Fatih Artman: Ameliyat olmadım, diyet yaptım

Güncelleme Tarihi:

Fatih Artman: Ameliyat olmadım, diyet yaptım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2020 07:00

‘Behzat Ç.’den beri birçok farklı karakterle karşımıza çıktı. İzleyenleri hepsine de inandırdı. Kadın, erkek, çocuk, herkes onu seviyor, “Bende samimi bir enerji buluyor olabilirler” diye anlatıyor. Şöhrete inanmayan, “Hepimiz insanız” diyen Fatih Artman: “Hiçbir meslekte böylesine büyük bir stres yoktur.”

Haberin Devamı

Kimi zaman sert, kimi zaman naif bir karakterle karşımıza çıkıyor. O ise hayata hep pozitif taraftan bakmaya çalıştığını anlatıyor. İnsan onu görünce, sanki yıllarca tanıdığı bir mahalle arkadaşıyla karşılaşmış gibi hissediyor. Hep gülümsüyor, diğer oyuncularla yarıştan uzak... “Ben sadece kendi dünyamdayım” diyor. ‘Dünyada Karşılaşmış Gibi’ oyunu pandemi yüzünden ara verse de ekran yolculuğu tam gaz devam eden Fatih Artman’la başlıyoruz hikâyesini konuşmaya...

Canlandırdığınız karakterler genelde açıksözlü, dobra insanlar... Size ne kadar benziyorlar?

Hiçbiri bana benzemiyor bence ama hepsinde benim ruhum var.

Hem beyefendi bir havanız var hem her an sert birine dönüşebilecekmiş gibi duruyorsunuz. Biraz görmediğimiz Fatih’i anlatır mısınız bize?

Haberin Devamı

Bu çok zor bir soru. Kendime bile sormaktan korktuğum bir soru hatta. Kendimi bildim bileli hayatı olumlu tarafından görmeye çalışan, gülmeyi, paylaşmayı ve sohbet etmeyi seven bir insanım. Her insan gibi olumsuz yönlerim de var tabii ki.

Örnek verir misiniz?

Ani duygu değişimleri en sevmediğim tarafım.

Değiştirmek istediğiniz bir özellik var mı?

Çok fazla var. İşim dışında özel hayatımdaki her şeyi hep ertelerim. Hep son anda hallederim. En çok o özelliğimi değiştirmek istiyorum.

Fenerbahçe babamın en büyük mirası

Sizi 10 yıl önce ‘Behzat Ç.’ ile tanıdık. Peki en başa sarsak... Ankaralısınız. Ankara ve Ankaralı olmak size ne ifade ediyor?

Kendimi ait olduğumu hissettiğim tek yer Ankara. Kendimi bildiğim, samimiyeti öğrendiğim yer. Doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, çalıştığım, hatta askerliğimi bile yaptığım, bana hayatı öğreten yer. Çok ama çok özel. Tarifsiz.

Nasıl bir çocukluk yaşadınız?

Her şeyden önce mutlu. Mahalle samimiyetinin olduğu bir semtte büyüdüm. Çok güzel anılarım oldu. Sonra yıllarca yaşadığım mahallem profesyonel olarak çalıştığım ilk iş ortamım oldu. Bu tesadüf rüya gibiydi benim için. İki ablası olan, en küçük kardeştim. O yüzden üstüme hep düşüldü ve bu durum hiç değişmedi. Hayatımın en değerlileri sadece ailem.

Haberin Devamı

14 yaşında babanızı kaybetmişsiniz. Bu kayıp sizi ve hayata bakışınızı nasıl etkiledi?

Mutlaka hayatımı etkilemiştir. Bu konudaki en büyük şansım ailemin çok bilinçli olmasıydı. Bana ekstra bir sorumluluk hiç yüklenmedi. Hassas bir dönemden geçtiğim için tam tersi, ilgi benim üzerime oldu. Haklarını ödeyemem.

Sıkı bir Fenerbahçe taraftarısınız. Fenerbahçe ile nasıl bir bağınız var? Babanızdan size kalan bir miras olarak görüyormuşsunuz sanırım...

Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Tarif edilemez, başka bir sevgi. Bambaşka bir ilişki, bambaşka bir sevda... Evet, gururla söylüyorum babamın bıraktığı en büyük mirastır bana Fenerbahçe.

Teknik lise mezunusunuz. Ailede başka oyuncu yok. Oyunculuk sizin kanınıza nasıl girdi?

