Güncelleme Tarihi:
Yıl 1993. Televizyonda simsiyah, Neslihan Yargıcı imzalı abajura benzeyen kıyafeti, kısa küt saçları ve siyah rujuyla genç bir şarkıcıyla tanıştık. Adı hemen ‘Abajur Kız’a çıktı.
O “Ağlayayım mı devrilen yıllara” diye şarkısını söylerken biz zamane gençleri, sanki çok yıl devirmişiz gibi duygulanıyorduk... ‘Ya Sen Ya Hiç’ şarkısı çıktığı zaman tam anlamıyla ‘patladı’ Bendeniz. Bir yıl sonra Harun Kolçak’la düet yaptığı ‘Elimde Değil’ dillerden düşmedi. Hâlâ da nostalji radyolarının favorilerinden. Yıllar içinde art arda pek çok albüm çıkardı ve hitler yarattı. Bir dönem panik atak rahatsızlığı nedeniyle pek göremedik kendisini. Şimdiyse ‘Best of Bendeniz Vol 2’ albümüyle sapasağlam karşımızda. Yakında yeni şarkılar da çıkaracağını söyleyen Deniz Çelik’le dünden bugüne sohbet ettik.
* Türkiye’de müzik dinleme alışkanlıkları bir uçtan bir uca gidebiliyor. Bir zamanlar pop müzik, sonra Anadolu rock, rap, hip-hop derken bir bakıyoruz geçmişe özlem canlanıyor. Biz yine radyodaki nostalji kanallarında sizi ve döneminizin ünlü sanatçılarının şarkılarını dinliyoruz...
Popüler müzik, yelpazesi çok geniş bir tür. Bunun içine Anadolu ezgileri de koyarsın, caz da... Hatta klasik müziğe kadar küçük küçük motifler koyabilirsin. Yani istersen Afrika müziği yap. Pop müzik hepsini kaldırabilecek bir tarz. Ama burada yaratım bir o kadar önemli. Pop müzikte yaratım olmazsa başka müzikler hemen ön plana çıkar. Mesela arabesk hortlar, rap hortlar, rock hortlar. Ama onların çok belli bir kitlesi olduğu için genelde ancak hortlamayla kalırlar. Genel kitleyi alan hep pop müziktir. Çok özel bir müzik olduğundan değil, yelpazesi çok geniş olduğu için. Ama şimdi hiçbir yerden desteklenmeyen bir pop müzik var ortada. Ne oldu? Herkes eski müziklere yönelmeye başladı. Ve akustik özlenmeye başlandı. Ama bu böyledir. Her 10 senede bir geçmişi özleyeceğiz. 2000’ler 90’ları, 90’lar 80’leri, 2010’lar 2000’leri özledi.
İyi ki çocuk yapmamışım
* Z Kuşağı maneviyata pek değer vermiyor diye düşünülüyor. Bu konuda ne dersiniz?
Bunun suçlusu Z Kuşağı değil, ailelerin bilgisizliği. Ben ‘İyi ki çocuk yapmamışım’ diyorum. Z Kuşağı’nın bir suçu yok, Z Kuşağı’nı yetiştirenlerin suçu var. Bütün dünyada aile kavramına bir düşmanlık başladı. Hiçbir şeyi araştırmadan, akşamları sadece evde dizi izlerlerse olacağı bu. Kimse şikâyet etmesin. Bize duygulu insanlar lazımdı, o kitle elimizden alınıyor.
* Kimler dinliyor şimdi sizi?
Herkes dinliyor. Z Kuşağı’ndan da dinleyen çok. Annesi, babası yönlendirmiş. Evde ne dinleniyorsa, çocuk onu alıyor.
* Konserleriniz de devam ediyor, değil mi?
Evet. Ayrıca şubatta yeni bir single, nisan gibi de başka bir tane çıkarmayı planlıyorum. Birkaç sene içinde de 7-8 parçalık yepyeni bir albüm yapacağım; Bendeniz arşivi yapanlar için.
* Bateri çalıyormuşsunuz...
Sırf enerji atmak için çalıyorum. Bir de baba tarafımı araştırdım, Etiyopya’ya kadar gidiyor soyu. Vurmalı çalgılara merakım Afrika kabilelerine dayanıyor diye düşünüyorum.
* İsviçre’de doğmuşsunuz. Aslen nereli aileniz?
Kırım Türk’üymüşüz biz.
* Bir dönem de Türkiye’nin ilk kadın futbol takımında oynamışsınız...
O zaman 16 yaşındaydım.
