Güncelleme Tarihi:
Bazı başlıklar ise daha ziyade tarihe not düşmek için açılmış. Gazetelerde yayımlanmış eski yazılar, eski konulara eklenmiş yeni notlar, günlük sayfalarından hiç yayımlanmamış sayfalar... Bu yönüyle eser, bir başvuru kitabı da olabilir. 28 Şubat, Ergenekon ve Balyoz davaları, Demirel’li, Ecevit’li, Özal’lı yıllar veya 15 Temmuz darbesi hakkında Hasan Cemal ne demişti, ne yazmıştı... Bu yönüyle, 2017 Türkiye’si koşullarında nerede durduğunu, durduğu yere nereden, hangi fikirlerden geldiğini de kayda geçmek istiyor gibi.
Kitaptan
Cemal Paşa’yı vuranların torunuyla Erivan’da
Cemal Paşa ailesinde ‘Paşa Dede’yle üstü örtülü de olsa gurur duyulurdu. Pek belli edilmese de, Cemal Paşa dolayısıyla ailenin bazı fertleri kendisine Osmanlı soyluluğu, belki biraz mavi kanlılık atfederdi (...) Birkaç ay önce Erivan’dayken Samson Özararat, “Dedene Tiflis’te suikastı yapanlardan birinin torunu Erivan’da yaşıyor. Ama dedesi tetiği çekenlerden değil. Tanışmak ister misin?” diye sormuştu. Adı, Armen Gevorgyan. Erivan’ın Cumhuriyet Meydanı’nda, Marriott Oteli’nin önündeki kaldırım kahvesinde buluştuk. Elli yaşlarındaydı. Bir zamanlar çok sıkı bir ‘Ermeni milliyetçisi’ymiş. Sonra siyaseti bırakmış. Yanında iki fotoğraf getirmişti. Biri, Erzurum’da dedesinin 1915 öncesinde yaşadığı ev. Diğeri, dedesinin akrabaları olan iki küçük çocuğu tehcir ve kıyımdan kurtaran, iki yıl sakladıktan sonra Tiflis’teki yakınlarına götürüp teslim eden bir Türk. Karşı karşıya oturduk, çay kahve içtik, barıştan söz ettik. İlginç bir buluşmaydı.
12 Mart’la hem yanılmış hem yenilmiştim
Büyüklü küçüklü kaçışlar hayatımın değişik evrelerinde karşıma hep çıktı. Bunlar aynı zamanda hayal kırıklıklarımdı. Bu kaçışlar, bu hayal kırıklıkları beni hayata gömebilirdi. 1971’de bizim ya da Devrim dergisinin örgütlediği 9 Mart darbe girişiminin değil, 12 Mart’ın kazanmasıyla birlikte yaşadığım büyük hayal kırıklığı beni böyle uçurumun kıyısına getirmişti. Dergi kapatılmıştı askeri yönetim tarafından. Yeni evliydim Necla’yla, Elif doğmak üzereydi. Ve ben işsizdim. Bir sürü davayla baş başa kalmıştım. Ailemize karım bakıyor, kayınpeder de destek veriyordu. Başta Doğan Avcıoğlu olmak üzere birçok devrimci hapse atılmıştı. Deniz Gezmişler’in idamına giden günlerdi. O dönemde yaşamış olduğum hüznün derinliğini bugün bile bazen hissederim. Artış kaçış yoktu. Bitmişti darbecilik! Hem yanılmış hem yenilmiştim!