Güncelleme Tarihi:
O alışık olduğumuz pop şarkıcılarından hep farklıydı. 1990’larda Moloko adlı grubun solistli olarak müzik dünyasına adım attı. Teatral sahne şovları ve ilginç kostümleriyle sınırları hep zorladı ve kendine özgü tarzıyla müzik tarihine adını pırıltılı harflerle yazdırdı. İrlandalı müzisyen Róisín Murphy, 7 Haziran’da PSM Loves Summer by %100 Müzik kapsamında Zorlu PSM sahnesinde olacak.
Yeni albümünüz ‘Hit Parade’ eylül ayında çıkacak. Albümde başarılı prodüktör DJ Koze ile çalıştınız. Siz Londra’dasınız, o Hamburg’da. Biriyle uzaktan çalışmak nasıl bir deneyimdi, biraz bahsedebilir misiniz?
Harikaydı! Genelde aynı anda birden fazla proje üzerinde çalışırım ve her biri zamanı geldiğinde hayat bulur. Bu seferki alışılmışın dışında bir deneyimdi, çünkü Koze’yle aynı anda stüdyoda hiç bulunmadık. Ve bu durum bize, kendimize karşı çok dürüst olabileceğimiz bir alan yaratmış oldu. Koze beklentilerim sebebiyle kendini baskı altında hissetmeden istediklerini yapabildi. Bence o zaten bu şekilde çalışmalı. Belki stüdyoda yanında duruyor olsaydım, bu aşamaya ulaşacak özgürlüğü hissedemeyebilirdi. Şarkılar üzerinde yaptıkları beni çoğu zaman şoke etti. Aynı şekilde ben de tek başıma olduğum için çok samimi hislerle çalışabildim. Oluşturduğum müziği alışık olduğumdan farklı bir boyutta dinliyor ve gerçekten özümsüyordum.
Yeni albümde bizi ne gibi bir macera bekliyor?
Gerçekten evrensel bir kayıt oldu. İnsanlar müziği duyduğunda tamamen bağlanıyorlar ve albüm bitene kadar dinlemeyi bırakamıyorlar.
Pek çok şaşırtıcı dönemeçler içeriyor; tamamen kendine ait, sonik bir dünya olarak tanımlayabiliriz. Pek çok aşina ses içermesine rağmen eşsiz ve orijinal bir albüm oldu.
30 yılı aşkın kariyeriniz boyunca sadece müziğinizle değil, kullandığınız görsel materyaller ve kostümleriniz aracılığıyla da sanatsal bir tavır sergiliyorsunuz. Geriye baktığınızda istenen etkiyi uyandırabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Hayır, hiçbir zaman. Yaptığınız şey hiçbir zaman size yetmiyor ve tatmin etmiyor. Bu da zaten sizi bir sonraki çalışmayı yapmaya itiyor. ‘Hâlâ x’i, y’yi ve z’yi yapmadım, hâlâ şu konuyu insanlara tamamen anlatamadım’ diye düşünüyorsunuz.
‘Verdiğim en iyi karar’
Hayatı dolu dolu yaşamış bir sanatçısınız. İki de çocuğunuz var. Onlara hayatla ilgili öğütler verdiğiniz oluyor mu?
Çocuklarım benim tavsiyelerimi hiç dinlemez. Belki de dinliyorlar ama dinlemediklerini söylüyorlar. Düşünceleri konusunda çok bağımsızlar.
Peki, o zaman kendimiz için soralım. İnsan hayatını nasıl yaşamalı?
15 yaşımdayken annem ve babam ayrıldı. O zamanlar Manchester’daydık. Hayatımda verdiğim en önemli karar, ailem dört bir yana dağılırken tek başıma Manchester’da kalmayı seçmek oldu. Hayatım boyunca verdiğim en iyi karardı. Tüm hayatımı şekillendirdi ve kariyerimin buraya gelmesini sağladı. İçimde tek başına kalabilecek kadar güçlü bir küçük kız olduğunu her zaman hissettim. Hayatta neyle yüzleşirsem yüzleşeyim, bu güçlü kızı düşündüm. Kendime bir yuva kurdum, eğitimime devam ettim. Müziği ve Manchester’daki müzik sahnesini keşfetmeyi sürdürdüm. Bunların hepsi beni bu noktaya getirdi.
15 yaşındaki bir genç için aldığınız oldukça cesur bir kararmış…
Söylediklerim tam olarak gençlere bir tavsiye sayılamayabilir. O dönemde sosyal güvenlik çok daha iyi durumdaydı, devlete başvurdum ve dedim ki “Gidecek hiçbir yerim yok”. Onlar da bana “Bir ev bul, kirasını biz ödeyeceğiz, ayrıca sana yaşaman için haftalık para vereceğiz” dediler. Sanırım günümüzde 15-16 yaşlarında artık bunu yapmak mümkün değil. Şimdi küçük olduğunuz için otomatik olarak koruyucu aileye veya diğer çocukların da olduğu bir yurda gönderiliyorsunuz. Ama o dönemde devlet bana özgürlüğümü sağladı. Bence buradan çıkarılması gereken ders; çocuklara biraz daha fazla güvenmek ve onlara daha çok özgürlük vermek, bu yönde onları desteklemek gerektiği... Belki de böyle yapmak topluma büyük bir kazanç getirebilir. En azından ben bunun canlı bir kanıtıyım.