Güncelleme Tarihi:
İlk romanınızın başkahramanının plak koleksiyoneri olması hiç şaşırtmadı...
- Koleksiyoncu olması mecburiyettendi. Memleketin, daha doğrusu dünyanın gidişatının merkezde olduğu bir şey yazmak istiyordum. Anlatmak istediklerim, bir hikâyeye sığmayacak kadar fazlaydı, roman olsun diye karar verdim. Bir kişi üzerinden aktaracaktım, bu da Selami oldu. İlk taslaklarda koleksiyoncu değil, inşaat mühendisiydi. Ama yazarken, inşaat mühendisliği hakkında bilgi gerekmeye başladı ve ben işi Google’la çözemez duruma geldim. Yazdığımı bıraktım, “Tamam, (karakter) inşaat mühendisi kalsın ama bu işi yapmıyor olsun” dedim. Ne yaptırabilirdim? Koleksiyoncu, tabii. En rahat olabileceğim alan buydu.
Memleketin son dönemdeki toplumsal çalkantılarını da anlatmışsınız, her tarafın AVM olmasını ve betonlaşmasını da...
- Bu durum, romanın yazılmasının temel sebeplerinden. Betona gömüldük. Görmek için inşaat mühendisi Selami olmak da şart değil.
Plak koleksiyonerliği nasıl bir dünya? Sizin için mutluluğun tanımı, plaklarla dolu bir oda mıdır mesela?
- Değildir, hatta aslını isterseniz, plaklarla dolu bir odanın mutsuzluk sebebi olduğunu dahi söyleyebilirim. Memleketin ‘nostalji memuru’ olarak nam salmış durumdayım ama ben aslında düncü değilim, bugüncüyüm. Ve elbette yarıncıyım. Geçmiş beni ilgilendirmiyor demiyorum. Tam aksine, çok ilgilendiriyor. Ama oralarda takılı kalmak da, en azından ruhen, iyi bir şey sayılmaz. Bunu son birkaç yıldır, arşivini, koleksiyonunu yarı yarıya azaltmış biri olarak söylüyorum. Çok da iyi ettim. Dünya varmış. Koleksiyon, insanın hapishanesi de olabiliyormuş.
Selami’nin iştahla satın aldığı bir plak sahte çıkıyor. Benzer bir durum yaşadınız mı?
- İlk zamanlar, plakları kapağın içini kontrol etmeden alırdım. Sonra baktığımda da kapak ve plağın birbirini tutmadığını görürdüm. Ama Selami’nin başına gelen kadar ciddi bir şey olmadı. Fakat şu kesindir; bu koleksiyon işinde çok para var ve çok para olan yere de sahteciler, dolandırıcılar girmezlik etmez.
En fazla para verdiğiniz plak hangisi? Koleksiyonunuzdaki hangi parçayı asla satmazsınız?
- Ajda Pekkan’ın Japonca plağına çok para verdim ama söylemek istemem. Beş-on bin dolar ya da Euro verildiğinde satmayacağım bir plağım yok. Deli misiniz? Böyle bir para, fazladan bir Paris ya da New York tatili demektir ki, geçmişte bunu yapmışlığım da vardır. Koleksiyon işi güzel olabilir ama yaşamak daha güzeldir.