Güncelleme Tarihi:
Bu onunla dördüncü buluşmamız, her projede daha da sağlamlaştırdığı kariyerinin neredeyse her aşamasında sohbet etme fırsatı bulduk. Şimdilerde yeni dizisi ‘Teşkilat’ nedeniyle oldukça yoğun bir çalışma temposu içinde, bir ayağı çekimler nedeniyle Ankara’da... Bu röportajı, iki hafta süren uzun planlamalar sonunda yapabiliyoruz. Karşımda, her defasında daha olgunlaşan bir Deniz var. Hayatının bu dönemini ‘fonda canlı ve duygulu bir müzik çalıyor’ diye tarif ediyor, eşi Barış’la olan evliliğini anlatırken gözleri mutluluktan parlıyor. Buyurun Deniz’le geçmişten bugüne uzanan sohbetimize...
Hayatını dönemlere bölsek... Nasıl bir yaşamdı seninki?
20’lerin başı mücadele, 25 yaş itibariyle hayallerime daha çok yaklaşma, 30 yaşımı da hayallerime kavuşma olarak özetleyebilirim.
Küçük yaşlarda basketbol oynarken bir gün ülkenin başrol oyuncularından biri olacağın aklına gelir miydi?
Aklımın ucundan bile geçmezdi! Dizi ve film izlemeyi çocukluğumda da çok severdim. Kendimi içinde hayal ederdim, evet ama bu sadece bir hayaldi. Şimdi o hayal ettiğim setlerde olmak, bu işi yapmak o kadar kıymetli ki...
ÇOK ÇEKİNGENDİM
Basketbol sahasından tiyatro sahnesine geçiş nasıl oldu?
Basketbol benim için çok uzun sürmedi. Zayıf bir yapım vardı, çok yoruluyordum ve istediğim keyfi alamıyordum. Annem beni okulun tiyatro koluna yazdırdı çünkü izlediğim oyunlar beni çok etkilemişti. Bir daha da kopamadım. Eksik kalan parçamı bulmuş oldum.
O dönem bir maçta burnunun kırılması da hayatının kırılma noktalarından biri olmuş sanırım...
Burnum okul bahçesinde arkadaşlarımla oynarken kırıldı. Hayatımı değil, burnumu değiştirdi sadece. Eskiden çok takardım, şimdi benim için bir şey ifade etmiyor.
Tiyatro öğretmenin sayesinde oyunculuk için bir görüşmeye gittiğinde yüzünde sargılar varmış. Neler yaşadın?
İsteksizdim açıkçası. Bir ajansa yazılayım, televizyonlara çıkayım, İstanbul’a gideyim... Kendimde böyle bir güç bulamıyordum, hiçbirini düşünemiyordum bile.
Neden?
Çok çekingendim. Sağ olsun hocam beni gitmem için zorladı. Sargılar nedeniyle o gün fotoğraf çekimim olamadı tabii. Yolculuk da işte böyle başladı...
Hadi dışarıdan tozpembe görünen bu dünyayı aralayalım... Bu mesleği seçtiğin için pişmanlıklar yaşadığın ya da zorlandığın zamanlar oldu mu?
Asla pişman olmadım. Aksine kendimi başka bir meslek yaparken düşünemiyorum bile. Bu benim hayalimdi ve ben, hayalimi gerçekleştirdim. Hem de kendi çabalarımla... Hayatın her alanında olduğu gibi benim işimin de peşinde getirdiği dikenler var. Ama artık umursamıyorum, sadece işimi yapıyorum. Ne zorlukları ne pürüzleri beni bu yoldan döndüremez!
KENDİ DEĞERİMİ BİLİYORUM
Son dönemde kadın ve erkek oyuncular arasındaki ücret eşitsizlikleri tartışılıyor. Sen de maruz kaldın mı buna?
Karşımdakinin ücretini değil, kendi değerimi sorguladım hep. Evet, belki başlarda kendime güvenim çok olmadığı için o değeri bilemedim. Ama hem yaşımı aldıkça, olgunlaştıkça hem kendimi geliştirdikçe evet, artık kendi değerimi biliyorum ve geri adım atmıyorum!
Şebnem Bozoklu geçenlerde bir röportajımızda “Yapımcılar erkek oyuncuları kayırıyor” demişti. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Her yapımcının bunu yaptığını düşünmüyorum ama elbette yapanlar var. Hâlâ var (gülüyor). Bu da değişecek. Ben inanıyorum. Bu yapıyı elbirliğiyle değiştireceğiz.
Mesleğine dair başka neyi değiştirmek isterdin?
Çalışma şartlarını. Her hafta 140 dakika bölüm çekmek... Yaptığın işin tadını çıkaramıyorsun. Tüm ekip için geçerli bu. Bölüm yetiştirme acelesiyle herkes tam anlamıyla işini, becerisini gösteremiyor.
BİRLİKTE GELİŞTİK, MÜCADELE ETTİK
Annen ve baban sen beş yaşındayken ayrılıyor, annen, annenin ilk eşinden olan ablan ve anneannenle birlikte kalıyorsun. Nasıl bir hayattı, nasıl anlatırsın?
Çok keyifli. Babam yanımızda olmasa da sevgisini ve desteğini esirgemedi. Biz de kadın kadına kendimizi
büyüttük, birlikte geliştik, mücadele ettik.
Babanın gidişinin ardından terk edilme duygusu yaşadın mı?
Çoğu insanda terk edilme, yalnız kalma korkusu vardır. Ben bununla barışmam gerektiğini öğrendim, mücadele etmek yerine... Barıştım da... Olabilir, insanlar sizi terk edebilir. Korkularımızla barışık olup zamanı geldiğinde o acı her neyse onu yaşamamız gerektiğini düşünüyorum.
