Güncelleme Tarihi:
İşini ne kadar severek yaptığını anlamak için Bengü Beker’i bir defa izlemeniz yeterli. Sahnesini “Kendim olduğum, en özgür hissettiğim alan” diye anlatıyor. Mekânlardaki programlarının yanı sıra biletli konserler vermeye başladı, ‘Defterli’ isimli teklisi de yeni çıktı. Söyleşi için buluştuğumuzda çok heyecanlıydı. Hazırlık aşamasındaki 13 şarkılık albümünü, projelerini ve müzikal yolculuğunu anlatırken gözlerinin içi parlıyordu...
◊ Sahnede şarkı söylemek hep hayalin miydi?
Yok, aslında çocukken dansöz olmak istiyordum (gülüyor). Pırıl pırıl kostümler giyiyordum, oryantallere de bayılıyordum. Sonra o hayalim birden çocuk doktorluğuna döndü. Ama sahne benim hep kendimi attığım bir yerdir. Her zaman alkışımı alıp bir şekilde sivrilmişimdir.
◊ Kendini sahnedeyken nasıl hissediyorsun?
Bunu ilk kez duymayacaksın muhtemelen ama sahne benim en konforlu alanım. Gerçekten kendim olduğum, özgür hissettiğim, savunma yapmama gerek kalmadan kendimi gerçekleştirebildiğim çok özel bir alan.
◊ Müzik yolculuğun nasıl başlamıştı?
Evde şarkılar söyleyerek, taklitler yaparak başladı. Bizde pazar günleri herkes bir yeteneğini sergilerdi. Babam severdi çalalım, söyleyeyim, dans edelim... Sonra Çorum Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümünde okudum. Piyano, şan, çello eğitimi aldım.
◊ Çocukken kimin taklitlerini yapardın?
Zeki Müren... Evde çok dinlenirdi. Emel Sayın da tabii. Ellerini, mimiklerini taklit ederdim. Çok severim kendisini. Operacıları canlandırmaya başladığımda babam “Bu kızın sesi var galiba” dedi. Konu o zaman taklit yeteneğinden müzikal bir yolculuğa döndü.
◊ Üniversitede ne okudun peki?
Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde müzik öğretmenliği ve Haliç Üniversitesi’nde tiyatro bölümünde okudum. Lisede rock gruplarım vardı. Meslek hayatım üniversiteye girdikten birkaç ay sonra başladı.
‘ÖNCÜLÜK ETMEYİ SEVİYORUM’
◊ Kariyerinin bir kırılma noktası var mıydı?
Aslında her bir karar kırılma noktası bence. Şehir, ekip, idol değişiklikleri, müzik zevkinin farklılaşması... Tabii şu an bu röportajı yapmamıza neden olan olay Mabel’le (Matiz) tanışmam ve öncesinde Bursa’dan İstanbul’a gelmem. Benim kırılma noktam Mabel’di diyebilirim ve arkasından gelen güzellikler...
◊ İyi arkadaş mısınız Mabel’le, nasıl tanıştınız?
Onunla tanışmak, birlikte şarkılarını dinlemek istedim ve buna bir ortak arkadaşımız vesile oldu. İlk hedefimiz çok iyi arkadaş olmak değildi, tabii enerjinin tutması çok önemliydi. İlk andan itibaren kalben temasa geçtik. Şimdi çok iyi arkadaşız, maşallah...
◊ Haftanın en az üç gecesi sahnedesin. Üstelik çoğu zaman farklı şehirlerde oluyorsun. Bu tempoya nasıl yetişiyorsun?
Son yıllarda ‘rock’n roll’ yaşamayı bıraktım. Düzenli olmak benim çok hoşuma gitti. Bitkisel beslenmekten, yediğime içtiğime dikkat etmekten, spor yapmaktan keyif almaya başladım. Sokaklarda çok gezmiyorum artık, faydasını da görüyorum.
