Güncelleme Tarihi:
Show TV’nin mütevazı başlayıp kısa sürede izleyicinin dikkatini çeken hastane draması ‘Kalp Atışı’, yaz dizisi klişelerinin dışına çıkmanın çok da zor olmadığını, kalıpları yıkınca reyting dağlarının da yıkılmayacağını kanıtladı. Dizinin sürüden ayrılmasını sağlayan özgün ayarları var:
◊ Sınıf farkı draması değil: Uzun zamandır, zengin/fakir, aşağı mahalle/yukarı semt, işçi/holding patronu çatışmasının seyircinin talebi olduğu algısının hayaleti dolaşıyor dizi dünyasında. Oysa bu tamamen yokluktan var edilmiş bir bahane. ‘Kalp Atışı’ ile gördük ki, esas oğlanla kızı amansız bir sosyal sınıf dramasında harap etmeye hiç lüzum yok. Aynı dünyanın, mesleğin, kültürel geçmişin insanlarından da gayet çatışmalı hikâyeler süzülür. Aşkın gerilmek için eşitsizliğe ihtiyacı yok.
◊ Bütün kızlar ‘kafeslemek’ istemez: Eylül’ün (Öykü Karayel) iyi yanı, dili dışarıda şapşal bir köpek yavrusu gibi nüfuzlu adam tavlama peşinde olmaması. Birinin peşine takılan, ona dolma saran, türlü entrikayla kafeslemeye çalışan değil, peşinde koşulan, hatta kök söktüren kız. Bir de buna Öykü Karayel’in şirin olmaya kasmayan samimi oyunculuğunu ekleyince türdaşlarından hemen ayrılıyor.
◊ Hastane aksiyonu: ‘Kalp Atışı’nın gemisi yalnızca aşk heyecanıyla yürümüyor. Her bölüm aksiyon seviyesini yükselten, zaman zaman ‘Grey’s Anatomy’ kıvamında absürt olaylarla çalkalanıyor hastane. Bu da diziyi ortasından yakalayanı da dünyasına çekebilmesini sağlıyor.
◊ Raconsuzluğun huzuru: Nihayet erkek başrol racon kesmiyor, gerim gerim gerilmiyor, kızı kolundan sürüklemiyor, ‘Ölümüne’, ‘öteki dünyaya kadar’larla değil, bir insan evladının kalbiyle seviyor. Üstelik racon kesmeye çalışsa da karşısında ağzının payını vermeye hazır bir kız var. Hırboluk olmadan izleme garantili.
‘Kalp Atışı’, cuma 20.00’de, Show TV’de.