‘Derdi, tasayı paylaşıyoruz, artık dostuz ve kardeşiz’

Alternatif rock müziğin özgün isimlerinden Adamlar, müzik yolculuklarının 10’uncu yılını ‘Kahırlı Merdiven’ adını verdikleri yepyeni bir albümle taçlandırdı. Geçen hafta dinleyiciyle buluşan 9 şarkılık albüm ironik şarkı sözleri ve enerjik rock sound’uyla dikkat çekiyor. Grup üyeleri Tolga Akdoğan, Gürhan Öğütücü, Berat İşçioğlu ve Berkan Tilavel’le yarın Volkswagen Arena’da verecekleri konser öncesi, Kadıköy’deki stüdyolarında buluştuk. Yeni albümlerini, grup olmanın zorluklarını ve 10 yıllık serüvenlerini konuştuk.

◊ 10’uncu yılınızda yayımladığınız ‘Kahırlı Merdiven’ albümü sizin için ne ifade ediyor?

Tolga Akdoğan: Elimizde avcumuzda ne varsa bunları en derli toplu yansıttığımız albüm. Tekrar köklerimize döndük. En rock’n roll tınlayan, en canlıya yakın kaydettiğimiz albüm oldu. Verdiği histeki doygunluk nedeniyle de en oturaklı işimiz aynı zamanda.

◊ Yeni şarkılarınızda daha sert sound’la karşılaşıyoruz. Müzik türü olarak nasıl tanımlıyorsunuz kendinizi?

Tolga Akdoğan: İçinde birçok farklı lezzet olan bir rock albümü bu. Aynı enstrümanlarla ve aynı insanların yorumlarıyla ortaya çıktı ama belki önceye nazaran halk müziğinden daha çok etkilendik. Mesela ‘Mezara Kadar’ isimli şarkımız bir punk parçası formunda ama aynı zamanda anlatım olarak halk müziğine benzer bir tarafını da görebilirsiniz.

‘HEPSİ ÇOK DEĞERLİ’

◊ Halk müziğinden etkilendiğiniz isimler kimler?

Tolga Akdoğan: Kişisel olarak neredeyse bütün âşıklar ve ozanlardan etkilendim. Hatta Anadolu bilgeliği, düşünce sistemi, ifade biçimi olarak da çok sevip saygı duyduğum bir ekol. Öyle ayıramam özellikle ama aklıma ilk Âşık Veysel, Neşet Ertaş, Mahzuni Şerif geliyor. Hepsi çok değerli, severiz.

◊ Geriye dönüp baktığınızda bu 10 yıl nasıl geçti? Bir müzik grubu olarak var olmanın zorlukları neler?

Tolga Akdoğan: Birbirimizden enerji alarak ortaya koyuyoruz bir şeyleri. Dolayısıyla bunun kolay tarafı, zorluklarına göre daha çok bence. Derdi, tasayı paylaşıyoruz, birbirini hafifletme tarafı var grup olmanın. Artık dostuz ve kardeşiz hatta. Bir de bugüne kadar dinlediğimiz, etkilendiğimiz, yola çıkmamıza vesile olan şey de grup müziği, yani o kültür. O yüzden biz bir hayal kurduk ve bu yola girdik. Bunun yanında bütün ilişkilerde nasıl zorluklar yaşanıyorsa bizde de o şekilde durumlar oluyor. Ama 10 yıl içinde bu konuda çok yol kat ettik.

◊ Bize gelen basın bülteninizde ‘Özlenen rock sound’u geri geliyor’ gibi bir cümle var. Rock müziğe ne oldu?

Tolga Akdoğan: Arkasında büyük bir itici güç ve piyasada endüstri desteği yok artık. Son senelerde daha pop bir yaklaşım var. Rock müzik uzun yıllardır popüler değil. Üretim maliyeti, ekonomi ve müziğin yapılma biçiminin değişmesiyle de alakalı bir konu bu. Sektör evde, bilgisayar başında prodüksiyon yapma anlayışına doğru evrildi. Bir grubu alıp stüdyoya sokmakla ve oranın masraflarını karşılamakla kimse mücadele etmiyor artık.

