Güncelleme Tarihi:
Onyıllardır zenginlerin altın varaklı evlerde pinekleyip durduğu diziler izledik. Zenginlik, mutfakta dedikodu yapan ‘avam’lara “Fidaaan bana bir kahve yap”, “Mustafaaa arabayı hazırla” diye bağırmaktı. İşsizlik, güçsüzlüktü. Evin salonunun mutfağa kilometrelerce uzak olması, yemeklerin hep davetlerde ziyafet usulü ortaya çıkmasıydı. Çocukların anne-babayla, patron-çalışan ilişkisine benzer alışverişi olurdu. ‘Bilmemneoğlu ailesi’ne yakışır ‘bilmemne’ler genel mevzuydu. Türk dizisi zenginleri konaklarında itibar, çeyiz, soy sop; İstanbul’daysa hisse, taşradaysa toprak hesabı dışında bir şey yapmadan, yaldızlı fincanlarından çatık kaşlı kahveler içip durdular.
Ütü ve mikserin dayanılmaz cazibesi
Fakir sevgilileri yuttu, mermer sütunlarıyla ezikledi o villalar. Ama sonunda gururlu yoksul oğlanların, güzel gözlü gecekondu kızlarının aşkı kazandı. Sosyetenin gergin sofralarında ‘catering usulü enginar’ yenmesini izleye izleye gerçeklik algımız epey hasar görmüştü.
Ama şimdi ‘Ufak Tefek Cinayetler’in bu köhne tiyatronun perdesini seksi ve coşkulu biçimde indirivermesini, klişeleri ince topuklu ayakkabılarıyla eze eze geçişini izliyoruz. Uzun ve sıkıcı melodram tarihimizde inandırıldığımız hizmetçili konakların, arkaik feodal düzenini babannelerimizin hatıralarına gömelim artık.
Son zamanlarda ekrana gelmiş en en parlak dizi ‘Ufak Tefek Cinayetler’, hepimize ‘o iş öyle olmaz böyle olur’ diyor. Ütünün hayatta en önemli şeye dönüştüğünü; bitki gübresinin, kek mikserinin seksi bir şey olduğunu; frambuazlı cheesecake’lerin Instagram’a değer olmasının kıymetini izliyoruz. Hayretle, sevinçle, gıcık olarak, anlayarak ve heyecandan dişlerimizi sıkarak...
Çoğumuz Oya’yız!
Oya, Merve (özellikle Merve!), Pelin ve Arzu dizi dünyasının yeni zenginlerinin müthiş bir fotoğrafını çekiyor. Telefonların ‘See youuu’ diye kapanması, randevuların ‘schedule’ edilmesi, hayatın akışının bakıcıların/yardımcıların asla hasta olmamasına bağlı olması, Mila’ların, Polen’lerin hiç kirletmemeleri gereken okul elbiseleri, pilates hocalarının gereksiz pahalı yoga pantolonları, smoothie’ler ve okul aile birliği toplantıları…
Sarmaşık Sitesi hayali bir yer olsa da bu domestik kraliçeler hayatın tam içinden. Onları hepimiz sadece bugünden değil, geçmişimizden de çok iyi tanıyoruz. Okuldaki kibirli, gergin popüler kızın zorbalıklarını hatırlıyoruz, 16 yaşındaki salak oğlanların birçoğunun 36 yaşında salak adamlara (Taylan) dönüştüğünü biliyoruz. Ve diziyi izleyenlerin büyük bölümü Aslıhan Gürbüz’ün müthiş yeteneği sayesinde Merve’nin cazibesine kapılmadan edemese de çoğumuz Oya olmanın gerçeğiyle yüzleşiyoruz. ‘Ufak Tefek Cinayetler’ her bölümde doz artırarak bizi çok tanıdık yerlerden vuruyor.