Güncelleme Tarihi:
Marina Satti 2024 Eurovision’da ‘ZARI’ şarkısıyla Yunanistan’ı temsil etmişti. Zengin repertuvarıyla bilinen şarkıcı Arapça, Bulgarca, Rumence şarkılar seslendiriyor. Hatta Eurovision’un ardından İstanbul’da verdiği konserde ‘Bir Dalda İki Kiraz’ adlı türküyü söyleyerek bize sürpriz yapmıştı. Satti tatilini Rize’de geçirecek kadar Türk kültürüne yakınlık duyduğunu söylüyor. Marina Satti ile bir araya geldik; müzik kariyerini, ailesini, Eurovision’u ve Rize tatilini konuştuk.
◊ Müzik hayatınız nasıl başladı? Neler yaptınız şimdiye kadar?
Müzik çalışmalarına 5 yaşında başladım. Klasik piyano eğitimi aldım, ardından opera, klasik şan eğitimi, caz çalışmaları yaptım. ABD’ye gidip Berklee College’ta müzik okudum. 2017’de 16-64 yaş aralığında 200 kadın şarkıcıdan oluşan bir kadın korosu kurdum. 2022’de ‘Vienna’ (Doğum) adlı ilk albümümü yayımladım. Bu albümüm sayesinde büyük projelerde çalıştım. Bu yıl olimpiyat meşalesi Yunanistan’dan Fransa’ya verildiğinde bu etkinlikte yer aldım.
◊ Eurovision sonrasında hayatınızda neler değişti?
Çok güzel bir deneyimdi. Hayatında değişiklik yaratan aslında içindeki dönüşümlerdir. Yunanistan’da büyük bir popülerlik kazandım, biraz da Yunanistan dışında tanındım.
◊ Eurovision’dan sonra Rize’ye tatil için geldiniz...
Bir yerlere gitmem gerekiyordu çünkü biraz internete, haberlere, bu gürültüye ara vermek istiyordum. İnternette ağaç evleri arattırdım ve Rize’de harika bir ağaç ev buldum. “Gidiyorum, nerede bu yer, nasıl giderim” derken sabah İstanbul üzerinden hemen uçtum. Dağdaydı, inanılmazdı. Dağdan inmek 1 saat 10 dakika sürüyordu, her gün
1 saat inip bir saat çıkıyordum. İnsanlar orada çay toplayıp taşıyordu. Benim için Rize çok anlamlıydı; oradaki bağlantı, içtenlik... İnsanlara Yunanistan’dan geldiğimi söyleyince çok heyecanlanıyorlardı. Gerçek bağlantının, gerçek tarihin ne olduğunu anlıyorsun. Bazen kitaplardan öğrendiklerinle, haberlerden duyduklarınla gerçek örtüşmüyor.
◊ Sosyal medyadaki şarkılarına gelen yorumlarda İspanyol şarkıcı Rosalia’ya benzetilmeniz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yani, Rosalia çıkmadan önce bana M.I.A.’yi kopyaladığımı söylüyorlardı. Bu Rosalia konusunu bir yıldır duyuyorum. Şimdi Charli XCX’i kopyaladığımı söylüyorlar. Pop kültürü diye bir şey var. Ve bu, ülke sınırlarının dışında gelişen küresel bir şey... Halk müziği unsurlarını pop seslerle harmanlama açısından yaptığımız işler benzerlik gösteriyor. Ama ben bu projeyi 2016’da başlattım. Fiziksel benzerlik ve saç açısından da benzerlik olduğunu anlıyorum tabii.
‘KAPALIÇARŞI’DAN SAHTE AYAKKABI ALMAYI SEVİYORUM’
◊ Türkiye’den ilham aldığınız sanatçılar
var mı?
Evet, Emir Taha’yı çok seviyorum. Ezhel’le Berlin’de stüdyoda karşılaştık. Ayrıca Mabel Matiz ile tanıştım.
◊ İstanbul’da ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
İlk kez 2014’te geldim. Tüm turistik yerleri gezdim, Kapalıçarşı’ya gittim, Galata Kulesi’ne çıktım, Sultanahmet’i gezdim, semazenleri izledim. İstiklal Caddesi’ndeki şekerlemecileri seviyorum. Hamamları ve Kapalıçarşı’dan sahte ayakkabı almayı seviyorum (gülüyor). Ayrıca
sokak müzisyenlerini, geleneksel müzik yapanları izlemek çok hoşuma gidiyor.
‘DENİZDE BOĞULAN MÜLTECİLER...’
◊ ‘Ah THALASSA’ şarkınızda Akdeniz’de hayatını kaybeden mültecilerin acılarına vurgu yapıyorsunuz...
Babam ben doğduktan bir süre sonra Sudan’a dönmüştü. Orada evlendi, bir kızı oldu ama sonra savaş çıktı. Babam, eşi ve 15 yaşındaki üvey kız kardeşim, savaştan dolayı hep birlikte yine Yunanistan’a geldiler. Ciddi sağlık sorunları vardı ve babam 1 Nisan’da Atina’da vefat etti. Müslümandı. Dolayısıyla onu bir Müslüman mezarlığına götürdük ve bir anda kardeşim “Bak” dedi; “birçok mezarın ölüm tarihi aynı”. Suriye, 29 Mayıs. Yaşlar 50, 30, 2, 9 aylık... Mezarlık görevlisiyle konuştuğumuzda “Denizde boğulan mülteciler” dedi.
◊ Şarkı böyle mi ortaya çıktı?
Herkes Yunan denizini, sahillerini, tatilleri, adaları, Mikonos’u ya da Santorini’yi biliyor. Ama bu madalyonun öteki yüzü de var. Bu yüzden ‘Ah THALASSA’ adlı bir şarkı yazdım, ‘Denizim”’anlamına geliyor. Sözleri oldukça şiirsel “Denizim, artık kara üzerinde aşk olmadan nasıl yaşayabilirim?” Klibi sıradan bir plaj günü gibi göstermeyi, sahilde yüzmeyi anlatmayı istedim. Ama aynı deniz, bazı insanlar için tamamen farklı bir deneyim. Orada hayatlarını kaybediyorlar.
‘BABAM EUROVİSİON’DAN BİR AY ÖNCE VEFAT ETTİ’
◊ Ailenizden bahsedebilir miyiz? Nasıl bir ortamda büyüdünüz?
Babam Sudanlı, okumak için 1972’de Yunanistan’a gelmiş. Annemle bu şekilde tanışmışlar. Çok eğitimliydiler, müzik ve yemek kültürleri çok gelişmişti. Annem kimya mühendisiydi, babam doktordu. Eurovision’dan bir ay önce, geçen nisan ayında, vefat etti. Ben Yunanistan’da büyüdüm. Okul yıllarım boyunca Arapça dersleri aldım. Yunanca, Fransızca, İngilizce, biraz İspanyolca biliyorum. Türkçe yok ama birçok Türkçe şarkıyı biliyorum.