Berat İşçioğlu: Şimdi rock müzik yapabilmek bir grup olunca daha zor. Çünkü solo artistin yönetimi daha kolay. Grup olmak hem plak şirketi hem de pazarlama için işi güçleştiriyor.

◊ Grup adınız ‘adam’a vurgu yapıyor diye cinsiyet eşitliği üzerinden hiç eleştirildiğiniz oldu mu?

Tolga Akdoğan: Oldu ama çok az. Açıkçası ilk günden beri şu ‘Adamsın’ geyiği hiç hoşlandığım bir şey değil. Hayatımda kimseye ‘Adamsın’ demedim, kendime denmesinden de hoşlanmam. Adamlar isminin ortaya çıkışında yozlaşmış bir ‘adamsın’ vurgusu asla yoktu. Bilakis daha mizahi bir hissiyatı vardı. Adamlar ismini duyduğum ilk yer, çizer Cengiz Üstün’ün ‘Adamlar, Anti Klişe Timi’ isimli karikatür serisi; çok severim. Klişe laflar edildiği zaman arkadan böyle bıyıklı tipler çıkıyordu, öyle bir esprisi vardı. Aklıma oradan geldi ve müzik grubu ismi olarak çok hoşuma gitti. İlla niyet arıyorsak adam sözcüğü ‘âdem’den geliyor, âdem de insan demek. Yani bir cinsiyeti övme durumumuz hiç olmadı.

‘STAND-UP’LARI SEVERİM’

◊ Şarkı sözlerinizde mizaha ve ironiye sıkça yer veriyorsunuz. Örneğin ‘Kahırlı Merdiven’ şarkınızda “Baktın sevgi satmıyor, dramlarla üz beni/Drone drone üstüne, sevdiyseniz like edin...” gibi dizeler var. Üretim aşamasında en çok nelerden besleniyorsunuz?

Tolga Akdoğan: Stand-up’ları, komediyi ve mizahı severim, ilgilenirim. Bir şeyi öyle anlatmayı seviyorum ama kendime en yakın bulduğum format kara komedi. Yani dramatik bir şeyin ağırlığı altında ezilmeden hem o dram hissini verip hem de bunun içindeki absürt komiği gösterme şekli bana çok uygun geldi hep. Ama yıllar içinde Anadolu’daki söylem biçimleri daha ağır bastı. Yunus Emre’nin bahsettiği çok boyutlu, katmanlı ve varoluşsal şeyler örneğin. Yaşım ilerledikçe, varoluşa dair sorularım arttıkça, oralara çıktı yolum.

◊ Şimdiye kadar sahnede yaşadığınız en ilginç durum neydi?

Gürhan Öğütücü: Eskişehir’de çaldığımız bir konserin sonunda fırtına çıktı. Her yer yıkılana kadar çalmaya devam ettik. ‘Yüzüklerin Efendisi’ filmindeki bir savaş sahnesi gibiydi.

Tolga Akdoğan: Sahneden düşenler, sahneye atlayan mafyatik organizatörler, elektriğin komple gitmesi... Aklınıza gelebilecek her şeyi yaşadık.

◊ Konser öncesi ritüeliniz var mı?

Berat İşçioğlu: Son yarım saatte biraz kendi halimizde olmaya çalışıyoruz. Bir de sarılırız birbirimize.

Gürhan Öğütücü: Konser vereceğimiz yere gidip bir ‘akortlanma’ halimiz oluyor. Kimin ne derdi varsa törpüleniyor, konser enerjisine dönüşüyor.

◊ Peyk grubundan İrfan Alış’ı kaybettik. Tanışıyor muydunuz?

Berkan Tilavel: 10 yıl önce müzik gruplarının mesafeli olduğunu düşünürdüm. Sonra Peyk’le konser verdik. İrfan Abi gelip “Çocuklar bir gün gelin, mangal yakalım” dedi. Adam bizi mangala çağırıyor diye çok sevinmiştim.

Tolga Akdoğan: Bana da “Gel sana güveç yapayım” demişti. Aniden gitti. Ne diyeyim, yani çok severiz.