Adalar, Yücel Sönmez
Şehrin stresinden uzaklaşmak bir vapur mesafesinde
* İstanbul’dan çıkmadan tatile gitmiş gibi hissetmek isterseniz Prens Adaları’nın yolunu tutun… Adaların hepsi şehrin içinde ayrı bir vaha. Elbette adanın keyfi daha vapurda başlar. Simidinizden bir ısırık alıp çayınızı yudumlarken denizde yunusların dala çıka oyunlarına denk gelebilirsiniz.
* Dört adanın en küçüğü Kınalıada… Vapurdan iner inmez göreceksiniz: Adanın tarihinde önemli bir yere sahip olan Sirakyan Evleri iskelenin hemen solunda. Kınalıada’nın tepesindeki Hristos Rum Manastırı’nı mutlaka görün. Deniz otobüsünün yanaştığı iskelenin yanındaki Mimoza adaya yakışır bir lokanta. Levrek marine, beyin, çimçim karidesler, fener kavurma, ahtapot güveç favori lezzetlerden bazıları...
Burgazada’daki Kalpazankaya’da günbatımı... * Vapurdan bakınca Burgazada, orman yangını nedeniyle beklediğiniz kadar yeşil görünmeyebilir ama siz aldırmayın. Akdeniz ikliminin etkisiyle buradaki makilikler baharda açan çiçeklerle her hafta renk değiştiriyor. Bugünlerde hâkim renk ladenlerin ve morsalkımların eflatunu... Kalpazankaya, Madam Martha Koyu, Sait Faik Müzesi ve Bayraktepe uğranması gereken yerler. Güneşin batışını Kalpazankaya’da izlemek için akşam yemeğinde buradaki restoranı tercih edebilirsiniz.
* Heybeliada’da Aya Yorgi Manastırı, Ümit Tepesi’ndeki Ruhban Okulu, Çam Limanı, Değirmenburnu Tabiat Parkı, Süslü Mezar ve Aya Nikola Rum Kilisesi adanın önemli ziyaret noktaları. Gitmişken Heyamola’da çıtır kabak, kalamar tava ve ahtapot güveç yemeyi unutmayın.
* Büyükada’ya gidince, önce Çankaya Caddesi’ne çıkın, 19’uncu ve 20’nci yüzyılda yapılmış evlerin ve bakımlı bahçelerin arasından yürüyün. Con Paşa Köşkü, Yelkencizade Köşkü, Fabiato Köşkü ve Mizzi Köşkü gezi listenizde olsun. Adanın tepesindeki Aya Yorgi Manastırı’na çıkmak ve güneşi zirvede batırmaksa bir ada geleneği.
Heybeliada’daki Ruhban Okulu * Büyükada’nın bir diğer geleneği de dondurma
yemek. Herkesin dondurmacısı farklı, benimki Tarihi Prinkipo. Bir şeyler yemek için manzarası nedeniyle Kır Gazinosu veya Eskibağ Teras’ı, balık-meze için Milano ve Milto’yu tercih edebilirsiniz. Splendid Palas Hotel’deki Chocowhite da profiterolüyle ünlü ama pastalarını, sorbelerini ya da kahvesini de deneyebilirsiniz. Dönmeden Büyükada Pastanesi’ne uğrayın, lokumlu kurabiye alın.
Rumelikavağı ve Rumelifeneri, Özgür Gözler
Asırlık ağaçlar, sakin koylar...
* Sarıyer’e bağlı Rumelikavağı, Midyeciler Çarşısı ve balıkçılarıyla meşhur. Köydeki asırlık çınarlar anıt ağaçlardan. Dört plajı var: Altın Kum, Elmas Kum, Aile Plajı ve Askeri Plaj.
* Burada midye yemek, kayıkla denize açılmak, balık tutmak yapılacaklar listesinin başında geliyor. Pek çok restoran var. Vedat Milor’un favorilerinden olan Balıkçı Kahraman’ın lakerdası, hamsili mısır ekmeği, domates salatası, kalkan tavası, iskorpit şişi; Kavak Kılçıklı Balık’ın balık eriştesi, mısır ekmeği, kalkan tandırı; Balıkçı Anne’nin balık çorbası ve kahvaltısı meşhur.
Yaz aylarında Rumelikavağı ve Rumelifeneri arasındaki Garipçe köyünden denize giriliyor. * Buradan ilerleyip Rumelifeneri’ne uzanıp 17’nci yüzyıldan kalma, müthiş deniz manzarasına sahip Rumelifeneri Kalesi’ni ve 30 metre yüksekliğindeki feneri görebilirsiniz.
* Rumelikavağı ve Rumelifeneri arasında küçük ve sevimli bir köy olan Garipçe’ye uğrayabilirsiniz. Kalesini gezebilir, kahvaltı edebilir, balık yiyebilir, plajda denize girebilirsiniz.
