Eski İstanbul’a ahenkli bir yolculuk

Güncelleme Tarihi:

Eski İstanbul’a ahenkli bir yolculuk
Oluşturulma Tarihi: Mart 26, 2022 07:00

Sosyal medyada kanun çaldığı videoları binlerce beğeni alan Çağlar Fidan, hesabından ayrıca Osmanlı-Türk müziği ve kültürü üzerine paylaşımlar yapıyor. TRT İzmir Radyosu’nda ses sanatçısı olan Fidan’la eski İstanbul’un müzikli sokaklarında bir yolculuğa çıktık...

Haberin Devamı

TRT İzmir Radyosu ses sanatçısı Çağlar Fidan’a sosyal medyada rastlamış olabilirsiniz. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü’nden mezun olan ve kanun çalan Fidan 28 yaşında. Genç yaşına rağmen paylaşımlarında eski İstanbul müziklerini seslendiriyor; bu eserlerin ve bestekârların hikâyelerine, dönemin günlük hayatına dair bilgiler paylaşıyor. ‘Osmanlı İstanbul’unda kahvehane müziği’ üzerine araştırmalar yapan Fidan’la ‘Osmanlı-Türk müziğini’ konuştuk.

Yaptığınız müziğin türü nedir?

Osmanlı-Türk müziği’ diyebiliriz. Bu adlandırmadaki ‘Türk’ ifadesi, yaptığım müziğin diline referansta bulunuyor. Çünkü o dönemde Ermeni, Rum ve Yahudi cemaatlerine mensup birçok müzisyen vardı. III. Selim’in tanbur öğretmeni İzak Efendi Ortaköylü bir Yahudiydi mesela...

Haberin Devamı

* Hangi dönemde icra ediliyor bu tür?

Müzik üzerine çalışmalar yapan Cem Behar bu müziğin 16-17’nci yüzyılda İstanbul’da oluşmaya başladığını söylüyor. Öncesinde daha çok İran müzik kültürünün etkileri görülüyor. Çünkü İran’a düzenlenen seferlerle İstanbul’a gelen müzisyenler kendi kültürlerini buraya taşıyor.

* Bu müziğin bestecileri kimler?

Bestecileri arasında taş ustası, çömlekçi, vali, imam ve hatta azat edilmiş köleler var. Bu, müziğin şehirle ne kadar iç içe olduğunun bir göstergesi. Eserlerin sözlerinde 19’uncu yüzyıldan önce divan şiirinden faydalanılmış. Daha sonra günlük hayata yönelik referanslar  ortaya çıkıyor.

* Var mı bir örnek?

Özellikle karantina döneminde sosyal medya hesabımda paylaştığım eserler buna yönelik şeylerdi. Bir eserde şuna benzer sözler vardı: “Kuzum söyle bana şimdi / Sana akşam gelen kimdi? / Fenersizce gelip tenha / Saat üçte idi hatta.” Çok gündelik cümleler... 19’uncu yüzyıl eserleri benzer örnekler açısından çok zengin.

* Peki, halkın müzikle buluşmaları nasıl oluyordu?

Şehzade sünnetleri, düğünleri halka açıktı ve müzikle buluşma alanlarından biriydi. Surnamelerde müzisyen tasvirlerini sık sık görüyoruz. Kahvehanelerde özellikle Anadolu müzik kültüründen eserler söylenirdi. 19’uncu yüzyılda Boğaziçi’nde yalı sahipleri kayıklarla mehtap eğlenceleri düzenlerlerdi. Bölgenin en zengini, yaz mevsiminde bir saz heyeti tutardı. Bir kayıkta müzisyenler eserlerini icra ederken Boğaziçi sakinlerinin kayıkları da onları takip ederdi. Meyhaneler de önemli bir müzik performansı ve sosyalleşme alanıydı.

Haberin Devamı

* Müzik tarihiyle ilgili elimizde yeterli kaynak var mı?

19’uncu yüzyıla kadar bu müzikte nota kullanımı yok. Müzik eserleri ‘meşk’ sistemiyle bugüne aktarılmış. Yani hoca eseri tekrar tekrar okutarak öğrencisine ezberletirmiş. 17-18’inci yüzyılda Ali Ufki ve Dimitri Kantemir’in denemelerine rağmen ‘notayla eser öğrenimi’ yaygınlaşmamış.

* Takipçi kitlenizin yaş aralığı ne?

Çok şaşırdığım kadar genç bir kitle var. Özellikle tarih ve edebiyat öğrencileri... Çok iyi anlıyorum çünkü benim de tarihe olan ilgimle başladı bu müziğe yönelmem.

Eski İstanbul’a ahenkli bir yolculuk

Çağlar Fidan “Osmanlı’da şehzade sünnetleri, düğünleri halka açıktı ve müzikle buluşma alanlarından biriydi” diyor.

 

BAKMADAN GEÇME!