Güncelleme Tarihi:
Gizem: Melis ya, biz çocuklarımızı kaç yaşından itibaren yalnız bırakabiliyoruz, ben artık çok sıkıldım da... 2 dakika markete gitmek için bile yarım saat Lorin’i giydirmem gerekiyor.
Melis: Ohooo... Sana bir şarkı ithaf ediyorum: ‘Sabret gönüüül, sabreeet sesini duyan yok!’ Üzgünüm ama daha bekleyeceksin arkadaşım. O gün geldiğinde inan her şey çok güzel olacak, ha ha ha... Ama şunu söyleyeyim; Lorin akıllı ve yaşından olgun bir çocuk, o yüzden senin vuslata ermen erken olacak bence.
Gizem: Sen bırakmıyor musun henüz? 9 oldu ikizler. Çok şaşırdım şu an.
Melis: Ben daha yeni yeni birkaç saat bırakıyorum.
Gizem: Oh, 1 saat bile çok büyük rahatlıktır eminim. Tabii ikiz olmalarının avantajı da var. Birbirlerini oyalarlar.
Melis: Aslında öyle olmuyor. Bazen kavga ediyorlar, birbirlerine zarar verirler mi diye endişe duyabiliyorsun.
Gizem: Ama ben hatırlıyorum, biz ilkokuldayken annem abimle beni bırakıp pazara gidiyordu. Gerçi doğru, biz de mutlaka ya kavga ederdik ya da fırsattan istifade evin altını üstüne getirirdik. Peki, bir çocuğun misal, ocağı filan kullanması kaç yaşında başlıyor?
Melis: Biz evdeyken Deniz’le Mehmet ocak yakmaya başladı, sabahları yumurta yapıyorlar bazen. Ama ben evde yokken ateş riskini göze alamam. Benim kuzenim 10 yaşındaydı, evde yalnız kalınca yangın çıkarmıştı. Travmam var!
Gizem: Evet, tehlikeli. Benim de şöyle bir travmam var; taşınıyorduk, ben ilkokul 3’üncü sınıftaydım. Aynı sokağın sonundaydı yeni ev. Annemler yarım saatliğine beni evde bırakıp arabayla eşya taşımaya gitti. Birden kapı çaldı, “Kim o” diye seslendim, hiç tanımadığım bir adamın sesini duyunca kapıyı açmadım. Sonra kapıyı yumruklamaya ve tekmelemeye başladı, muhtemelen evi takip etmişlerdi. O kadar çok korkmuştum ki... Cep telefonları da yeniydi, babama ulaşamayınca ev telefonundan teyzemi aramıştım. O bir şekilde babama ulaşmıştı. Onlar dönene kadar ne korktum, anlatamam.
Melis: Büyük travmaymış gerçekten. Peki, sonra evde yalnız kalma konusunda korkuların oldu mu?
Gizem: Olmadı neyse ki. Ama o dönem bir süre kötü rüyalar görmüştüm.
Melis: Benim bir arkadaşım anlatır hep; annesi o 5 yaşındayken işe başlamış. Sabah erken gidip akşam da geç dönüyormuş. Çocukcağız evde delirecek gibi oluyormuş. Pek çok doktor ve hemşire de pandemi döneminde mecburen daha 6-7 yaşlarında, hazır olmadan çocuklarını yalnız bırakıp işe gitmek zorunda kalmış, biliyor musun!
Gizem: Ah, çok üzücü! Başka insanlara fayda sağlamak için kendi çocuğunu bırakmak, karşılığı olmayan bir fedakârlık.
Melis: Bize bugüne dek pek çok konuda tavsiyelerde bulunan psikolojik danışman Şükran İlimsever Başarır’la konuştum. Evde yalnız bırakma konusunu, mecburi bırakmalar ve keyfi bırakmalar olarak ayırıyor. Karakter özellikleri ve gelişim durumuna göre çocuktan çocuğa değişse de 3’üncü sınıftan önce, mecburi bırakma için bile pek önermiyor. Keyfi bırakmalar içinse kendisi 6’ncı sınıftan önce tercih etmiyor. Ayrıca çocuğa ne kadar süre yalnız kalacağını, ondan sonra eve kimin geleceğini mutlaka söylemeliymişiz. Arada mümkünse görüntülü aramalı, anne-babasının telefon numarasını ezbere bilmiyorsa numaraları yazıp bırakmalı, kapıyı kimseye açmamasını tembih etmeliymişiz. Bazı çocuklar yalnız kalmaktan çok tedirgin olup büyük güvensizlik yaşayabiliyor, geceleri kâbus görebiliyormuş. Başarır bir de şunları söylüyor: “Çocukla, yalnız kalmak konusunda nasıl hissedeceği, neler düşündüğü önceden ara ara konuşulsa iyi olur. Zihnen önden hazırlık olsun. Pat diye bir gün ‘Sen şimdi yalnız kalacaksın’ olmasın. Bakalım çocuk heyecanlı ve hevesli mi, yoksa ürkek ve tedirgin mi? Eğer tedirginse ve istemiyorsa, mümkünse yalnız bırakmayın.”