Jeni Özel: Falafel beni hayata bağladı

Şaşkınbakkal’da lezzetli falafeller yiyebileceğiniz bir dükkân Jeni Falafel & Rolls... İsmini işletmenin sahibi, aşçısı, garsonu, bulaşıkçısı, kısacası her şeyi olan Jeni Özel’den alıyor. 60 yaşından sonra boş durmaktan sıkılan Jeni Hanım bir süre araştırma yaptıktan sonra 2016’da bir Ortadoğu yiyeceği olan falafeli Bağdat Caddesi’ne getiriyor, üstelik kendi el lezzetiyle... Müşterilerinin büyük bölümü “Siz burada ne satıyorsunuz” diye sorarken o pes etmiyor ve şu anda Anadolu Yakası’nda bir hayli tanınıyor. Onun falafeli için Avrupa Yakası’ndan kalkıp gelen lezzet düşkünleri olduğunu söylüyor. İlk kez Mısır’da yaratılan reçeteyi İstanbul’daki 15 metrekare dükkânında hazırlayan Jeni Hanım, “Bu dükkân beni dinç tutan ve hayata bağlayan yer, iyi ki böyle bir işe girişmişim” diyor.

Falafel işine girmeden önce hayatınız nasıldı?

Aslında ben evhanımıydım. Yıllarca eşimin mefruşat dükkânında kendisine yardım etmeye gidiyordum. İstanbul’da doğdum, büyüdüm. 2 oğlum var. 40’lı yaşlarımdayken, çocukların büyüdüğü dönemde, bir rahatsızlık yaşadım ve onların hayatını garanti altına almak için ailecek Avustralya’ya gittik. Çocuklar orada okudu, üniversiteyi bitirdikten sonra da bir şeyler yapmak istediler. Orada sağlıklı yiyeceklerin ve meyve sularının olduğu bir kafe açtık ve oğullarımla işlettik.

‘EVDE OTURMAK İSTEMEDİM’

İşletme tecrübeniz Avustralya’dan geliyor yani...

Evet, küçük oğlum 9 yıl sonra İstanbul’a dönmek istedi. Bir hava almaya gelmiştik ama büyük oğlum da gelince bir daha dönmedik. Annemin vefatından sonra büyük bir boşluğa düştüm. “Biraz daha gez, biraz daha eğlen” derken 60’ımı geçmiştim ve dedim ki: “Bu iş böyle gitmeyecek.” KOSGEB’in kadın girişimcileri destekleyen hibe programından haberdar oldum. Görüşmeye gittiğim gün kursa başladım.

KOSGEB’E proje kabul ettirmenin kolay olmadığını biliyorum. Üstelik o dönem kimsenin henüz çok bilmediği falafelle...

Kolay değildi ancak onlar da o zamanlar İstanbul’da henüz bilinmeyen ve protein değeri yüksek olan falafelin tutacağına inandılar ve projeme güvendiler. Biraz birikimim vardı, oğullarım ve gelinimin de desteğiyle dükkânı açtım.

İşler yoğunlaştığında ya da yolunda gitmediğinde doyasıya gezdiğiniz hayatı özlüyor musunuz?

60’ımdan sonra evde oturmak bana göre olmadığı ve yeteri kadar da gezdiğim için hayatımda bir amaç olsun istedim. İyi ki bu kararı alıp yola çıkmışım. Elbette zaman zaman stresi oluyor, çünkü yanımda sadece 1 elemanla döndürmeye çalışıyorum burayı. Ama tüm bu yaşadıklarım beni ayakta ve dinç tutuyor, kafamın çalışmasını sağlıyor ve sosyal yaşamın içine katıyor.

‘VEGAN TATLILARIM DA VAR’

Peki, nereden geldi aklınıza falafel dükkânı açmak?

Dünyada veganlık ve vejetaryenlik yol alalı çok oldu. Biz Avustralya’dayken insanlar işlenmiş gıdalardan uzak, sağlıklı beslenmenin formüllerini arıyordu. Hem Avustralya’da hem de çok kez bulunduğum İsrail’de tatmıştım falafeli. Reçetesi Mısır’dan çıkan bu lezzet bütün Ortadoğu’ya yayılmış. Türkiye’de nasıl her köşede dönerci varsa orada da falafelci var.

Bir aşçınız yok, kendiniz yapıyorsunuz...

Evde çok denemelerim oldu. Ben mutfakta olmayı seven bir insanım, elim de yatkındır. Dışarda bir şey yediysem evde hemen denerdim. Falafeli de yedikten sonra birkaç kez evde denemiştim. Dükkân açmaya karar verdiğimdeyse epey uğraştım. En doğal haliyle hazırlıyorum, nohut unu filan asla kullanmıyorum. O lokma gibi bir şey oluyor. Bir de normalde pideye sarılır falafel. Fakat bana göre lezzetin önüne geçiyor, o yüzden ben incecik bir lavaşa sararak servis ediyorum. Salataların ve tahin sosunun üzerinde uğraştım. Vegan ve vejetaryenlerin gönül rahatlığıyla yiyeceği başka lezzetler de ekledim. Çorbalarım ve vegan tatlılarım var. Mutfağım ev mutfağı gibi doğal.

Kimsenin bilmediği bir ürünü satmak kolay olmamıştır...

Olmadı tabii, “Siz burada ne satıyorsunuz?” diyenler oluyordu. Falafeli bilenlerse hemen bulmuştu. Artık hedefim daha da büyümek.