Haberin Devamı

Ortaokulda törende okuduğum şiiri ve aldığım hazzı hatırlıyorum. Bu sevginin uzunca bir süre üzerine hiç gitmedim. Ailem de tiyatroyu severdi. Ben de çok taklit yapar, güldürürdüm onları. Ablam benden önce fark etti bunu. Birlikte konuştuk, karar verdik. Sonra da konservatuvar sınavına hazırlanmaya başladım. Kursa gidip her bulduğum oyunu izlediğim o günleri hiç unutamayacağım. Çok güzel zamanlardı. Konservatuvarı kazandım ve dünyam değişti.

Fatih Artman: Ameliyat olmadım, diyet yaptım

Ameliyat olmadım, diyet yaptım

Sahnede olmak iyi mi geldi?

Tarifi mümkün olmayan bir his. Kendimi bu şekilde ifade edebilmenin verdiği mutluluğu başka hiçbir şeyde hissetmedim.

Haberin Devamı

Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk bölümü mezunusunuz. Tek ve en büyük hayaliniz tiyatro yapmakken kendinizi nasıl ekranda ve ‘Behzat Ç.’ setinde buldunuz?

Açıkçası tesadüfler sayesinde. Audition’ın (deneme çekimi) ne olduğunu bile tam bilmezken sadece bana verilen sahneyi en iyi şekilde canlandırmaya çalışmıştım. Sonrası çok hızlı gelişti. Setle tiyatronun aynı anda olabileceği inancı içindeydim ama maalesef anladım ki benim için bu uygun değildi. Tiyatronun hayatımda hep olacağının inancıyla dizi hayatına başladım. Öyle de oldu. En büyük isteğim de devam etmesi.

Ankara’dan İstanbul’a yerleştikten sonra zorlandınız mı?

Çok zorlanmadım. Zaten İstanbul’a çok sık gelirdim. Burada bir çevrem de vardı. Sadece bir süre ev bulamadım. Küçük, tatlı zorluklar oldu en fazla. Ev bulduktan sonra da evden çıkmaz oldum. Hep sade bir hayatım oldu.

Haberin Devamı

Sonra da hepimizi şaşırtan kilo verme süreciniz başladı. Ameliyat mı geçirdiniz?

Hayır, ameliyat olmadım. Diyet yaptım bir süre. Konservatuvara girdikten sonra epey bir kilo almıştım, sonra aldığım kiloları geri verdim.

Oyunculuk çok zorlu bir yol

Birçok projede rol aldınız. Bazılarında başrolde olmasanız bile canlandırdığınız karakterler hep çok konuşulup öne çıktı. Sizin için başrol olmak ne kadar önemli?

Senaryo her şeyden önemli. İyi bir senaryo olduktan sonra başrol ya da yan rol olması önemli değil. Benim için sadece rolümün işlevsel olması önemli. Proje kadar karakterin farklı olması da beni cezbeder.

Karakter oyunculuğunun farkı nedir?

Ben böyle bir ayrımın olduğuna inanmıyorum. Daha doğrusu benim için yok. Oynayacağın karakterin katmanlarını bilmek ve o anın içinde olmak...

Oyunculuk yapmak sizdeki hangi boşluğu dolduruyor?

Bir boşluktan ziyade hayatımın büyük bir bölümünü dolduruyor. Kendimi bu şekilde ifade edebildiğim her an benim için çok özel.

Yaptığınız mesleğin en zor yanı ne?

Hiçbir meslekte böylesine büyük bir stres yoktur. Oyuncu olarak her performansınızda bir iddianızın olması çok zorlayıcı. Zaman ve mekân fark etmeden her gün bu iddia hali keyifli ama bir o kadar da stresli.

Oyunculuk gençlerin rüyasını süsleyen bir meslek. Bu işe başlayacak olanlara ne öğütlersiniz?

Amaçları popüler veya ünlü olmaksa tavsiye etmiyorum. Bu çok zorlu bir yol. Ancak gerçekten oyunculuğa merakı olan herkes bu hissin peşinden gitmeli. Bu dünyayı sonuna kadar araştırıp çalışmalılar.

Üzülünce de mutluluktan da...

◊ Hangi noktada ‘Menajerimi ara’ dersiniz?

Her projenin başında kesinlikle söylerim. Onun dışında işimle alakalı çözemeyeceğimi hissettiğim her an aklımdaki ilk isim o olur.

◊ Bir menajeri canlandırıyorsunuz. Menajerlerin dünyasına dair sizi en şaşırtan ne oldu?

