Güncelleme Tarihi:
Nuri Bilge Ceylan sineması dendiğinde aklınıza ilk gelen?
Hazar Ergüçlü: Her şeyin en organik hali. Hiçbir endişe, korku duymaksızın, mesaj kaygısı olmadan, bütün yalınlığıyla hayatı olduğu gibi gözlerimizin önüne seren bir üslup. Üzerine uzun uzun düşünüp uyumak gereken filmler.
Doğu Demirkol: İstihareye yatmak gibi mi (gülüyor)?
Murat Cemcir: Ben Bilge Ceylan sinemasının bir resim sanatı olduğunu düşünüyorum. Ama bu filmi aynı zamanda edebi bir eser gibi.
Doğu Demirkol: Benim özet cümlem yok. Görsel olarak efsane bir şeydi. Ama “Nuri Bilge Ceylan sineması resim sanatıdır, edebi bir şeydir” gibi bir şey söyleyemem.
YouTube’da ‘Kış Uykusu’ filminin perde arkasını izleyince yönetmenin oyuncuları ne kadar zorladığını görüyoruz. Sizin için de onunla çalışmak zor muydu?
Murat Cemcir: Birebir olduğunda herkesle farklı ilişki kurar, ben önyargılı olmamak adına izlemedim. Çekimlerden sonra bir dakikasına baktım ve “İyi ki izlememişim” dedim. Çünkü birebirde çok samimi bir yönetmen. Oyuncuya her türlü alanı sağlıyor. Benim ilk çektiğim film altı günde bitmişti. Bu sefer bir sahnenin altı günde çekildiği oldu.
Doğu Demirkol: ‘Yetenek Sizsiniz’e katılmış ve bin kişi tarafından yuhalanmıştım
Sinan, hem anlaşılması hem sevilmesi zor bir karakter. Sizin gözünüzden nasıl biri?
- Benim için de sevmesi zor, sabrı zorlayan bir karakter. Herkes için bir imtihan gibi ama babası da onun sabrını zorluyor.
Nuri Bilge Ceylan sizi nasıl keşfetti?
- ‘Yetenek Sizsiniz’e katılmış ve bin kişi tarafından yuhalanmıştım!
Neden?
- E orada kötüydüm. Ama yine de kendimi anlatmaya çalışıyor ve kabul edilmememe rağmen direniyordum. Hocaya o videomu göndermişler. Sinan’da da böyle bir çaba olduğu için çağırmış beni.
Daha önce filmlerini izlemiş miydiniz?
- Hayır. Teklif gelince, tanıştığımızda konusu açılır diye ‘Uzak’ı izledim. Seçildikten sonra da bütün filmlerini...
Ceylan’ın sineması derinliği olan filmleri içeriyor. Siz hayatta böyle filmlerden beslenen biri miydiniz?
- Hayır, hiç alakam yoktu. Bilerek kendimi uzak tutardım.
Neden insan bununla arasına mesafe koyar?
- Stand-up yapıyorum. Toplumun geneline hitap edilecekse eğer, o tür şeyler, “Enteller falan” diyerek dalga geçilecek şeylerdir. Ama insan içine girince ne kadar bizi yansıttığını ve aslında hiç de ti’ye alınamayacağını anlıyor.
Nuri Bilge Ceylan sizin için “Eksiklerini gediklerini yıldırım hızıyla onaran bir tür ‘alien’ gibi” demiş...
- İlk çağırdıklarında bana gönderilen metni kendim videoya çektim. Alakasızmış, hoca dehşete düştü izlediğinde, “Gerçek hayatta bu yok. Sen çok yanlış anlamışsın” dedi ve ilk fırçamı orada yedim.
Sonra da çok fırça yediniz mi?
- Hayır, iyi anlaştık. Ben ters bir şey söylendiğinde demoralize olurum, sağ olsun bana hep güzellikle anlattı.
Diğer oyuncular hakkında fikrimiz var ama sizi pek tanımıyoruz...
