Güncelleme Tarihi:
Öykülerinizde hayatın zor yanlarıyla sınanan ama yaşadıklarına tebessümle bakabilen ve hatta kaderden küçük intikamlar da almayı başarabilenleri konu ediyorsunuz. Kim onlar?
- Kaybetmeyi göze alarak oyuna devam edenler, oyunda kalmak için ısrar edenler... Kimseye zarar vermeyen, küçük numaralar çekerek hayatta kalmayı beceren insanlar...
12 öykü var ‘Hepyek’te. Bu öykülerdeki kahramanlar birbirlerini tanımıyor ama aslında kimsenin kurmadığı bir çetenin üyeleri gibi onlar. Yolda karşılaşınca birbirlerinden zarar gelmeyeceğini anlıyorlar, birbirlerinin hamurunu biliyorlar. Hayatta kalma becerisi geliştirmenin getirdiği ‘hemşerilik’ bağıyla bağlılar birbirlerine. Bazen anı kurtarmak hayatı kurtarmaktır
Neden size kendilerini yazdırıyor bu insanlar?
- Bunun biraz, rol modellerimin ikon olarak sunulanlardan ziyade yoldan geçenler olmasıyla ilgisi var. Sokağı kullanan biri olarak, yaşam sahası sokak olan insanları yazdım genelde. ‘Sokak bilgisi’ne, mizahla ya da küçük numaralar çekerek hayata tutunma bilgisini katan insanlar bana saygıdeğer ve ışıklı geliyor. Hayat da sokaktan geçiyor...
Okuyanı gülümsetmeyi önemsiyorsunuz...
- Mizah, tehlike anında ilkyardımın bir parçası. Kanı durdurmak için kullanılan turnike lastiği gibi... O kriz anında bulunan çarelerin hızı ve yaratıcılığı hayranlık verici. ‘Anı kurtarmak’ dediğimiz şey o kadar küçük bir şey değil aslında. Bazen anı kurtarmak hayatı kurtarmak demek olabiliyor. ‘Hepyek’teki karakterler, bazen hayatta kalmak için, bazen sığınacak bir çatı bulabilmek için, bazen muhabbet edecek birini bulabilmek için, sevilmek, oyuna dahil olmak için, bazen sadece gülümseyecek bir sebep bulmak, eğlenmek için anlık manevralarla oyun kuran insanlar. Bu sadece bireysel bir tutunma çabası değil. Bazıları, yaşarken çok da cazip bulmadığı durumları, anlatıldığında ilgiyle dinlenebilir bir hikâyeye dönüştürmek için emek harcıyor. Kendi derdinden süzüp dinleyene şifa olmasını murat ettiği bir hikâyeye...
Masal da var, rüya da...
Sizin kahramanlarınız aslında o zaman onlar...
- Evet. Hayatta bazı insanlar bir şeylerle mücadele ederken etrafına moral de verir, yaşanan zorluğu yeniden kurgulayarak etrafındakilere ‘suni teneffüs’ yapar. Bu büyük bir iyilik. Başlarına gelen kötü olayları, “İlerde anlatıp güleceğiz bunlara” diye yorumlayıp yanındakinin içine su serpmeye çalışanlar, gerçekten kahraman. ‘Hepyek’te kahramanların kriz anındaki hallerini anlatmak istedim. Zorda kalmak insanı olduğundan daha keskin zekâlı yapıyor. Ben de karakterlerimin daha yaratıcı olduğu anlara odaklandım. Yazdıklarım bir yönüyle durum hikâyesi olarak nitelendirilebilir ama ‘hayatta kalma hikâyeleri’ bence bunlar.
Öykülerin arka planında iletişim araçlarını ele alıyorsunuz...
- İletişim araçlarının hayatımızı nasıl şekillendirdiğini anlatmaya çalıştığım bir kitap bu. Marshall McLuhan’ın bir kuramı var, ‘Araç mesajdır’ diye. Bir mesajı hangi araçtan aldığımız o mesajın içeriğine de etki edip algılama şeklimizi de belirliyor. Biraz buradan hareketle, iletişim araçlarını; en arkaik halinden alıp her öyküde teknolojisini yükselterek gelebileceği en üst yere varmaya, bu araçların içeriği görme biçimimize nasıl etki ettiğini tartışmaya çalıştım. Kuşaklararası iletişim, masallar da var; insanın kendisiyle iletişimi, rüyalar da... Sonra okuma yazma, telefon, hoparlörler; sonra kitle iletişim araçları, radyo, televizyon, gazeteler; internet... Sonunda çok üst teknolojide bir yere geliniyor. Ve benim için asıl iletişim şekli olan muhabbetle tamamlanıyor.