Güncelleme Tarihi:
Bu onun ilk gazete röportajı. O yüzden heyecanı tavan. Setten çıkıp röportaja geliyor. Bir yandan çekim için hazırlanıyor, bir yandan etrafıyla hoşbeş ediyor. Dağınık saçlar, salaş kıyafetlerle biraz ‘bad boy’ havası var. Ama tam tersi çok beyefendi. Üzerindeki takıları da canlandırdığı karakter sebebiyle taktığını söylüyor. Kendini, dertlerini anlatmayı seviyor. Bazen duraksıyor, “Yanlış bir şey mi söyledim” diyor. Sonra rahatlıyor ve konuşmaya devam ediyor. Yakında adını sıklıkla duyacağız gibi görünen Cengiz Orhonlu ile başlıyoruz sohbete...
FOTOĞRAFLAR: Muhsin AKGÜN/MASTÜDYO
*‘O Kız’ın ilk bölümü yayımlandı. Biz bu röportajı yaptığımız sırada Instagram’da 2 bin 500 takipçin var. Ekranda birkaç bölüm göründükten sonra bu 100 binleri bulabilir... Özel hayatın irdelenecek, sokakta fotoğrafın çekilecek. Bunlar seni korkutmuyor mu?
Korkutmuyor, saklayacak şeyim yok. Olabildiğince özüme yakın yaşamaya çalışıyorum ve özümü ifade etmek istiyorum. İnsanlar bana gelip samimiyetle yaklaştıklarında samimiyetten başka bir şey görmezler.
*Ekranla gelen şöhret olma ihtimali ne hissettiriyor?
Ben insanlara ulaşmak için bu işi yapıyorum. Evrenle, yaşantımızla, insanlıkla ilgili söylemek istediğim şeyler var. Ve ne kadar çok kişiye ulaşıp hayatına dokunursam kâr.
*Hakkında yok denecek kadar az bilgi var. Hadi seni tanıyarak başlasak, sen kimsin?
Ben Cengiz. 28 yaşındayım.
*Nerelisin?
İstanbul’da doğdum. Üç kardeşiz. Annem ve babam ayrı, baba tarafından iki kardeşim var.
*Ne zaman ayrıldı anne-baban?
Ben yuvaya giderken falan. Arkadaş olarak, anlaşarak ayrıldıkları için iki tarafla da görüştüm. Bütün ailemden hep çok sevgi gördüm ve hayata öyle bakmaya başladım.
*Hep oyunculuk hayali kuranlardan mıydın?
Ayna’nın ‘Ceylan’ şarkısı vardı. Onu dinleyip evde herkese ‘otur, kalk’ yaptırırmışım. İlkokul dördüncü sınıfta ‘Kral Çıplak’ oyununda ilk kez sahneye çıktım. Soytarı rolünü oynadım. Sahne tozunu ilk öyle yuttum. 2008’de ‘Peter Pan’ oyununun seçmelerine katıldım ve seçildim. Şan, dans ve oyunculuk eğitimleri aldım. 16 yaşında 1.500 kişinin karşısındaydım. Turnelere çıktım. Ardından ‘Shrek’, ‘Aslan Kral’ ve ‘Alaaddin’ müzikallerinde rol aldım.
Toprak çekiyor insanı
*Eğitim aldın mı?
Evet, Amerika’ya gittim. Annem aslında kendi annesinden bu işin zorluklarını bildiği için başlarda benim oyunculukla ilgilenmemi istememişti. Ama sonra hevesimi anladı. Ben de Catholic University’de tiyatro okudum.
*Ailede sanatçı mı vardı?
Kamuran Akkor ve Vasfi Uçaroğlu anneannem ve dedem. Dedem vefat etmeden kısa bir süre önce anneme bana piyano almasını söylemiş. Müzikle bağım bu sayede güçlendi. Anneannem hep destek oldu, olmaya da devam ediyor.
*Amerika’da neler yaşadın?
Orada eğitimim sürerken müzikallerde rol almaya devam ettim.
*Neden geri döndün?
Söyleyecek sözlerim var ve kendi ülkemde söylemek istiyorum diyordum ve toprak çekiyor insanı sanırım. Burada Boğaz’a bakarak çay içmeyi, döner yemeyi bile çok özledim. İstanbul’a geldikten sonra da ‘Kamuran Akkor Tiyatro Şenay Sahne’ (KATS Sahne) sanat merkezini kurduk ailece.
*Orada neler yapıyorsunuz?
Eğitimler veriliyor, korolar kuruldu. Repertuvar tiyatrosu haline geldik. Bir sezonda sekiz oyunumuz olduğu zamanlar oldu. Ben bazılarında oynadım, bazılarının müziklerini, dekorlarını yaptım.
*Televizyon işine nasıl girdin?
Çok direndim. Tiyatroya gerçekten âşığım. Bazı işler geliyordu ama istemiyordum.
Kamuran Akkor anneannem, Vasfi Uçaroğlu dedem. Anneannem hep destek oldu bana
*Peki, günün sonunda burada olma sebebin ne?
‘O Kız’. Bu işe, yazarından yönetmenine ekibe çok hayran kaldım. Ozan karakteri de sinirimi bozdu.
*Neden?
Cepten yiyemeyeceğim ve zorlamak istediğim bir karakterdi. “Bu adamı bulmak istiyorum” dedim.
*Ozan’ı nasıl anlatırsın?