- Amasya’da büyüdüm. Babam doktor, annem avukat. Bilgisayar mühendisliği okudum ama hep mizah ürettim, Allah vergisi bir şey. Nişanlıyım, kısa zamanda evlenmeyi düşünüyoruz.
Hazar Ergüçlü: Nuri Bilge Ceylan’a teslim olmaktan daha güzel ne olabilir ki?
Bu kadar büyük bir yönetmenden teklif gelince korktunuz mu?
- Korkmaz mıyım? “Nuri Bilge Ceylan’dan deneme çekimi talebi geldi” dediler. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Hazır değil miydiniz?
- Bunu hep çok istiyor ama bu kadar çabuk olacağını beklemiyordum. Tek başıma hazırlanıp gittim ve kendimi hocaya bıraktım. Zaten Nuri Bilge Ceylan’a teslim olmaktan daha güzel ne olabilir ki?
-Karakteri çıkarmak zor muydu?
- Hiç çalışmadığım gibi çalıştım. Ezberimi yaptım ve tamamen akışa bıraktım. Zaten bir şey kurup gidemezsin. Bu adam bir sanat eseri yaratmış...
mHatice nasıl bir karakter?
- Hırsları olan, gözükara, her şeyi yapabilecek fakat şartlardan dolayı sıkışıp kalmış, gelgitleri olan bir kız.
Ne öğretti?
- Realiteye olan yakınlığı büyüleyici, bir şey almadan çıkmak mümkün değil. Karakterlerin hepsinde benden çok şey var. Film hâlâ peşimi bırakmıyor diyebilirim.
Cannes deneyimi nasıldı?
- Çok sert bir deneyim. Halıya çıktığındaki atmosfer, orada hocayla bulunmanın verdiği prestij paha piçilemez.
Murat Cemcir: Bilge, sırtını rahat yaslayabileceğin bir yönetmen
Gişe filmleriyle tanınan bir oyuncu olarak bir festival filminde oynama tecrübesiyle ilgili ne söylersiniz?
- Sinemanın nimetleri ve hikâye anlatımları aynı, sadece üsluplar farklı. Benim için yaptığımız işlerden tek farkı şu oldu; Bilge Ceylan çok hassas, titiz ve çalışkan bir yönetmen. Onun, ideale ulaşmak için tekrar tekrar çekim yapması bana da daha titiz ve ciddi olmayı, ayrıntılara özen göstermeyi öğretti.
Yollarınız nasıl kesişti?
- YouTube’da ‘Kardeş Payı’ dizisinin sezon finalindeki uzun konuşma sahnemi izlemiş, o sahnenin aklına çok takıldığını söyledi.
Hazırlık için nasıl bir yol izlediniz?
- Yönetmene teslim olmak en doğru şey. Bilge, sırtını rahat yaslayabileceğin bir yönetmen. Ona çok güvendim ve filmi ilk seyrettiğimde de “İyi ki çalışmışım” dedim.
Canlandırdığınız İdris nasıl bir adam?
- Köy öğretmenliği yapıyor. Romantik bir karakter. Toplumdan kendisini ayrıştırmış. Yaşadığı toprakları, ailesini, her şeyi çok seviyor. Hayatından çok mutlu. Baba-oğul çatışması da filmin ana sürprizlerinden biri.
Ahlat ağacı; yalnız, garip, sahipsiz bir ağaç. Öksüz bir çocuk gibi... Hayatınızda bu ağaçla özdeşleştirdiğiniz bir yan var mı?
- Ergenlik bittikten sonra üniversiteyle başlayan süreçte kendi paranı kazanma ve hayallerinin peşinden gitme noktasında çok şey yaşadım. 2000’de İstanbul’a geldim ve hâlâ mücadele ediyorum. Sürdürülebilir bir başarının çalışıp çabalamadan olacağını da sanmıyorum. Uçurumun kenarına gider, düşmekten çok korkarsın. O korktuğun anlar esasında senin bir tık daha büyüyeceğin anlardır. Eğer hayata ve kendine güvenirsen, kanatlanır ve uçarsın, yoksa düşersin.