Güncelleme Tarihi:
Merve Boluğur, hakkında çok konuşulan ama sık röportaj vermeyen isimlerden. Konuşmaya başladığımız anda içini ne kadar dökmek istediğini anlıyorum. Karşımda yine siyahlar içinde, “Siyahın frekansıyla bütünleşiyorum” diyor. Ve tane tane anlatıyor, “O ne söylüyor, bu ne söylüyor noktasından bireyselliğe geçiş yaptım.” Merve Boluğur’la yeni YouTube kanalından aşka ve şöhrete uzanan bir sohbete dalıyoruz.
Seni ilk tanıdığımızda beyaz tenli, kırmızı rujlu kızdın, şimdi siyahlara bürünmüş bir kadınsın...
Siyah benim için vazgeçilmez. Gotiklik hoşuma gidiyor. Siyahın frekansıyla bütünleşiyorum. Giydiğim zaman “Bu benim” diyorum. Kırmızı ruja gelirsek, 18 yaşındaydım, daha çocuktum.
Şimdi 33 yaşındasın. Yıllar başka neleri değiştirdi?
Maddiyat... Madde ağırlıklı gittiğim bir yoldu. Her şeyi dışarıda arıyordum. Baktım, hayatta da sınanmalarımız bitmiyor. Manaya yöneldim. Korkularımın üzerine gittim. Önceliklerim, hayatı yorumlama şeklim değişti. Kendime sınırları koyan meğer benmişim. Bir suçlu yokmuş. Bunları anlamak da aslında yaşla alakalı değil. Önemli olan edindiğin bilgileri uygulamaya koymak.
İnancı çok sağlam biriyim
Her hareketin magazinin gündeminde. En yanlış anlaşıldığın konu ne?
Siz benimle ilgili istediğinizi düşünebilirsiniz, buna engel olamam. Beni bağlamaz. Benim gülmem, ağlayış şeklim bu! Siz mutlu olun diye, başka türlü anlaşılayım diye ekstra bir şey yapamam.
Magazin programları gülmene çok taktı. Buna bozuluyor musun?
İnsanlar kaygı dolu yüzlere alışkın oldukları için bilmedikleri bir şey yapıyorum sanırım. Hayata gülersen o da sana güler. Bazen güldüğüm ve anlık hissimle ortaya çıkan o görüntüler gayet doğal görüntüler. Ne var bunda?
Birkaç kez sokakta maskesiz görüntülendin. Çok konuşuldu. Hastalanmaktan gerçekten hiç korkmuyor musun?
İnancı çok sağlam biriyim. Yaradan’a çok inanıyorum. O anlamda hesap verdiğim, sığındığım tek o, gerçekten.
Yolda yürürken karşılaştığın magazincilere verdiğin tepkilerden dolayı sinirli olduğuna dair bir algı da var. Öyle misin?
Hepimizin olduğu gibi benim de özgürlük alanım var. Bunun farkında olmalıyız. Bir yürüyüşe çıktığımda o parkta kendimle baş başa kalmak istiyorum, karşı taraf da o alana saygı duymalı.
Senin için “Bu kız delirdi mi” gibi yorumlar da yapılıyor. Ne diyeceksin bu yorumlara?
Bende kusur gören kendinde görüyordur. Her gördüğümüze eleştirel olarak etiket yapıştırabilen bir toplumuz. Ben özümü, kendimi yaşıyorum. Hayallerim doğrultusunda ilerlemeyi seçiyorum. Bu söylediğin yorumlar yüzünden bir dönem çekincelerim oldu. Ama eleştiri adı altında yapılan şeyler bizi o kadar kısıtlıyor ki. Öyle olmamalı. İnsanlar gülmeyi de, ağlamayı da, potansiyellerini de yaşayabilmeli. Bu yüzden tepki, eleştiri gelecekse de gelsin.
Artık YouTuber mı oldun?
Uzun zamandır hayal ettiğim bir projeydi ama biraz ertelemiştim.
İçe yöneldiğim bir evreydi
Neden?
İçe yöneldiğim bir evreydi. Kendime “Keyif alabileceğim neler olabilir” gibi sorular sordum. İlk seçeneklerimden biri YouTube kanalı açmak oldu.
