Güncelleme Tarihi:
Cumartesi akşamı saat 22.00 gibi arabayla Fındıklı’dan Cihangir’e çıkıyoruz. Amacımız arabayı gideceğimiz mekâna en yakın otoparka bırakmak. İlk otoparkta bizi ‘dolu’ tabelası karşılıyor. Cihangir sokaklarını turlayarak bulduğumuz ikinci, üçüncü otoparkta da aynı tabela bizi bekliyor. Ama bu durum bizi yıldırmıyor. “Gidip Bomonti’de biraz vakit geçirelim, geç saatte tekrar buraya döneriz” kararıyla birlikte kendimizi 45 dakika boyunca hiç akmayan bir trafiğin içinde buluyoruz. Buraya gelmek kadar buradan çıkmak da ayrı zor.
Gece yarısı tekrar döndüğümüzde kalabalığın hiç azalmadığını görüyoruz. Yine trafik, yine kaos... Ama moral bozmak yok. Önümüzdeki rengârenk ışıklarla süslenmiş Doğan görünümlü Şahin arabadan müzik sesleri yükseliyor. Dert etmiyoruz çünkü 50 Cent’in ‘In Da Club’ parçasının arabesk versiyonunu başka hiçbir yerde duyma şansımızın olmadığının farkındayız! Pozitif bakış açımızla sonunda bir otoparkta yer bulmayı bile başarıyoruz. Artık Taksim ve Beyoğlu’nun ‘son halini’ yaya keşfetme zamanı. Geleneği bozmayıp önce Bambi’de taze portakal suyuyla çift kaşarlı tostumuzu ısmarlıyoruz.
‘ESKİ DOSTLA’ TEKRAR BULUŞMA
Bir yandan çevremizdeki turistleri izlerken diğer yandan 10 sene önce alışverişten eğlenceye her fırsatta çıktığımız bu caddeden ne kadar uzak kaldığımızı düşünüyoruz. Hedefimiz Beyoğlu’na dönen mekânlara bir uğramak, burada tekrar gece hayatının tadını çıkarmak... Aslında Beyoğlu’nu ‘yeniden keşfetmek’ için geç bile kaldığımızı düşünüyoruz. Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) açılması ve eşzamanlı düzenlenen festivaller, sergiler geçen aylarda bizi ‘eski dostumuzla’ tekrar bir araya getirmişti.
Bu rüzgârla birlikte yeni ve yeniden açılan mekânlar Beyoğlu’nda eğlence hayatını da hareketlendirmeye başladı. Pandemi öncesi RX adını alıp elektronik müzik kulübüne dönüşen Roxy’nin sokağında yine gecenin geç saatlerinde neşe içinde sohbet eden gençler görmek mümkün. Mini gece kulübü Minimüzikhol de özellikle hafta sonları dolmaya başladı, eğer ‘şansınız varsa’ girebiliyorsunuz. Asmalımescit’teki bir kültür köprüsü oluşturan Babylon kapandığında kalbimizin bir parçası kopmuş gibi hissetmiştik. Konser öncesi ve sonrası uzayıp giden ‘Babylon önü’ buluşmalarına da zorunlu veda etmiştik. Şimdi aynı yerde Blind açıldı. Babylon geleneğini sürdürme gibi bir iddiası yok ama BaBa ZuLa, Bulutsuzluk Özlemi, Sonic Boom gibi aynı sahnede daha önce birçok kez izlediğimiz sevilen isimleri ağırlıyor. Yöneticileri beklentinin farkında. “Çok hassas dengeleri yönetmeniz gereken bir miras bu. O sebeple hem bu kültüre paralellik göstermek hem de değişen müziğe uygun yenilikçi dokunuşlarda bulunmak gerekiyor” diyorlar.
GÜNDÜZÜ AYRI, GECESİ AYRI
Dorock XL da Beyoğlu’na dönen mekânlardan. Fitaş Pasajı’nın ilk katında 20 Kasım’da Hayko Cepkin konseriyle açılan Dorock XL Venue’de hem ünlü sanatçılar sahneye çıkıyor hem de DJ’ler eşliğinde konsept partiler düzenleniyor. Pasajın terasındaysa zengin menüsüyle öne çıkan Dorock XL Rooftop, haftanın her günü farklı bir partiyle geç saatlere kadar eğlence imkânı sunuyor. 5’inci katta da kısa süre içinde P!NÇ Pub açılacak ve orada da eğlenceli şovlar seyirciyle buluşacak.
