Güncelleme Tarihi:
Kavgalarımızı özledim!
Videonun üzerinde biraz daha durulsa/düşünülse, istenen çıkış da mümkün olabilirmiş aslında. Bir ayrılık şarkısı için fazlaca gösterişli bir iş olmuş. Türk’ün kılığı/kıyafeti, bakımı/onarımı; bırakın mutsuzluğu, mutluluktan yana gibi görünüyor. Ayrılık öncesi beyefendiyle kavgalar ise ancak eski Samanyolu TV’deki dizilerde rastlanabilir cinsten; ellerle/kollarla birbirini iteklemeler filan. Tabii şu denmek isteniyorsa başka: “Beyefendi geri dön, kavgalarımızı özledim.” O zaman tamam, duysun beyefendi.
‘Yeni bir şarkı’dan fazlası değil
Yeni nesil müzisyen ve şarkıcıların en üretkenlerindendir Sadık Karan. Dört albüm yaptı bugüne kadar, ilaveten de birkaç single. Normal şartlarda bu kadar çok şarkı çıkarmış birinin, daha popüler, en azından biraz daha bilinir olması gerekirdi. Ama durum öyle değil. Sebebi de kısmen Karan’ın piyasanın dayattığı ‘her saniye ortada ol, görün, yetmezse gürültü/patırtı çıkar, tekrar görün” isteklerine aldırmaması, kısmen de yaptığı müzik ve şarkıların ağır bir arabesk içinde dolanması ve günümüz gençliğinin beklentilerini karşılamakta yetersiz kalışı.
Son şarkısı ‘Vazgeçtim Bizden’ de durumu değiştirecek gibi görünmüyor. Bir kuşak öncesinin önde gelen isimlerinden Sinan Özen’i andıran (ki bizzat Özen de, kendisinden bir kuşak öncesinin piyanist şantörlerinin izinden gitmişlerdendir) vokal yapısı ve o tarz şarkıların büyük kısmında rastlanabilecek söz ve melodi vasatlığı, şarkıcının hesabına yalnızca ‘yeni bir şarkı daha yaptı’ şeklinde geçecek ve daha fazlasına yol açamayacak.
Sözlere mesai harcamalı
Karan daha iyi şarkılar yazmalı. İşin aksayan yönlerinden söz kısmına da daha fazla mesai harcamalı. “Al sözlerin hepsini, hikâyemden git/Ben vazgeçtim bizden, düşlerimde bit” gibi, gitli/bitli kafiyeler kimselerin derdine derman olamaz. Ne söyleyen ne de dinleyen fayda görebilir bu kalıplardan. “Sen en son kandığım yalan/Benim seni hemen unutmam lazım” gibi tamamıyla kafiyesiz dizelerde de durum değişmiyor. Belki mesele kafiyede değildir de (aşk ve ayrılık gibi) olup biteni olduğu gibi kavrama zorluğunda, bu zorluğu dizelere dönüştürme biçimindedir.