Her ne kadar renkli görünse de menajerliğin çok stresli bir iş olduğunu düşünüyorum. Yapılan işin odak noktası insan olduğu için işler hem kolay hem de daha zor. Bu durumu yönetmenin zorluğu çok şaşırtıcı.

◊ Dizide gördüğümüz menajerler ve oyuncular arasında büyük rekabet var. Siz o zorlu ve rekabet dolu arenadan nasıl etkileniyorsunuz? Siz de dizideki oyuncular gibi büyük bir yarış içinde misiniz?

Hayır. Ben sadece kendi dünyamdayım. Diğer oyuncularla yarıştan çok birlik içinde olmaktan mutluyum. Benim çevremde böyle bir durum olması imkânsız hatta komik.

◊ Diğer bir projeniz ‘Bir Başkadır’ sizce ne kadar Türkiye aynası bir işti?

Ülkemizin birçok farklı kültürlerini anlatan bir dizi olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız topraklarda bu ruhun benzeri birden çok fazla hikâye ve kültür olduğunu biliyorum. Bunların da işleneceği nice projeler olmasını çok isterim.

◊ “Ağlanacak bir şey olsa ben de ağlardım” diyerek ağlamaya başladığınız bir sahne var. Siz en son neye ağladınız?

Birçok şeye ağlamış olabilirim, hatırlamıyorum açıkçası. Üzüldüğüm için de ağlarım, mutlu bir olaya da ağlamış olabilirim. Sosyal medyada izlediğim videolardan birinde ağlamışımdır.

Fatih Artman: Ameliyat olmadım, diyet yaptım
Fatih Artman, ‘Behzat Ç.’deki Harun karakteriyle tanındı, ‘Bir Başkadır’daki Yasin rolüyle de (üstte) çok beğenildi.

Asla oynamam dediğim bir rol yok

◊ Komedi ya da dram, gerçekten hiç ayırt edemez oldum. Ayırmak da istemiyorum. İçinde olup haz alabildiğim sürece ikisini ayıramam. Hatta bunu sürdürmeyi çok isterim.

◊ Asla oynamam dediğim bir rol yok. Beni heyecanlandıran, farklı olduğunu düşündüğüm her karakterle, her projede yer alabilirim.

◊ Ekranda olmayı sevdim. Çok sevilen bir karakterle başlamam da benim için çok büyük bir şans oldu. Daha çok teşvik etti beni. Sorumluluğu çok fazla ama buna değer. Haz alıyorum.

En büyük derdim ayrımcılık

◊ Genelde toplumsal konulara parmak basan işlerde rol aldınız. Peki siz ne kadar toplumsal konulara kafa yoran birisiniz?

Kendisinin, çevresindekilerin ve yaşadığı toplumun bilincinde olan her insan kadar ben de kafa yorarım. İnceler, okur ve izlerim. Savunulması gereken her yerde hakkımı savundum ve savunurum.

◊ En çok nelerle sorununuz, dertleriniz vardır?

Ayrımcılık. Bu sorunun hiçbir zaman değişmeyeceğini bilmek canımı çok daha fazla acıtıyor.

Hiçbir zaman yakışıklı olduğumu düşünmedim

◊ ‘Behzat Ç.’ sonrası yaptığınız işlerin çoğu büyük ilgi gördü. Şöhret, ün gibi kavramlar size ne ifade ediyor?

Tabii birçok insan gibi benim için de büyüleyici ve renkli bir dünyaydı. Fakat bu kavramlar yıllar içinde çok değişti benim için.

◊ Nasıl?

Hepimiz insanız. Bu kadar basit bir noktadan bakıyorum bu duruma ve mutluyum.

◊ Size hem kadınlar hem erkekler bayılıyor. İzleyici neden sizi bu kadar çok seviyor?

Tam olarak tahmin edemiyorum. Samimi ve sıcak bir enerji buluyor olabilirler.

◊ Bazılarına göre çok sempatik, bazılarına göre çok yakışıklısınız. Siz kendinizi yakışıklı bulur musunuz? Takılır mısınız fiziki konulara?

Hiç takılmam. Hiçbir zaman da yakışıklı olduğumu düşünmedim.

◊ 1.90 boyundasınız. Kamera önünde zor oluyor mu?

Memnunum boyumdan.

◊ Sette karşınızdaki herkes takoz üstünde mi oynuyor?

Tabii, birçok kez takoz kullandık. Her seferinde gülüyoruz, eğleniyoruz bu durumla.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!