Kanalının adı ‘Merve Olmak’. Nedir Merve olmak?
Dışarıdan herkesin bildiği bir Merve Boluğur var. Sanki o Merve; Ayşe, Fatma ve başka birinden farklıymış gibi bir algı oluşuyor. Ama seninle benim aramda hiçbir fark yok. Yaşadığımız şeyler de çok benzer. İnsanların bunları bilmesini istedim. Stratejik yaşamayı değil de kendimi olduğum gibi ortaya koyabilme cesaretini göstermeyi önemsedim.
Nasıl içerikler hazırlıyorsun?
İnsanlar genelde evimizde, iç dünyamızda yaşadıklarımızı ‘zayıf taraf’ diye nitelendirdikleri için göstermeyi istemezler. Halbuki asıl gerçek odur. Kadınların ve erkeklerin korkuları üzerine gidip harekete geçmelerini hedefliyorum. Kadınlara dokunan işler yapmak istiyorum. Kendi hayatımda da yaşadığım birtakım deneyimlerle “Aynıyız” demek, izleyenlerin hayatına bir şeyler katabilmek istiyorum. Yüzlerinde de tebessüm olursa ne güzel.
İşin kadınlara dokunan kısmı ne?
Kadınlarımızın -yaşadığımız coğrafyayla da alakalı- kendi istedikleri hayatı yaşama konusunda çekinceleri oluyor. Koşulsuz sevilmediğimiz için mükemmeliyeti arıyoruz. Ben kanalım vasıtasıyla “Dışarısı ne der” değil, “Sen özünde, kalbinde ne duyuyorsun, onu dinle” demek istiyorum.
Hakkında konuşulanlar karşısında sen kendi kalbini dinleyebiliyor musun?
Kendi sesimi duyamadığım zamanlarım oldu. Ama “Dışarıda insanlar bir şeyler söylüyor, acaba ben gerçekte ne istiyorum” dedim. Bize dayatılanlar var. Bununla mı ilerleyeceğiz, yoksa gerçekten keyif aldığımız şeyi mi yapacağız? İşte bu nokta, kanal benim için bir adım oldu.
Bilinmezliğin içine girdim
Üç yıldır ekranda olmamanın sebebi ne?
Teklifler aldım ama 18’den 30 yaşıma kadar aktif olarak oyunculuk yaptım. Bir dönem yorgunluk ve peş peşe işlerin vermiş olduğu bir sıkılma evresi yaşadım. İnsan işin ünlülük kısmında kendini biraz geri çekmek de istiyor.
Neden?
Kendi hayatını yaşamak istiyorsun. Evinde oturup kendini geliştirmek için kitap okumak, ailenle daha sık vakit geçirmek... Bunun yanında insani boyutta kendimi gerçekleştirmekle alakalı birtakım süreçlerden geçtim. Meditasyon sayesinde kendimle ilgili enteresan şeyler keşfettim. İçimde meğer büyük bir güç varmış.
18 yaşından beri tanınmanın üzerindeki etkileri neler oldu?
Şöhretin çok zorlandığım tarafları oldu.
Ne gibi?
Sürekli gözlerin üzerinde olması yorucu geldi. Magazin tarafına uzun süre alışamadım. Özgürlüğüme çok düşkün bir bireyim. Kendimi kısıtlanmış ve bir alana kapatılmış gibi hissettim. Bu kararı erken yaşta verebilme cesaretini gösterebilmiş olmaktan ötürü çok mutluyum ama çok zorlayıcı evrelerdi.
Anlatsana biraz...
Arkadaşlarım yaşlarının getirdiği hareketlerde bulunurken ben ciddi bir sorumluluk alıp hayatımı değiştirdim. Bir bilinmezliğin içine girdim. İşlerimden dolayı o yaşta hem maddi hem manevi olarak inanılmaz reaksiyonlar aldım. Bunu o yaşta idare etmek çok zor. Tökezlediğim zamanlar oldu. Açıkçası kaçmak istediğim anlar yaşadım. Zamanla o yaşananları olumluya çevirmeyi öğrendim, şimdi o yaşananlar bugünkü karakterimde olgunlaşarak ilerlememi sağlayan yapıtaşları.