Canlı müzik denince akla ilk gelen markalardan Jolly Joker’sa Beyoğlu’nda farklı bir konsept deniyor. CVK Hotel’in terasında açılan JJ Private’ta fine dining’le canlı müziği birleştiriyor. Burada Bülent Ersoy, Gülşen, Simge, Yaşar, Hakan Altun gibi isimler sahneye çıkıyor. Yıllar önce Jolly Joker mekânlarında öğrenci olarak konser dinlemeye gelen gençler şimdi daha şık bir ortamda ağırlanıyor.
Açılan mekânları okuyunca “Tıpkı eski günlerdeki gibi” dediğinizi duyuyoruz... Eskiden Beyoğlu’nda yürürken 72 milletten insan görürdünüz. Sokakta mini konser veren Perulu müzisyenlerin önünden geçip Japon bir turiste yol tarif ederdiniz. Akşam saatlerinde arkadaşlarınızla buluşmadan mekân mekân gezerdiniz. Sabahın ilk saatlerinde yine salına salına meydana kadar yürür, oradan taksiye ya da minibüse binerdiniz.
Şimdi cadde gündüzleri ellerinde torbalarla alışveriş yapan Ortadoğulu turistlere kalmış durumda. Vitrinlerde Türkçeden çok Arapça yazılar göze çarpıyor. Vitrinlerindeki dev baklava kuleleriyle dikkat çeken tatlıcılar dolup dolup boşalıyor. Geceleriyse gençler gruplar halinde dolaşıyor ve ne yazık ki çoğunluğu erkeklerden oluşuyor. Geç saatlerde eğlenceden dönerken caddenin sağında solunda konuşlanmış erkek kalabalığının içinden iki kadın olarak yürüyüp geçerken birbirimize sokuluyoruz nedense... Oysa etraf hâlâ kalabalık...
EĞLENCE ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİ
Bu durum Beyoğlu’nu eğlenmek için seçen İstanbullulara yeni bir alışkanlık kazandırmış. Mekânların önüne ya da arka kapısına yanaşan taksilerden inip eğlence mekânlarına giriyor, sabah saatlerinde de aynı yerden taksiye binip evlerine dönüyorlar.
Yıllar önce Beyoğlu’nda müdavimi olduğumuz kafeler, kulüpler, dükkânlar, galeriler birer birer kapanırken Tomtom Mahallesi’ndeki plak dükkânı Kontra Records’un sahibi Okan Aydın’la sohbet etme fırsatı bulmuştuk. Aydın, zor günler yaşamasına rağmen “Dükkânımı kapatmayı düşünmüyorum. Elbet bir gün Beyoğlu eski günlerine dönecek” demişti. O sıralar bu sözü fazla ‘romantik’ bulmuştuk. Pandeminin yeniden yükselişe geçmesinden nasıl etkilenir bilinmez ama Beyoğlu bir süredir yeni bir değişim dalgası yaşıyor. Bakalım bu rüzgârı arkasına alıp gerçekten de kültür-sanatın kalbi olduğu, o özlenen günlerine dönebilecek mi?
‘ÇIKARKEN BİLE GERİ GELME PLANIMIZ VARDI’
Münir Atamer, Dorock XL’ın kurucusu
- Beyoğlu’na ‘bitti’ demek buranın tarihine, kültürüne, geçmişine haksızlık olur. Buna bence ‘değişim’ diyelim. Beyoğlu özellikle Gezi olaylarıyla birlikte bu değişimden nasibini aldı. Beyoğlu’ndan çıkma kararı alırken bile planlamalarımızda bir gün dönme fikri her zaman vardı. İstanbul nüfusunun en yoğun olduğu üç bölgede de işletme çalıştırmış biri olarak buranın enerjisi bende hep ayrı olmuştur. Her dönemini biliyorum, yaklaşık 28 yıllık Beyoğluluyum...
- Dünyada 24 saat yaşayan nadir yerlerden biri. Eskiden İstiklal’de bir tur atmadan mekânlara girilmezdi. Sırasıyla tüm mağazalar, sinemalar, pub’lar dolaşılır, eğlence sabahlara kadar devam ederdi. İnsanlar eğlenmek için buraya gelmeye devam ediyor elbette. Ama daha çok belli adreslere geliyor, biraz da sessiz sakin, çok kalabalığa karışmadan gelip gidiyor.