Karakterin asıl adı Halil aslında. Halil ışıltılı hayatın içinde olmak için Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş vaktiyle. Yolu Sitare (Sezin Akbaşoğulları) adında, fenomenlerle çalışan bir kadınla kesişmiş, Sitare onu keşfetmiş. Adını da Ozan Mert olarak değiştirip tarzını baştan yaratmış. Ozan da o kabın içini yavaş yavaş doldurmaya başlamış. Etrafındaki ikiyüzlülükleri görünce de “Madem oyun böyle, ben de oyunu sizin gibi oynayacağım” diye karar vermiş. Derken bir yanlış anlaşılma oluyor ve Zeynep’le (Dilin Döğer) tanışıyor...
*Sen şöhret için Halil gibi adını, tarzını değiştirir miydin?
İnsan yaşamadan bilemez. Ben ona göre çok farklı bir dünyada doğdum. Kendimi tiyatro, müzik ve dans üzerine olabildiğince doldurmaya, 16 yaşından beri beslemeye çalıştım. Bu da bende bir hâkimiyet yarattı. Ozan’da bu yok, ama muhteşem bir kararlılık ve ego var.
*Aşk olacak mı?
Hayatın her yerinde olduğu gibi dizide de aşk var.
*Oynadığın karakter çok hayranı olan bir influencer. Sen tanındıkça sosyal medyadan gelebilecek tekliflere nasıl tepki verirsin?
Nasıl tekliflerden bahsediyoruz?
*Arkadaşlık teklifleri, ahlaksız teklifler, çıplak fotoğraflar... Birçok ünlünün maruz kaldığı şeyler...
Fikirlerimi, ruhumu merak eden biriyle karşılıklı konuşmak isterim. Ama ahlaksız teklifleri, çıplak fotoğrafları falan ne yapayım? İnsan bedenine öyle bakmıyorum.
Az kalsın albüm çıkarıyordum
*Sitare karakteriyle aranızdaki yaş farkına rağmen bir yakınlaşma var dizide. Sence aşkta yaş farkı sorun mudur?
Aşkı nasıl tanımladığınız çok önemli. Ama aşk ne yaş, ne ırk gözetir. O başka ve ruhani bir şeydir.
*Aşkın tanımı nedir o zaman?
Varoluş. İçinde sadece şehvet bulunan bir aşktan söz etmiyorum. İnsan herhangi bir şeye âşık olabilir.
*Şu anda bir insana âşık mısın?
Sevgilim yok. Bir insanın hayata karşı ruhu, tavrı çok önemli benim için. Bir de gözler, nasıl baktığı.
*Fazla romantiksin sanırım…
Sormaaa…
*Flörtözlük, çapkınlık var mı?
Flörtözümdür ama çapkın değilim.
*Şiirler falan da yazıyorsundur sen…
Oyunculuktan sonra en büyük tutkum müzik. Korona dönemi müziğin aslında içimden dışarıya çıkmak isteyen çok büyük bir heyecan olduğunu fark ettim. Hatta az kalsın albüm çıkarıyordum.
Ahlaksız teklifleri, çıplak fotoğrafları falan ne yapayım... İnsan bedenine öyle bakmıyorum
*Ne oldu albüme?
Stüdyoya girecekken ‘O Kız’ dizisiyle anlaştım. Simdi zamanım yok ama istiyorum.
Kendini sevmeden başkasını sevemeyeceğini anladım
*Ekran ve başrol dendiğinde akla yakışıklılık, güzellik geliyor. Senin kendinle ilişkin nasıl?
Uzun süre kendimi beğenmedim. Sonra kendini sevmeden başkasını sevemeyeceğini anladım. Aynaya bakıp kendini beğenmekten bahsetmiyorum. Demek istediğim, kendinle barışmak. İnsan önce kendiyle derdini çözmeli ki başkasına derman olsun.
*Son dönemde erkek oyuncular arasında kas modası var. İlk bölümde senin de kaslarını gördük.
Ortaçağda dolgun kadınlar zenginlik göstergesi olduğu için tercih edilirdi. Şimdi kas trendi başladı. Amerika’da böyle bir şey yok. Kendi açımdan bakınca mesleki açıdan işimi iyi yapmam için buna ihtiyacım varsa ruhumu satmam ama baklavamı yaparım. Ruhum çok önemli. Kaslarım benim hayatımın bir parçası olmadı ve olmaz.
*Pek çok genç oyuncuyla kısa sürede tanıştık. Neden seni izlemeyi tercih edelim?
Anlatacak şeylerim var. Dinlemek isteyen herkese anlatırım.
*Ben dinlemek istiyorum. Buyur, anlat…
Önce bir tanış olalım, kalanları zamanı geldiğinde anlatırım.
Nasıl yaratıldıysam öyleyim
*En büyük hayalim Anadolu’yu turlamak, insanlarla bire bir konuşmak. İhtiyacımız olan şey birbirimize sahip çıkmak. Bir sanatçının yapması gerekenin bu olduğunu düşünüyorum.
*Takılarımı karakter böyle olduğu için bugün taktım. Normalde takı kullanmam. Dövmem de gerçek değil, çizim. Nasıl yaratıldıysam öyleyim, üzerine ben de bir şeyler koydum tabii ama.
*Altın Portakal’da ‘Ayna Ayna’ diye bir filmimiz var. Ben de orada rol alıyorum ve yarışıyor.
*Pandemide tiyatroyu sinematik şekilde kayda alıp tiyatronet.com sitesinde sunduk. Bir sürü ilde tiyatro salonu yok. Ama herkesin akıllı telefonları var ve izleyebiliyorlar.