızdasın. Rolüne nasıl hazırlandın?
Ters köşe bir karakteri canlandırmak beni çok heyecanlandırdı. Helen yaşadığı tecavüz olayı sonrası, ilk önce tecavüzcüsünü ve ardından da ölmesi gerektiğini düşündüğü suçluların yaşamına son veren bir seri katil oluyor. Rolüm için bir sürü seri katil belgeseli izledim. Olaylara onların gözünden bakmaya çalıştım.
Karakterin kendi adaletini kendi sağlıyor. Sen ne yapardın?
Hepimiz kendi adaletimizi sağlamaya kalkarsak huzursuz bir toplum oluruz. Ufacık bir olayda bile içinizden bu geçebilir ama doğru değil.
ANNEME ÇOK HAYRAN BÜYÜDÜM
Çocukluğundan aklına gelen ilk şey ne?
Ailece yaptığımız kahvaltılar. Ve şimdi çok iyi anlaştığım, benden 6 yaş büyük ablamla didişmelerim...
Nasıl bir aileydi?
İstanbul’da doğdum. Güzel bir çocukluğum oldu. Anneme çok hayran büyüdüm. Hep ona imrendim.
22 yaşındasın. Yeni nesli nasıl anlatırsın?
Biz bir şeylere daha kolay erişiyoruz. O yüzden de biraz öğrenmekten uzak olduğumuzu düşündüğüm zamanlar oluyor. Bir yandan da güçlü ve ne istediğini bilen bir neslin yetiştiğini düşünüyorum.
O SÜRECİ ATLATTIM ÇÜNKÜ KENDİMLE HEP BARIŞIKTIM
‘Medcezir’ döneminden beri kilo baskısına maruz kaldın. “Çok güzelsin, kendine neden bunu yapıyorsun” gibi yorumlar yapıldı. O dönemlerde neler yaşadın?
Bunu yaşamış biri olarak şunu söyleyebilirim ki; çok rahatsız ediciydi. Kilo ya da herhangi bir neden yüzünden hepimizin bunu yaşama potansiyeli var. Özellikle kadın bedeni üzerinden yapılan bu eleştirileri çok yanlış buluyorum. Bana bu baskı yapıldığında 16 yaşımdaydım. Çok gençtim. Çabuk kırılabilirdim. O süreci atlattım çünkü kendimle hep barışıktım. Ama bundan etkilenebilecek birçok kadın var. Umarım güzellik algısı üzerinden kadınlara yönelik eleştiri bir an önce son bulur.
Güzellik sana ne ifade ediyor?
İyi niyet eşittir güzellik benim için. Şimdi bir şey diyeceğim ama hiç hoşuna gitmeyecek...
Nedir o?
Klişe bulacaksın ama gerçekten insanın iç güzelliğinin dışına da yansıdığını düşünüyorum.
ŞARKI SÖYLEMEYİ ÇOK SEVİYORUM
- Hayatımın güzel bir dönemindeyim. Mutluyum. Tabii olumsuzluklar yaşasam da bunlarla barışmış ve kabullenmiş durumdayım.
- Müziğe büyük bir tutkum var. Şarkı söylemeyi ve dinlemeyi çok seviyorum. Şimdilerde at binmeye başladım. O da kafamı dağıtıp kendimi iyi hissetmemi sağlıyor.
- Oyunculuk hayatımın çok büyük bir parçası. Çalışmak beni çok mutlu ve tatmin eden bir şey. Zaman zaman ağır tempolarda çalışıyor olsam bile sette ruhumun dinlendiği çok oluyor.
- Daha özgün ve özgür hikâyelerin içinde yer almak istiyorum. Seçimlerimi yaparken buna dikkat ediyorum.