Bir de Yeşilyurt Spor Kulübü’nün basketbol kaptanıydım. Aslında müzikten çok sporla ilgileniyordum. Sonra İsviçre’ye gittim, orada 2. Lig’de kadın futbol takımında oynadım. Antrenmanları çok ağır geldiği için vazgeçtim. Bana “Ya topçu olacaksın ya popçu olacaksın” dediler, ben de popçu oldum. Bu klasik lafın tam karşılığı benim yani (gülüyor).
* Üniversiteye gittiniz mi?
İsviçre’de özel zekâsı olan çocukların alındığı bir okula seçildim. IQ testimin sonucu 160 çıktı. “İstediğin branşta okuyabilirsin” dediler bana. O dönem ailem Türkiye’ye dönmek istedi. Döndük. “Ben ne olacaksam Türkiye’de de olurum” dedim. Bir sene sonra kendimi bu işin içinde buldum.
* 160 çok yüksek bir sonuç. Romantik ilişkilerde zorluk yaşadınız mı?
İlişki milişki kuramazsın bu zekâyla! Ama ilişki illa zekâ gerektiren bir şey değildir. Zeki insanları çok severim. Aptal insanlara tahammülüm yok. Gözümden de hiçbir şey kaçmaz ama ben kaçıyormuş gibi gösteririm herkese. İnsanların yüzüne vurmayı sevmem. 5 kere, 10 kere ona fırsat tanırım. Farkında değilmişim gibi... O da beni aptal zanneder. Sürekli aynı şeyi yapar. En sonunda bir gün “Bye bye” dediğimde “Bu kadın deli, ben ne yaptım şimdi” olur.
* Hayatınızda var mı?
Yok. Zaten son iki senedir işlere daldık. Ben işe yönelince o işin ortasına yerleşiyorum. Diğer tarafa yönelirsem de beni işe kimse alamaz. O yüzden bir tercih yapmam gerekiyor. Şu an tamamen işteyim.
* Sosyal medya hesabınızdaki paylaşımınıza biri yorum yazmış “Yetenekli bir kadınsınız, neden yeni üretim yerine eskileri çıkarıyorsunuz” diye. Siz de “Eskiler de güzel,
kulağımızın pası siliniyor” demişsiniz...
Bunu çok yazıyorlar, ben de bir tanesine cevap vermişim. Bu öyle bir şey ki, yeniyi veriyorsun, eskiyi istiyor; eskiyi veriyorsun, yeniyi istiyor. Ben aslında orada “Benim yeni yapacağım şarkıyı sen alabilecek misin? Sen o durumda mısın? Duygularına sahip çıktın mı” yazacaktım da vazgeçtim.
* Yeni üretimleriniz eskilerine göre farklılaştı mı?
Yeni üretim girdap gibi oluyor benim için. Oraya girdiğim zaman belli olur. Oradan çıkanları da ben seri halde sunarım. Şarkı sözü olarak, resim yaparak... Yemek yaparım, orada çıkar. O da bir yaratımdır. Kitap yazıyorum mesela şimdi bir taraftan. Bir tane yazdım, bitirdim. Sonra baktım, “Yok” dedim, “Bu konular şu an lazım değil”. Attım kenara. Çünkü bence insanların daha güzel ve daha faydalı şeyler öğrenmesi gereken bir zaman. Benden gelecek olandan beni seven insanların kafasında birtakım soru işaretleri kalsın isterim. Belki bir faydamız olur, ucundan kıyısından. Dünyayla alakalı yani...
Saçımla kafayı bozmuşlar
* Resim yapıyorsunuz, futbol oynamışsınız, bateri çalıyorsunuz, yemek yapıyorsunuz... Başka neler var?
Sevdiğim şeyler balık tutmak, resim yapmak, en çok da yemek yapmak. Ben şefim aynı zamanda. İstediğin her türlü yemeği yapabilirim. Aşçılık sertifikam var. Amerika’da, Avrupa’da, istediğim yerde restoran açabilirim. Beni 16 saat mutfağa kapatın, gıkım çıkmaz. Benim evimde kimse yemek yapamaz ben varken.
* Resim tarzınız nasıl?
Değişiyor o da. Geçen gün Kızılderili portresi yaptım, büyük. Çok sevdim. Son zamanlarda da hayvan resimleri yapıyorum.
* Bu arada, saç modelinizden hiç vazgeçmediniz...
Vazgeçtirmiyorlar. Geçen gün biri diyor ki: “Deniz Hanım, 2011’de ne güzel uzatmıştınız saçlarınızı...” Bir başkası diyor ki: “Eski saçınız daha güzel”. Yüzde 20 yeni seviyorsa yüzde 80 eski saçımı istiyor. Benim saçımla kafayı bozmuşlar bence. Bir dönemin bütün genç kızları böyle dolaşıyordu. Düşünsene, bir sürü Bendeniz dolaşıyordu etrafta...