◊ Güzel bir kadınsın, bu sahne için bir avantaj mı?
Bilmiyorum, hiçbir zaman bir avantaj olmasını istemedim ve sahnemle onun üstüne çıkmaya çalıştım. Tabii kendimi olabildiğim en güzel halimle görmeye bayılıyorum. Kimse güzel bir kadını görmeye gelmesin, evet ama o kadın güzel olsun istiyorum.
◊ Seni dinlemeye gelenler en çok ne dinlemek istiyor?
Bu dönem dönem değişiyor ama şu sıralar en çok benim şarkımı dinlemeye geliyorlar: ‘Sana Yıldızları Ödediğimden’. Bu beni mutlu ediyor. Repertuvarımda çok sık değişiklik yapıyorum. 90’lar ve duygu yüklü şarkılar daha çok seviliyor.
◊ Bir canlı müzik furyası var. Senin sahnenin diğerlerinden farkı nedir?
Şunu gerçekten açıkyüreklilikle söyleyebilirim ki repertuvarım farklı. Öncülük etmekten hoşlanıyorum. Bazı şarkıları sonra arkadaşlarım da repertuvarına ekliyor. “İnsanlar şunu dinlemekten hoşlanıyor, biz de bunu söyleyelim” diye bir çekince olduğunu görüyorum bazen. Ben de o algıyı kırmayı kimlik meselesi haline getirmişimdir hep. Benim için her sahne yeni bir sahne.
◊ Biletli konserler vermeye başladın...
Berticim (Palambo) canım, onun fikriydi. BKM’yle kafa kafaya verdi. Yani bir Berti Palambo ve BKM organizasyonuydu. O benim sadece menajerim değil. İşletme sahibi ve zamanında çok büyük organizasyonların altında imzası olan bir deha. Bana da çok güveniyor. Böyle bir şeyi yapıp altından kalkabileceğimi söyledi ve bu bana güven verdi.
◊ Maximum UNIQ Box’taki ilk konserin bitince neler hissettin?
Yani “Yaptık, oldu” dedim. Ben çok hayal kurarım, kendimi o sahneye koymuştum zaten. Hayal ettiğim gibi oldu. Konserlerin devamı da gelecek.
‘90’LAR ÇOK SEVİLİYOR’
“Repertuvarımda çok sık değişiklik yapıyorum. 90’lar ve duygu yüklü şarkılar daha çok seviliyor. Benim için her sahne yeni bir sahne.”
‘13 ŞARKILIK BİR ALBÜM HAZIRLIYORUZ’
◊ Bugün olmak istediğin yerde misin?
Kesinlikle evet. Ben zamanın sihrine ve ruhuna inanırım, şu anda çok olmak istediğim bir yerdeyim.
◊ Yeni şarkın geldi, ‘Defterli’. Nedir hikâyesi?
Ege melodileri, enstrümanları ve duygusu hâkim. Mabel bu şarkıyı İzmir’de hayali biri için yazmış. Dramatik, acı çeken bir Bengü değil, âşık, tutkulu bir Bengü seslendiriyor ‘Defterli’yi. Aslında 13 şarkılık bir albüm hazırlıyoruz, bitmek üzere. Sadece okumaları kaldı. Hepsi Mabel Matiz imzalı. Aslında üçünü peş peşe yayımlayacağız gibi duruyor. Belki dördüncü de single olacak. Albümü sonbaharda çıkarmayı planlıyoruz.
◊ 30’larının ikinci yarısındasın, nasıl geçti 30’lar?
Sonlarına geliyorum ama şahane geçti. Keşke 20’lerin daha farkında olsaydım, tadını çıkarırdım. Hayatı çözmeye çalıştığım bir dönemdi. 30’ların başları yine biraz debdebeliydi ama kendimi bulmaya yaklaştığım, sakinleştiğim, köşelerimin yuvarlandığı, kendimi zamana ve akışa bırakabildiğim zamanlardı.