Güncelleme Tarihi:
◊ ‘Date Night’ yani randevu gecesi isimli bir şov fikri nasıl oluştu?
Aslında çok uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi. Biz müzik, eğlence programı çocuklarıyız, onlarla büyüdük. Programda şarkı olur; komedi tarafı, yarışmalar vardır. Seyirciyle sürekli bir etkileşim söz konusudur. ‘Sahnede canlı yapabilir miyiz’ diye düşündüm. Zorlu PSM ile planlamaya başladık ve kendimi sahnede buldum. Bütün meziyetlerimi bir arada göstermeyi hayal ettiğim bir şovdu amacım.
◊ Çok date’e (randevuya) çıkar mısınız?
Aslında çıkarım, çıkardım ama sıkıldım. Date şöyle bir şey; ben çıkana kadar seviyorum (gülüyor). Evde güzel müzik aç, güzel giyin, kokunu sık. Bir yere rezervasyonunu yaptır, yiyeceğin yemeği hayal et, falan. Sonrasında sohbet iyi gitmezse, sıkıcı olursa ne yediğin yemeğin tadı kalıyor ne de yaptığın hazırlığın... Art arda çok hayal kırıklığı olunca ara verdim ama kapatsam da kapıyı kapatmıyorum aslında.
◊ Şov sırasında seyircilerle oyunlar da oynuyorsunuz. İçerikleri cinsellikle ilgili olabiliyor. Seyirci yadırgadı mı?
İlk programdaki şokumu unutamıyorum. Seyirci o kadar rahattı ki, demek ki ihtiyacı varmış. “Acaba ne olur, gerilirler mi” derken ben “Çok affedersiniz...” oldum (gülüyor). Şov sırasında bağımsız bir şekilde herkes içinden geldiğini söylüyor. Güvende hissediyorlar herhalde, yargılayıcı değiliz çünkü. Burası herkese açık. Burada olan burada kalır. İster tek başınıza, ister arkadaşınızla, ister partnerinizle gelin. Ben kimseyi inancıyla, yaşam biçimiyle yargılamam.
◊ Sahneden indikten sonra sosyal medyadan nasıl mesajlar geliyor?
Çok güzel mesajlar da geliyor, çok cesur mesajlar da... Benim çok şaşırdığım! Genel olarak hiç oradan bağlantıya geçmem. İfşa diye bir şey var, biraz da korkuyorum. Abuk subuk yayımlıyorlar falan.
◊ Peki, genelde sosyal medyayla aranız nasıl?
Fena değil bence, bizim jenerasyona göre kendimi çok ‘boomer’ görmüyorum (gülüyor). Hem analog hem dijitale hâkim olduğumdan evde plaktan müzik dinlerim. Her iki tarafa entegre olmaya çalışıyorum. Daha çok insanlara iyi gelen şeyler paylaşmayı severim. Belli bir yaştan sonra karanlık enerjiye hiç tahammülüm yok hayatta, kendiminki de dahil. İlham verebildiğimi düşündüğüm şeyler paylaşmaya çalışıyorum.
O hissi çok özledim
◊ Şovlar sanki tiyatro işin içinde oluyorsa daha çok tutuyor...
Olabilir ama yine de bence formülü yok. Ben hiç anlamam. Oynadığım dizilerde ya da izlediklerimde de bu tutar, bu tutmaz dediğim şeylerde tam tersi oldu. Bizim piyasada çok insan ve birbirine benzeyen insan var. Farkınız, enerjiniz nedir? Bunu yansıtmak gerekiyor, sonra er ya da geç piyasada bir yer ediniyorsunuz.
◊ Sezon bitiyor, ne zaman tekrar başlayacaksınız bu şova?
Biraz ara verip eylül ayında tekrar başlayacağız.
◊ Bir yandan da diziniz devam ediyor. Nasıl gidiyor?
Güzel gidiyor! İlk andan itibaren çok ses getiren bir dizi oldu ‘Kızıl Goncalar’. O işin içinde olmak ayrıcalıklı hissettiriyor. Klişe olmayan, bir sürü insan hikâyesi dinliyoruz. Diyaloglar harikulade yazılıyor. Her kalem üstüne düşeni çok tatlı gerçekleştiriyor, herkes çok güzel oynuyor.
◊ Tiyatro da hayatınızda önemli bir yerde...
Bu sene bir oyun yönettim. Şenay Gürler’in oynadığı ‘Karşınızda Yalnız Kadın’ adlı. O devam ediyor. Önümüzdeki sezon için iki tane farklı oyunu yöneteceğim. Bir tane de kendimin oynayacağı metin oluşturmaya çalışıyorum. Çok bana ait bir hikâye. Bir diğer plan da gelecek sezon için tek kişilik sahne şovu. Filmlerden, oyunlardan, dizilerden bildiğimiz, hepimizin aklında kalan ya da kalmayan, kıyıda köşede kalmış şarkılardan oluşturduğum bir repertuvar hazırladım. Oyun tarafı da var. Bu ayın sonunda ilk denemesini yapacağım.
◊ Oyunculuğun yanı sıra müzik de yapıyorsunuz. Bir müzik grubunuz var; YaDa...
İnsan sevdiği bir şeyi yapınca zaman ve enerji buluyor. Asla mutlu olmadığın bir şeyi yapma... Tabii ki para kazanmak için yapıyoruz birçok şeyi ama işin içine mutlaka hazzı katıyorum.
◊ YaDa grubu nasıl kuruldu?
2015’te iki kişilik, kendi yazdığım oyuna başladım. Müzikli bir oyundu, sahnede canlı müzik yapıyordum. Oyun bitince o hissi çok özlediğimi fark ettim. Oyundaki gitarist arkadaşımla “Birkaç şarkı var, adam olur mu” derken profesyonel bir şekilde şarkıları yayımlamaya başladık. Sonra küçük konserler... 2017’den beri devam ediyor.
◊ Bir dönem öğretmenlik de yapmışsınız. Şimdi o kariyerden farklı bir yerdesiniz...
Bursa’da İngilizce öğretmenliği okudum ama hep istediğim oyunculuktu. Bir süre İstanbul’da öğretmenlik yaptım. Sonra “Yapamayacağım” dedim, mutsuz oldum. Enerjime yetmemeye başladı. Halen görüştüğüm öğrencilerim var. Ama devam etseydim mutsuz olacaktım. Para kazanmaya başlayınca hem çalıştım hem konservatuvar okudum.
‘En önemlisi mutlu olabilmek’
◊ Yaşınız da genç tabii ama daha da genç duruyorsunuz, bir sırrınız var mı?
Hiçbir sırrım yok. Öyle aşırı disiplinli yaşayan bir insan değilim. Dışarı çıkmayayım, aman içmeyeyim, etmeyeyim diyen... Ama şu bir gerçek, çok dikkat ederim. Yediğime, içtiğime bakarım. Çok pis beslenen biri de değilim. En önemlisiyse mutlu olabilmek. Yaptığın işte, yaşam biçiminde...