Güncelleme Tarihi:
Eğitime verilen zorunlu aranın ardından yaklaşık 1.5 yıl önce dolaba kaldırılan formalar tekrar dışarı çıktı. Çoğu küçülmüştü, yenileri alındı, kitaplar, defterler tamamlandı, çantalar arandı, bulundu... 6 Eylül sabahı öğrenciler ve öğretmenler okulun yolunu tuttu. Öğrencileriyle buluşan öğretmenler mutlu, arkadaşlarına ve okuluna kavuşan öğrencilerse heyecanlı. Velilerse bu uzun sürecin gerginliğini taşımaya devam ediyor. Kimi çocuğunu evde dört gözle bekliyor, kimi endişelerini dizginlemeye çalışıyor...
“ARAMIZDA MESAFELER VAR GİBİ”
Duru Kesikkulak, 9. sınıf öğrencisi
Yüz yüze eğitime ara verdiğimizde ortaokuldaydım, liseli olarak döndüm. Ortaokul deneyimim tamamlanmadan liseli olmak garip hissettiriyor. Bir anda büyümüşüm gibi... Liseli olunca hayatımda çok şey değişeceğini düşünüyordum. Ancak sınav stresinin ve soru çözme yükünün bitmesinden başka bir değişiklik pek yaşamadım. Arkadaşlarımla kısa sürede kaynaştık ama sanki bazı konularda mesafeler var gibi.
“PARMAK KALDIRMAYI UNUTMUŞUM”
Eylül İ., 7. sınıf öğrencisi
İki yıl sonra okula başlamak eğlenceli. Derslere girmek, teneffüse çıkmak keyifli. Okula bakış açım değişmiş gibi geliyor. Birçok şeyi unutmuşum, parmak kaldırmayı mesela veya hoca geldiğinde ayağa kalkmayı... Arkadaşlarımla yeni tanışıyormuşum gibi hissediyorum. Uzaktan eğitimde kameralarda gördük birbirimizi. Sesimi duyup beni daha farklı hayal edenler varmış. Ben de bazılarını daha uzun sanıyordum, kısa çıktılar. Eskiden ‘eziyet’ olarak gördüğüm okula şimdi koşa koşa gidiyorum.
Metehan İbrahim Urak, 1. sınıf öğrencisi
Okula bu yıl başladım. Okullu olmak çok güzel. Teneffüslerde oyun oynuyorum ama derste ve teneffüslerde maske takmak çok zor. Terliyorum, kulaklarımın arkası acıyor. Bu yüzden okula gitmek istemiyorum. Yasaklardan dolayı kimse kimsenin sırasına oturamıyor. Kitaplar ve boya kalemleri dahil, herkes kendi eşyalarını kullanmak zorunda. Yakın arkadaşlarımla bile yakın mesafede oyun oynayamıyorum. Çok sıkılıyorum ama yine de okulumu çok seviyorum.
“ARKADAŞLARIMLA BAĞIM ZAYIFLADI”
Asyanaz Aydın, 7. sınıf öğrencisi
7 yıldır aynı okuldayım. Uzaktan eğitim süreci benim için iyiydi, daha katılımcıydım. Okula dönmek benim için yorucu. Arkadaşlarımla 5’inci sınıfta pek görüşemedik, aramızdaki bağ zayıfladı gibi. Ancak öğretmenlerimle böyle bir sorun yaşamadım. Okulun ilk günleri keyifliydi. Sonradan tekrar yorucu olmaya başladı. Evde oturup televizyon izlemeyi çok
özledim.
VELİLER ANLATIYOR
“DEVAMLI DÜŞÜNCE VE PANİK HALİNDEYİZ”
Pınar İlhan, 45, grafik tasarımcı
7’nci sınıfa giden kızımla uzaktan eğitim sürecinde çok güzel bir düzen oturtmuştuk. Şimdi inanılmaz bir stres başladı. Sabah kalkıp okula yetişmek, işe gidip gelmek; evde ütü, yemek, çamaşır derken gün sadece stresle geçmeye başladı. Ayrıca bilinmezlikler bizi çok yoruyor. Okulda dersler nasıl yapılacak, aşı koruyacak mı, sınıfta camlar açık ders yapılırsa kış geldiğinde ne olacak gibi birçok soru kafamda dolanıyor. Cevaplarını bulamadıkça daha da zorlanıyorum. Devamlı düşünce ve panik halindeyiz.
