Güncelleme Tarihi:
İlk işiniz 17 yaşındayken oynadığınız bir reklam filmiydi. O zaman bugünleri hayal eder miydiniz?
- Daha fazlasını hayal ederdim.
◊ İddialı oldu...
- Evet. Ben hep sahnede olmak, dans etmek, kostümler giymek, ışıkların içinde olmak istiyordum. “Oyuncu ve şov adamı olmalıyım” derdim. İstediğim her şey oldu ama çok geç gerçekleştiğini düşünüyorum. Bunun sebeplerini de buldum.
◊ Nedir sebep?
- Her şey kendini bırakmakla alakalıymış. Hep çevrem tarafından sevilen biri olmama rağmen kendimi hiç göstermiyor, saklıyordum.
Depresyondaydım, sosyal medya ilgimi çekti
◊ Neden?
- Çünkü bana oyuncular hep bir kalıbın içinde yaşar, duvar olan cool insanlarmış gibi geliyordu. Bu yüzden kendimi kapattım. Bu da o yıllarda beni silik bir oyuncu haline getirdi.
◊ Bunu nasıl kırdınız?
- Ne zaman kendi karakterimi gösterdim o zaman işler değişti.
◊ Neydi size o yolu açan?
- Dört yıl önce depresyonda olduğum bir dönemdi. İşim yoktu. Hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Eve kapanmıştım. Sosyal medya ilgimi çekti ve orada story’ler çekmeye başladım. İnanılmaz izlendi. “İyi ki varsın, sayende yine yüzüm güldü” diye yüzlerce mesaj gelmeye başladı. İnsanları biraz olsun eğlendirmeyi, onlara tebessüm ettirmeyi o zaman görev haline getirdim. Ama bu arada oyuncu arkadaşlarımdan olumsuz şeyler duymaya başladım.
Şimdi bütün firmalar ve yapımcılar görüşmek istiyor
◊ Oyuncu arkadaşlarınızı rahatsız eden neydi?
- Aklına gelebilecek en ünlü isimler, “Bunu yapma, sen tiyatrolardan ödüller alıyorsun, rezil oluyorsun, kariyerin bitecek” diye mesajlar atmaya başladılar. ‘Dizilerde oynayınca çok değerli oluyorsun da sosyal medyada, oynadığın komedi dizisindekilerden daha kaliteli bir şaka yapınca kötü oyuncu mu oluyorsun’ diye düşündüm. “Bu hayata eğlenmeye geldim. İnsanlar da benimle mutlu olursa ne güzel” dedim. Bu da bana yaradı. Şimdi bütün firmalar ve yapımcılar benimle görüşmek istiyor. Bu ülkede en fazla görüşmeyi ben yapıyor olabilirim.
◊ Sizce oyunculuk sektöründe nasıl bir boşluğu doldurdunuz da bu kadar çok teklif alıyorsunuz?
- Devir değişti, starlık kavramı da değişti. Kendini gizlemeler, senede bir cümle edip ortalığı sarsan starlar kalmadı. İnsanlar seninle iç içe yaşamak istiyor. Ben de bu yeni devrin çocuğu oldum.
Dünyanın en eğlenceli işi
◊ ‘Benimle Söyle’ bu akşam başlıyor. Nasıl bir format izleyeceğiz?
- Bir şarkıcı gelip 100 kişilik jüri önünde şarkısını söylüyor. 30 saniye sonra jüri üyeleri önündeki butona basarak ayağa kalkıp yarışmacıya eşlik etmeye başlıyor. Ne kadar çok jüri üyesini ayağa kaldırırsan zirveye çıkıyorsun. Her hafta birinci ve ikinci seçiliyor. En sonunda onlar arasında yarı final olacak.
◊ Sizi programda nasıl göreceğiz?
- Açılışı yapıyor, yorumlar paylaşıyor ve jüri üyeleriyle yarışmacılar üzerine muhabbet ediyorum. Ben işimi buldum. Jüriyle muhabbet ederken keyiften deliriyorum. Hepsini zorluyorum, deşiyorum. Dünyanın en eğlenceli şeyiymiş.
Her zaman kiloluyum, bu yüzden yazları tatile gitmiyorum
◊ Yıllardır hep sevimlilikle biliniyorsunuz. Hiç seksi ya da yakışıklı bulunmak istemez miydiniz?
- Evet ya. Geçenlerde Nişantaşı’nda yürüyorum. Bir kız geldi, “Ne kadar yakışıklıymışsın” dedi. Şoka girdim. Sempatim çok ağır basıyor. Bana biri yakışıklı demeyeli ne kadar uzun zaman olmuş.
◊ Paylaşımlarınızda genelde kilonuzdan dem vuruyorsunuz. Kiloyla derdiniz hep var mıydı?
- Her zaman kiloluyum. Bu yüzden yazları tatile gitmiyorum. Gizli yerlerde denize giriyorum. Mesela Ezgi’yle Tayland’a gittik. Adada tek ikimiz vardık, ben biri göbeğimi görüyor mu diye etrafa bakmaktan denize giremedim.
◊ Peki ya saç ektirdiniz mi?