- Beyoğlu eski günlerine döner elbette... Bunun için de yapılacak her türlü festival, konser, kültür-sanat etkinlikleri bu rüzgârı tersine çevirir. Tabii ki yerel yönetimlerin desteğiyle... Profil de değişiyor, bunun sinyallerini görüyoruz.
‘KÜLLERİNDEN DOĞUYOR’
Can Aydoğdu, Jolly Joker Genel Müdürü
- Jolly Joker, Beyoğlu’nun kalbinde doğdu. Dolayısıyla bizim için her zaman özel bir yere sahip. Bu yüzden bizim için yepyeni bir konsept olan yemek ve canlı müzik birlikteliğini köklerimizin bağlı olduğu Beyoğlu’nda hayata geçirdik. Bu, bizim için bir nevi evimize dönmek gibi.
- Beyoğlu’na yapılan yeni yatırımlar, açılan yeni mekânlar sayesinde semt tam ‘bitti’ denilen noktada küllerinden yeniden doğuyor. Eski anılarını hatırlayanlar için nostaljik bir duygu, yeni jenerasyon içinse yepyeni bir heyecanla yeniden keşfediliyor. Yüzyıllardır çeşitli kültürlerin buluştuğu Beyoğlu’nda aynı çeşitliliği yeniden görme, yaratma ve yaşatma umudu Beyoğlu’na daha fazla yatırım yapılmasıyla gerçek olacak. Eskiden Beyoğlu’nun ara sokaklarında eğlenen gençler şimdi birer yatırımcı olarak ellerini taşın altına koyduklarında, özledikleri mekânları kendileri yarattıklarında Beyoğlu eskisinden bile daha güzel olur muhakkak ki.
‘ESKİYE DÖNÜŞ SİNYALLERİ VERMEYE BAŞLADI’
Oytun Alatay, Blind’ın kurucu ortağı
- Beyoğlu’nun yüzyıllara dayanan eğlence hayatı kültürü zoraki bir es vermiş olsa da hepimizin içinde o günlere geri döneceğinin inancı vardı. İstanbul’un en köklü mekânlarını lokasyonunda barındırmış, en önemli sanatçıları ağırlamış olan Beyoğlu, semtin önemli markalarının tek tek geri dönüş kararıyla bu umut ışığını yakmış durumda. Biz de o günlerin maneviyatı ve ileriye dönük inancımızla mekân açmaya karar verdik.
- Beyoğlu’nda bir süredir değişen profil son zamanlarda eskiye dönüş sinyalleri vermeye başladı. Burada tabii ki AKM gibi Beyoğlu’na dönen simge yerlerin, yeni oluşumların katkısı ve Galataport gibi bölgedeki Avrupalı turist nüfusunu arttıracak girişimlerin payı var.
- Beyoğlu’nun yakın zamanda tekrar bu sokaklara aidiyet duyan insanların rahat ve güvenli şekilde eğlenebildikleri bir merkeze dönüşeceğine inanıyoruz. Zaten garip olan bir süredir böyle olmaması değil mi? Tarih boyunca eğlencenin, sanat ve kültürün beşiği olmuş bir yer birkaç senede kaybolup gidebilir mi?
TAKSİ BULMAK ZOR
- Pandeminin de etkisiyle özellikle cuma ve cumartesi akşamları Beyoğlu’na ulaşmak eskisi kadar kolay değil. Toplu taşıma kullanmayı tercih ediyorsanız beklemeyi, kışın soğukta kalmayı ve yürümeyi göze alın. Kıyafet ve ayakkabı tercihinizi buna göre yapın.
- Kendi aracınızla gelirseniz, otopark bulmanın da çok kolay olmadığını hatırlatalım.
- Yapabiliyorsanız mekâna taksiyle gidin. Taksiyi durağı arayıp erkenden ayarlayın. Zira cuma, cumartesi günleri akşam saatlerinde İstanbul’da boş taksi bulmak piyango kazanmak gibi... Saatlerce taksi uygulamasının başında beklemeyin. Eğer ‘Üsküdar motorundan Beşiktaş iskelesine iner, oradan bir taksiye binerim’ gibi planlarınız varsa büyük hayal kırıklığı yaşayacağınızı söyleyebiliriz. Eğlence sonuna doğru taksiyi mekândan çıkmadan önce çağırmayı unutmayın.