Güncelleme Tarihi:
(Kolezyum ihtişamına karşı: Defile yeri tek kelimeyle muhteşemdi. Tıpkı İstanbul gibi yedi tepeli olan Roma’nın en ikonik yerlerinden Colle Palatino’daki Venüs Tapınağı seçilmişti. “Beyler bayanlar, lütfen yerlerinize oturun, günbatımıyla randevunuz var” anonsuyla yerlerine oturtulan davetliler, Kolezyum’a vuran akşam güneşi eşliğinde izlediler Karl’ın son tasarımlarını... Mekân, daha önce Trevi Çeşmesi’ni de restore ettiren Fendi ailesi tarafından yenilenmişti. Defilenin adı ise Roma’nın Şafağı’ydı. O kızıl güneş antik tapınağa vurduğunda neden böyle bir isim seçtiklerini anlamış olduk.
( Süperstardan oluşan davetli listesi:Her yaştan, her tazdan ünlü oradaydı. Etkinliğe kızı Carlys Dougles’la katılan Catherine Zeta-Jones’tan tutun da Susan Sarandon’a, Chiara Ferragni’den eşi Fedez’ye, Zoe Kravitz’den yeni ikon Zendaya’ya aklınıza kim gelirse ön sırada yerini aldı. Podyum ise ayrı bir yıldızlar geçidi: Candice Swanepoel’den Natasha Poly’ye, Freja Beha’dan Kaia Gerber’a son dönemin en gözde top modelleri defilede yürüdü. Geceden dedikodular: Catherine Zeta Jones’un aşırı botokslu yüzü ve Game Of Thrones’un yıldızlarından Jason Momoa’nın (kendisini Khal Drogo olarak izlemiştik) ilginç tarzıydı.
( Silvia Fendi’nin hüznü: Koleksiyon, markanın başındaki Silvia Fendi’nin Lagerfeld’in arşivlerini tarayıp tek tek kalan çizimlerini seçmesiyle oluşturulmuş. Daha önce erkek koleksiyonlarını tasarlayan Silvia Venturini Fendi, böylelikle Karl Lagerfeld ile olan son işbirliğini gerçekleştirirken, Couture bölümünün de baştasarımcısı titrini aldı. Ancak heyecan kadar hüzün de hâkimdi Fendi’nin yüzünde. “Her yere geç kalırdı. O yüzden sanki şimdi şu kapıdan yürüyüp, çıkıp gelecek gibi hissediyorum. Yokluğuna alışamıyorum” cümleleri, tasarımcı patroniçenin ruh halini özetliyor.
( Sihirli rakam 54: Podyumda tam 54 tasarım izledik. Bu rakam, Karl Lagerfeld’in Fendi modaevinde geçirdiği zamanı sembolize ediyor. Bu bir modaevi ve tasarımcı arasında gerçekleşen en uzun işbirliği...
( Peki neler var?: 70’lerin bohem tarzına ihtişam katan tasarımlarda bolca transparan, modern kesimler, kat kat tüllü tasarımlar izledik. Özellikle çantalar sanat eseri gibiydi. Görünen o ki, Lagerfeld’siz de Fendi gayet güzel yoluna devam edebilecek.
( Her konuğa bir kavalye: Gece, defile alanına 5-10 dakika uzaklıktaki bir mekânda kurulan yemekle devam etti. Buraya kadar her şey iyi hoş... Ama topuklularla kargacık burgacık yollarda düşe kalka yürüme çilesi enteresan sonuçlar doğurdu. Gidişte mini golf arabalarına kurulduk: Dönüşte ise dik yokuştan arabaların inmesi mümkün olmadığından her davetliye eşlik etmesi için smokinli yakışıklı bir kavalye tahsis edilmişti. Yanlış okumadınız: Boylu boslu James Bond kıvamındaki bir model geliyor, kolunuza giriyor ve aşağıya kadar eşlik ediyor. Enteresan bir ulaşım tekniği...