- Ben hiç kel olmadım. Ama daha yoğun saçlarım olsun diye ektirmek istedim. Ektirdim. Tam o saçların sıfıra vurulduğu zaman ‘Jet Sosyete’den teklif geldi. Gösterişli bir karakter olacaktı. Bu ek saçlar bulundu. Bunlarla diziden beri kaldım. Zor ama muhteşem bir şey!
Hepsi benden daha önce ünlü olduğu için ben de ‘ünlülerin arkadaşı’ olarak kaldım
◊ Sizin için en çok söylenen şeylerden biri de ‘ünlülerin dostu’. Nereden geliyor bu dostluk?
- Ezgi (Mola) ve Şebnem’le (Bozoklu) sınıf arkadaşıyız.
Gonca (Vuslateri) ve Şükran (Ovalı) bizim okuldaydı.
Birlikte büyüdük. Hepsi benden daha önce ünlü oldukları için ben de ‘ünlülerin arkadaşı’ olarak kaldım.
◊ Bu sizde kıskançlık yarattı mı?
- Hayır, ben herkesin sırasının geleceğini biliyordum.
◊ Ünlülerle arkadaşlığınızı itici bulanlar da var...
- Hak veriyorum çünkü ünlülerle arkadaş olup buraya geldiğimi sanıyorlar. Oysa dediğim gibi biz okul arkadaşıyız.
◊ Annenizin sosyal medya fenomeni olması planladığınız bir şey miydi?
- Asla. Annem çok güzel yemekler yapar ve bütün oyuncu arkadaşlarımla çok iyi diyalog kurardı. Ben de başlarda oyuncu arkadaşlarımı güldürmek için onunla videolar çekiyordum. Herkes tarafından sevileceğini beklemiyordum. Şimdi sokakta eğer annemleysem onunla ilgileniyorlar, benim yüzüme bakmıyorlar.
Babamın her şeyini kaybettiğinden haberimiz yoktu
◊ İnsanlara iyi gelmeyi sevdiğinizi söylediniz. Peki başkalarına iyi gelirken sizin iç dünyanızda hiç acı yok mu?
- Kendi içinde büyük dramları olan bir adamım. Ama bunu kimseye belli etmem. Üstünü hızlı kapatıyorum.
◊ Bu sefer üstünü kapatmasak... En büyük dramınız neydi?
- Ben aslında mutlu aile çocuğu olarak doğdum. Şahane bir babam vardı. Sonra iflas etti. Ve sıkıntılarından dolayı bir gecede kalp krizinden hayatını kaybetti.
Bizim babamın her şeyini kaybettiğinden ve hiçbir şeysiz kaldığımızdan haberimiz yoktu.
◊ Peki ne yaptınız?
- Annem ve ablamla yepyeni bir hayata başladık. Hepimiz çalıştık. Bu işe başladığımda tek hayalim, o sıkıntıları bir daha yaşamamaktı. Şimdi bir yeğenim var ve onun geleceğini düşünerek çalışıyorum.
◊ Neden bu hissettiklerinizi hiç paylaşımlarınızda görmüyoruz?
- Bunu arkadaşlarımla da yapmam ki. Mesela Ezgi’yle otururken o kasveti ona beş dakika verir, sonra güldürürüm. Hatta geçenlerde aramızda “Biz sosyal medyada ne kadar doğal insanlarız” diye konuştuk. Aramızda bir şey konuşuyor, o duruma çok üzülüyor, dertleşiyoruz ama beş dakika sonra kahkaha atıp story çekiyoruz. Bizim hayata bakışımız bu. ‘Tamam, dramımızı yaşadık ve onu orada bıraktık’ diye düşünüyoruz.
Tansiyonum düştü, bacaklarım boşaldı
◊ Altı yıl önce bir röportajınızda “Görünürlüğü sevmiyorum” demişsiniz... Oysa şimdi Instagram’da 1.8 milyon takipçiniz var...
- Öyle dedim çünkü görünürlük beni korkutuyordu. 24 yaşımdayken tanınmamı sağlayan bir cips reklamı vardı. Bir gece Şebnem Bozoklu’yla eğlenmeye çıktık. Bir baktık, bütün Taksim’de billboard’larım asılı. Tansiyonum düştü, bacaklarım boşaldı. Eve döndük. Çok ürkütücü geldi. İşte o zamanlar kendimi oyuncu olarak sakınmam gerektiğini düşünüyordum. Ne zaman ‘Ben buyum, isteyen kabul etsin, isteyen etmesin’ dedim, o an hayatım değişti.
Geyik yaptığımı anlıyorlardı
◊ Peki neden sizin hayatınızı bu kadar merak ediyorlar ve sizi seviyorlar?
- Sanırım beni çok iyi tanıdılar. Hep story’lerime, “Ben bir starım, herkes haddini bilecek” diye başlıyordum. Kimse de bana dönüp, “K.çımın starı” demedi. Çünkü beş dakika sonra story’de annem bana, “Pazara gidelim” diyecekti ve onunla pazara gidecektim. Söylediklerimin geyik olduğunu anlıyorlardı. İstediğim hayatı, neleri sevdiğimi biliyorlardı ve benim yükselişim, takip edenlere heyecanlı ve keyifli geldi.