“ÇOCUĞUMU ASKERE GÖNDERMİŞ GİBİ HİSSETTİM”
Sıla Tetik, 38, eğitimci
Bir kolejde müdür yardımcısı olarak çalışıyorum. Şu an hamileyim ve bu yıl 2’nci sınıfa geçen bir oğlum var. Evde geçirdiğimiz sürede birbirimize çok alışmıştık. Oğlum Ata okula başladığında evde iki saat durmadan ağladım. Onu askere göndermişim gibi hissettim. Ev bomboş, hamilelik süreci de duygusal yapıyor insanı. Geçen yıl birlikte okula gittiğimiz için şimdi tek başına gitmek onu olumsuz etkiliyor. Hatta kardeş kıskançlığı başladı.
“UMARIM YENİ SIKINTILAR YAŞANMAZ”
Hatice Tanrıverdi, 42, modacı
Kızım 1.5 yıl sonra okula başladı, 4’üncü sınıfa gidiyor. İlk gün çok heyecanlıydım. Ancak evdeki yoğun günlerin ardından onun okulda olduğu saatler çok boş geçmeye başladı. Evde olmadığından beri ne yapacağıma karar vermeye çalışırken gün bitiyor. Neyse ki evde çalışıyorum. Üretimimi arttırdım. Ama onun okulunu ve arkadaşlarını özlediğini bilmek, onlarla mutlu olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor. Umarım yeni sıkıntılar yaşanmaz.
Mehmetcem Çerigenç, 46, medikal firma sahibi
8’inci sınıfa giden bir kızım ve 10’uncu sınıfta okuyan bir oğlum var. Sabahları onları okula ben götürüyorum. Akşamüstü 16.00’da
eve getirip işe dönüyorum. Çocuklar eve girdikleri an ders çalışmaya başlıyor. Benim için de bir koşuşturma dönemi bu... Evdeyken her şey daha keyifliydi; çocuk özlemi neymiş, onlarla bir şey paylaşmak, onlarla büyümek ne demekmiş, anladığımız bir dönemdi. Şimdi yine eski mesafeli düzenimize döndük.
ÖĞRETMENLER ANLATIYOR
“OKULU SEVSİNLER DİYE HEDİYELER AYARLADIM”
Banu Durak, 46 (İstanbul Ege Sanayi İlkokulu)
24 yıllık öğretmenim. Pandemi sürecinde çocuklar eve çok alıştı. Okula geldikleri ilk gün benim için çok önemli. İlk izlenim nasılsa öyle devam ediyor çünkü. Ağlayan çocuklar vardı, onlar için hediyeler hazırlamıştım. Bunları verdiğimde kaygılarının azaldığını gördüm. Bu hep yapılabilecek bir şey belki ancak pandemi sonrası olduğu için bu yıl daha anlamlı oldu. Velilerim için de bir not yazdım, arka tarafına da tek içimlik bir kahve ve çikolata koydum. “Gidin, evinizde rahatça kahvenizi için” demek istedim.
“ÇOCUKLARLA YAKIN OLABİLMEK İÇİN DÖRDÜNCÜ DOZ AŞIMI YAPTIRDIM”
Fahriye Kızıltan, 66 (Mektebim Koleji)
45 yıllık öğretmenim. Mesleğimden kopamıyorum. Uzaktan eğitim sürecinde okul değiştirmek durumunda kaldım. Benimle birlikte bazı öğrencilerim de okul değiştirdi. Şimdi yeni öğrencilerim, Türkçe bilmeyen yabancı uyruklu öğrenciler var; çok hevesliler. Hepsinde arkadaş özlemini gördüm. Bu yıl ilk kez öğrencim olan bir çocuk gelip, bana sarılıp ‘Öğretmenim sizi çok seviyorum’ dedi. Şaşırdım tabii ama o sıcaklığı hissetmek çok güzel. Evde olmak da güzeldi ancak okul havası ve çocuklarla temas halinde olmak bambaşka. Çocuklarla yakın temasta olabilmek için dördüncü aşımı yaptırdım.”
“ÖĞRETMENLERİNE ABİ, ABLA DİYORLAR”
N.E. (Köy okulu öğretmeni)
İlkokul 1’inci sınıf öğretmeniyim. Daha önce Diyarbakır’da bir okuldaydım. Bu yıl Batman’ın bir köyüne tayinim çıktı. Okulların kapalı kalması çocukların okulu özlemelerine sebep olurken maalesef bazılarında okuldan soğumaya neden oldu. Bunu düzeltmek elbet zaman alacak. Yaşadığım en üzücü deneyimse çocukların okula uzak kalmasından kaynaklı öğretmenlerini unutmuş olmaları. Bizlere abi, abla, amca diye seslenenler oldu. Bu beni gerçekten endişelendiriyor.