Güncelleme Tarihi:
Yıllarca Türkiye’nin farklı illerinden göç alan, farklı mezheplerden birçok kişinin bir arada yaşadığı Okmeydanı’nın yeni sakinleri bir süredir Suriyeli mülteciler. Burayı tercih etmelerinin esas sebebi, her sokakta birkaç tane bulunan tekstil atölyeleri. Buralar Suriyeli erkeklerin öncelikli iş kapısı. Bazen haftalarca çalışıp para alamıyorlar, bazen de ellerine 250-300 lira geçiyor. Ev bulmaları çok zor, kiralar çok pahalı. Aynı evde üç aile yaşıyor, yerde yatıyorlar. Yatak yok, soba yok, erzak yok. Kesif bir yoksulluk...
Okmeydanı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, işte bu yeni komşularının umut kapısı. Üç sene önce mahalleyi kentsel dönüşüme karşı korumak için kurulmuş dernek. Suriyeliler gelince önce evdeki battaniye, soba, kap kacağı vermişler. Yetmeyince sosyal medyada kampanya başlatmışlar. Birçok yerden erzak, giysi, mutfak eşyası hatta az da olsa para yardımı gelmiş.
Haliyle Suriyeli kadınlar ve savaşın en ağır yükünü taşıyan çocukları, derneğin kapısında kuyruk olmuş. Derneğin kurucuları sorunu bağışlarla çözemeyeceklerini anlayıp “Kadınları da üretime katabileceğimiz bir proje oluşturalım” diye düşünmüş. Türk ve Suriyeli kadınlar el ele verince de ortaya şekerini, tuzunu birlikte katarak pişirdikleri yemekler ve bir aradalığın adını taşıyan ‘Kadın Kadına Mülteci Mutfağı’ çıkmış.
Yarın büyük gün
Mutfaktaki 15 Suriyeli kadın reçel yapıyor, turşu kuruyor; Türk kadınlar da restoran ve kafelerde satılmasını sağlayarak sofralarla buluşturuyor. Nar, balkabağı, ayva, elma gibi birçok çeşit mevcut. Meyvesi, şekeri, şişesi, etiketi derken şu an pek para kazanmıyorlar ama buna çok da üzülmüyorlar. Çünkü onlar savaşa, sürgüne, sınırlara karşı kadın kadına dayanışmanın, bir aradalığın ve umudun reçellerini üretiyorlar.
Bir yıldır evlerinde pişirip sattıkları yemek ve reçellerden elde ettikleri gelirle, bugün içinde çocuklarının da oyun oynayabildiği şahane bir mutfağa sahipler. Hedefleri sadece 15 değil, ihtiyacı olan birçok Suriyeli kadına iş imkânı yaratabilmek.
Yarın 13.00-17.00 saatlerinde yeni mutfaklarında açılışları var. Destek olmak isteyen herkes açılışa davetli. Eli boş gitmek istemeyenlere bir öneri; bir kilo meyve ya da şeker götürebilirsiniz. İletişim bilgilerine Facebook’taki ‘Kadın Kadına Mülteci Mutfağı’ sayfasından ulaşabilirsiniz.
‘Bir gün döneceğiz!’
‘Mutfağın annesi’ Meryem Alhamed, üç yıldır İstanbul’da yaşıyor. 10 çocuğundan üçü yanında. Diğer yedisi üniversite mezunu, Avrupa’ya dağılmışlar. “Tek amacım onları okutmaktı, yaptım ama hayatları karardı” diyor. Yasemin Recep’in çocukları ise o kadar şanslı değil; okul yerine tekstil atölyesinde günde 12 saat çalışıyorlar. Evleri yerle bir olunca eşi ve çocuklarıyla Halep’ten gelmişler. “Irak’taki, Filistin’deki savaşı televizyondan görüp üzülürdük. Başımıza geleceği aklımıza gelmezdi” diyor. Nadya Hallavi en gençlerden. Türkmen asıllı olduğundan Türkçe konuşabiliyor, mahallenin tercüme işleri ona emanet. Mutfağın kurulmasında emeği büyük. Hasret, gurbet, ölüm acısı bir yana kadınların sözü bir: “Biz misafiriz. Bir gün mutlaka ülkemize döneceğiz! Burada misafir olduğumuz süre içinde insani şartlarda yaşamak istiyoruz.”