Tepindiğim zamanlar oldu
YouTube kanalındaki ilk bölümden sonra “Merve ne kadar sağlıklı ilişkiler yaşadı da insanlara öneriler veriyor” dediler...
Geçmişi bıraktım.
Sen hiç aşk acısı çektin mi?
Aşkla ilgili yanlış bir algımız var.
Nedir?
Olayın kötü kısmına bakmakla ilgili bir meylimiz var. Aslında aşk, huzur ve güvendir. Bir şeyler sonlanabilir, hayat devam ediyor. Oradan edineceğimiz dersler tekamül için gerekli. Benim de tepindiğim zamanlar oldu. Acımdan çözüm odaklı biri olarak çıkma becerisini aşk acısıyla kazandım.
Aldattın veya aldatıldın mı?
Aldattım da aldatıldım da, ikisini de yaşadım, net!
Anlatsana...
Hayatta ergen olarak hareket ettiğim evrelerde, kısaca ne istediğimi bilmediğim zamanlarda, o anki mutsuzluğum sebebiyle böyle bir harekette bulunmuştum, bu kadar diyeyim.
Bilgi seviyemin yüksek olmasını önemsiyorum
‘The Queens Gambit’ dizisinin oyuncusu Anya Taylor-Joy’a benzetildin. Sen kendini benzetiyor musun?
Hiç alakam yok. Ama oyunculuk alanında başarılı bir kadın, takdir ediyorum.
İsmini Google’da aradığımda ilk çıkan “Dekoltesiyle yürek hoplattı” haberi oluyor...
Bugün öyle değilim, ne çok açığım göz yoruyorum, ne çok kapalıyım yol yapıyorum (gülüyor).
Kendini beğeniyor musun?
Kendimle barışığım, olduğum gibi iyiyim. Ama dış görüntüden çok bilgi seviyemin yüksek olmasını daha çok önemsiyorum artık. Salt güzellik bir yere kadar.
Gerçek bir adam buna müsaade etmez...
İlk bölümde ilişkileri ele alıyor ve ilk randevuda ideal erkeği bekleyen bir kadının hikâyesini anlatıyorsun. Peki senin ideal erkeğin nasıl?
Kadın ruhundan anlayan bir adam olmalı. Kendi bireyselliğini yaşayan insan, benim için çok kıymetli.
Ne demek o?
Kendini içsel ve kariyer olarak bir noktaya getirmiş, bunları da övünmek için kullanmayan biri. Anne-baba desteğini beklemeyen, kendi ayakları üzerinde durabilmiş, belli bir ruhsal olgunluk seviyesine ulaşmış ve öncelik sıralamasında beni ön sıraya koyabilecek güçte bir adam. Çözüm odaklı olması beni çok cezbeder.
İlk buluşmada en önemli şey ne?
Klişe olmuş bir durum var mesela, ilk buluşmada hesabı kim ödeyecek muhabbeti...
Kim öder?
Eşitlik taraftarı değilim, bence buluşmada erkek ödemeli. Roller değişmesin, sonra “Neden mutsuzuz” diyoruz. Kadın “Ödeyeyim ya da bir sonraki buluşmada da sıra bende” diyebilir. Ama gerçek bir adam buna müsaade etmez. Gereken centilmenliğini yapar.
Yani kadın bu konularda arka planda mı kalmalı diyorsun?
Böyle bir şeyi asla düşünmüyorum. Tam tersi, kadının bizim toplumumuzda önemli bir yeri var. Kadın çok güçlü bir varlık. İstediği her şeyi tabii ki tek başına yapılabilir. Ama benim için güven ve ‘Yanımda, hayatımda bu adam var’ hissi çok önemli.
Videodaki gibi tercihin kaslı erkek mi?
Orada işin içine mizah da kattım ama kaslı olsa fena da olmaz. Hoşuma gider.
Hiç sosyal medyadan tanışıp buluştuğun biri oldu mu?
Yazıştığım da, görüşme aşamasına geçtiğim de oldu.