* Rumelifeneri, İstanbul Boğazı’nda Avrupa Yakası’nın en kuzeyindeki balıkçı köyü. Merkezdeki çınar ağacının çevresindeki küçük mekânlarda çay-kahve için, balık lokantalarına uğrayın.
Beykoz, Uygar Taylan
Yeşile doymak isteyenlerin adresi
Beykoz ilçesine bağlı Polonezköy
* Yemyeşil ormanları, dizi dizi yalıları, köklü geçmişe sahip köyleriyle İstanbul’un en güzel bölgelerinden biri Beykoz. Üsküdar’dan Şile’ye kadar uzanan, İstanbul’un en uzun sahil şeridine sahip ilçesi.
* Burada arabasız gezmek isterseniz Kavacık durağından 137 numaralı otobüse binin. 100 durağa uğrayan ve tek yön seferi yaklaşık 150 dakika süren bu otobüsle Çubuklu’dan Cumhuriyet Köyü’ne, Riva’dan Kundura Fabrikası’na pek çok noktaya ulaşabilirsiniz.
Beykoz’daki Göllü Barajı* Otobüse binmeden Anadoluhisarı’ndaki Göksu Deresi’ne uğrayabilirsiniz. Bir balıkçı barınağı olan derenin iki kıyısında da küçük tekneler bağlı. Baharda Venedik’i anımsatan bu bölgede yemyeşil asırlık ağaçların altındaki mekânlar oturup kahvenizi içmek ya da yemek yemek çok keyifli.
* Yuşa Tepesi, Boğaz’ı görebileceğiniz en yüksek noktalardan biri. Boğaz’ın dört manevi koruyucusundan biri olduğuna inanılan Hz. Yuşa Türbesi’nin bulunduğu tepe, bayramlarda ve hafta sonları çok kalabalık oluyor.
* İstanbul’dan çıkmadan kendinizi adeta Ege’de bir sahil kasabasında hissetmenizi sağlayacak adreslerden biri de Anadolukavağı… Lezzetli kahvaltıcıları ve balıkçılarıyla kalabalıktan uzaklaşıp deniz havası almak isteyenleri bekliyor.
Poyrazköy * Anadolukavağı’na gidince uğramanız gereken adreslerden biri Yoros Kalesi. Kaleden şehre bakmadan İstanbul’un en güzel manzarasını gördüm demeyin. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden Boğaz’ın diğer ucuna kadar uzanan panoramik manzarası gerçekten nefes kesiyor. Termosta götürdüğünüz çayınızla yeşillik alandaki banklarda oturup ailece küçük bir piknik yapabilirsiniz.
* Beykoz’un yemyeşil doğasında ziyaretinizi bekleyen 20 köy var. Karadeniz’den gelen balıkların ilk tutulduğu liman Poyrazköy öğlen yemeği için doğru adres. Burası mütevazı bir balıkçı köyü. Torlak Çay Bahçesi, en işlek mekânlardan...
* Görülmesi gereken bir diğer köyse Anadolufeneri. Bu küçük balıkçı kasabasında Mavvi Kapı Cafe geziniz sırasında mola vermek veya serpme kahvaltı için ideal. Serpme kahvaltı 75, Türk kahvesi 15, çay 6 lira. 1800’lerin sonunda inşa edilen ve orijinal halini koruyan, 20 metre boyundaki Anadolu Feneri’ni de görmeyi unutmayın. Plaj dalgaları izlemek, fotoğraf çekmek için çok uygun. Fener Balık Restaurant’ın manzarası bir harika. Yine manzarası güzel diğer bir adres de hem otel hem restoran hizmeti veren Taşlıhan...
Anadolufeneri* Yolculuğa devam ettiğinizde sizi birbirinden güzel Polonya evlerinin olduğu Polonezköy karşılayacak. Burası ziyaretçilerine tabiat parkı, ahşap heykelleri, cam sanat merkezi, arıcılık müzesi, mantar eviyle dopdolu bir hafta sonu vaat ediyor. Günümüzde az da olsa Polonyalıların yaşadığı bu masalsı köyde geceyi geçirmek isteyenler Fredi Obora Pansiyon’da kahvaltı dahil konaklayabilir. Geleneksel tatlar denemeyi sevenlere Mari’s House Cafe’de aile tarifine göre hazırlanan kremayla yapılan katkısız Polonez pastasını ve vişne şerbetini öneririm. Oraya kadar gitmişken odun ateşinde pişirilen ev reçellerinden almayı unutmayın.
* Beykoz’un büyüleyici doğası karavan ve bisiklet tutkunlarının da favorisi... Adını Göllü Barajı’ndan alan Göllü Köyü şehrin stresinden uzaklaşıp kafasını dinlemek isteyenlere huzur dolu bir ortam sunuyor. Bazıları kamp kurup geceyi burada geçirebiliyor.