Annenin emekli maaşıyla geçiniyormuşsunuz. “Ay başlarında para varken ay sonunda yoksulduk” diye anlatmışsın...
Maddi zorluklar tutumlu bir Deniz yarattı ama asla pinti değilim. Hayatımı idame ettirip hayatın tadını çıkarmayı öğrendim.
Kadın dünyasında yaşamanın zorlukları var mıydı?
Bir zorluğunu görmedim çünkü annem bize bunun zorluk olduğunu hissettirmedi. Kadın dünyasında yaşamak değil, kadınları güçsüz, köle gibi gören, onlara her istediğini yaptıracağını sanan insanlarla yaşamak zor.
Erkeklere karşı bir mesafen oldu mu?
Kimseye karşı bir mesafem olmadı. İnsanlara kadın-erkek olarak değil, birey olarak bakıyorum. Bu yüzyılda hâlâ cinsiyet konuşmamız beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Kadına yönelik şiddet haberleri ne hissettiriyor sana?
İnsanlık olarak gittikçe gelişmemiz gerekirken tam tersi, geriliyoruz. Bu şiddet sadece kadınlara mı? Çocuklara, hayvanlara... Artık kimsenin tahammülü kalmadı.
SÖZLERİMİ SÜZGEÇTEN GEÇİRİRİM
Zehra karakterini canlandırdığın yeni projen ‘Teşkilat’ ne anlatıyor?
Milli İstihbarat’taki kahramanların hayatını, verdikleri mücadeleleri anlatmaya çalışıyoruz. Dizimiz her pazar, TRT1’de...
O dünyaya merakın var mıydı?
Çok! Gerçekten ilgimi çeken ve hayran olduğum bir konu. Büyük bir özveri, zekâ, adanmışlık gerektiriyor çünkü.
Ajan olmak ister miydin?
Bu işin beni en şaşırtan tarafı gizlilik. İnsanlar yeri geldiğinde ailelerinden vazgeçebiliyor. Ben yapamazdım. Büyük bir sorumluluk... Bu mesleği icra edenlere saygım büyük.
Bu, Çağlar Ertuğrul’la birlikte yer aldığınız ikinci projeniz...
Çağlar işini didik didik eden biri. Her sahne üzerine düşünür. Karşısındaki oyuncuyu önemser. İyi bir takım arkadaşı. Onunla çalışmak çok rahat.
HERKESLE HEMEN SAMİMİ OLMAM
Bir yanda beden olumlama hareketi, bir yanda sosyal medyanın güzel ve zayıf olmayı dayatması... Sen fiziğine ne kadar takılırsın? Fotoğraflarına müdahale ettirir misin mesela?
Özel olarak ettirmem, ihtiyaç duymuyorum. Kendimle barışığım. Hem müdahale ettirsem ne fark eder? Dışarda fotoğrafımız çekildiğinde neyin gerçek olduğu zaten belli.
Bir süper gücün olsa ne olurdu?
Zarar görmüş her çocuğun içinden hapsoldukları o kötü duyguları çekip çıkarmak isterdim.
Seninle tanışanları en rahatsız eden özelliğin ne?
Herkesle hemen samimi olmamam ve bir sınır koymam olabilir.
Ayıp olmasın diye yaptığın şeyler var mıdır peki?
Konuşurken kimseyi kırmamak için sözlerimi süzgeçten geçiririm.
Batıl inançların var mı?
Birinin elinden bıçak, makas almam.
OYUN OYNADIK, ŞARKILAR SÖYLEDİK
Deniz Baysal ve Kolpa grubunun solisti Barış Yurtçu 2019’da evlendi. Baysal “O iyi ki hayat arkadaşım” diyor.
Eşin Barış’la (Yurtçu) 1.5 yıldır evlisin. İmzayı attınız, kısa bir süre sonra pandemi başladı, evlere kapandık. O dönemi nasıl anlatırsın?
Bize zor gelmedi çünkü zaten hep birlikteydik. Her zaman yaptığımız şeyleri yaptık, bu sıkıntılı süreci keyifli hale getirmeye çalıştık. Daha çok film izledik, oyun oynadık, birlikte yemekler yaptık, şarkılar söyledik...
Barış seni ekranda görüp âşık olmuş, değil mi?
Yok, öyle değil. Birbirimizi sima olarak tanıyorduk.
Şarkılarını bilir miydin?
Kolpa sevdiğim bir gruptu, şarkılarını da ezbere bilirdim. Ama bizi bir araya getiren menajerim Kahraman oldu.
İlk adımı kim attı?
Daha çok Barış diyebilirim ama ikimiz de istedik ki birlikteyiz.
Barış sana ne ifade ediyor?
Birçok şey... Onu tek kelimeyle anlatamam. İyi ki hayatımda, iyi ki hayat arkadaşım.
Dizinizin çekimleri Ankara’da. Eşinden uzak kalmak zor olmuyor mu?
Tabii zor. Barış’ı çok özlüyorum, çok arıyorum. Hem uzaklık hem işimizin ağırlığı... Ama elimizden geldiğince birbirimizi yalnız bırakmıyoruz. Ben evimize çok fazla gidemesem de o benim yanıma geliyor. İnsanın sevdiğini özlemesi de güzel, sonunda kavuşmak varsa...
Bir müzisyenle evlendikten sonra müziğin hayatındaki yeri değişti mi?
Müzik hayatımda her zaman vardı. Motivasyonumu çok yükseltiyor. Barış’ın müzisyen olması benim için çok daha artı bir durum oldu, şarkıların yapım aşamasını, verilen emeği görmek çok özel.
İleride şarkı söyler misin?
Öyle bir planım yok ama hayat bu. Ne göstereceği belli olmaz deyip açık kapı bırakayım.