Dedeler, nineler...Harçlıklar hazır mı!

Güncelleme Tarihi:

Dedeler, nineler...Harçlıklar hazır mı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2022 07:00

Melis’le Gizem el öpmekten hoşlanmasa da geleneklere saygı duyup bayramda çoluk çocuk büyüklerin ellerini öpmeye gidiyorlar. Sonra da şehrin altını üstüne getirmeye hazırlanıyorlar! Siz bu bayram neler yapıyorsunuz?

Haberin Devamı

Melis: Gizem, bize bolluk bereket dönemi geldi çattı... Bayram geliyor ya, Deniz’le Mehmet yılda iki kez kelimenin tam anlamıyla bayram ediyor! Son birkaç yılda el öperek zengin oldular resmen. Ferhat’ın ailesi çok kalabalık. Tuttuklarının elini öpüyorlar maşallah. Mehmet bir kere Ferhat’ın yengesini tam evden çıkmak üzereyken yakalayıp “Dur, senin elini öpmemiştim” dedi. Yenge de “Oğlum çantam yanımda yok, ben harçlığını sana sonra veririm” deyince beni zorla yengenin bir sokak arkadaki evine götürttü, aldı haracını, şey pardon harçlığını!
Sizde de başladı mı el öpme faslı?
Gizem: Kendi çocukluğum geldi aklıma. Ben de bir heyecanla para toplamanın derdine düşerdim. Ne tatlı gelirdi o paralar ya... Ama itiraf edeyim, sadece para alacağımı bildiğim için el öperdim. Sadece şeker verenlere de gıcık olurdum (gülüyor). Sonra büyüdükçe bıraktım el öpmeyi, bir tiksinme geldi. Elbu yani, herkesin elini neden öpüyorum ki? Lorin bu sene öğrenmiş, artık okuldan mı, babaannesinden mi bilmiyorum ama doğru da öğrenememiş, kendi elini öptürüyor.
Melis: (Gülüyor) Benim de bayıldığım bir şey değildi hiç ama sonuçta bu toplumda, geleneksel bir ailenin içinde yaşıyoruz. Çok da ayrıkotu olsunlar istemediğim için karşı koymadım el öpmelerine. “Vay benim çocuklarım el öpmez, ne demekmiş o” demedim.
Gizem: Dememek de lazım bence, büyüdükçe çocuk bir karara varıyor zaten. Ama herkesin elini öptürmek diye bir şey de vardı. “Öp amcanın elini, öp bilmem ne teyzenin elini evladım...” Bayram değil seyran değil. Ne gerek var?
Melis: Karşı çıkanların iki önemli argümanı var aslında. Biri, çocuğa el öptürünce bir çeşit boyun eğme öğretiliyor; ikincisi, bunu para için yapınca ileride para için yapmayacağı şey olmaz gibi düşünüyorlar. Psikolog bir arkadaşımla konuştum. “Sadece bayramlarda, geleneksel bir hoşluk olarak el öpmek başka bir şey; çocuğu zorlamak, ona el öpmesini buyurmak, çocuk konuyu hiç anlamlandırmadan ona ‘Öp bakalım’ demek ya da parayı sadece el öpme karşılığında vermek başka bir şey. Orada ailenin yaklaşımı, tonu önemli” diyor. Bana da çok mantıklı geldi doğrusu. Peki, bayramda ne yapıyorsunuz, var mı plan, program?
Gizem: Annemler İstanbul’da değil biliyorsun. Kayınvalideme uğrarız, tamamdır. Ben çocukluğumdan beri hoşlanmam bayram gezmelerinden. Hele kışa denk geldiği yıllarda, bir trafik olurdu... Daha geçen hafta bize gelmiş olan amcamı yeniden görmek için dünya yol giderdik. En güzel bayram ritüeli tüm ailenin dışarıda, kahvaltıda filan buluştuğu organizasyonlar bence. Ama bizimkileri hiç ikna edemedim. Neyse, ziyaret sonrasında biz Lorin’le gezer dururuz... Havalar güzelleşti sonunda. Kemerburgaz Kent Ormanı’na götürmek istiyordum Lorin’i. Her daim işleyen bir çocuk yaşam alanı var içinde. Orman Kâşifleri diye bir grup var, bir gün de onlara takılacağız sanırım. Ormanda yürüyüş yapıp doğayla tanışıyor çocuklar. Siz ne yapacaksınız, nedir plan?
Melis: Ferhat’ın ailesinde pek çok kişi aynı apartmanda oturuyor. Bayramın ilk gününde orası biter. Benim babam rahmetli, annem de yurtdışında biliyorsun. Sonra biz de ikizleri eğlemenin peşine düşeriz. En çok sahile gideriz. Kadıköy’den Maltepe’ye kadar sahil boyu gittiğimiz belli yerler var. Bostancı tarafında denize ayaklarımızı bile sokabileceğimiz bir yer var, Beltur’un önünde.
Gizem: Suadiye’ye gelin o zaman, hem halk plajı hem de taşlık bir sahil var. Geçen sene 19 Mayıs’ta Lorin, beyaz külotuyla yüzerek sezonu açmıştı (gülüyor).
Melis: Olur, geliriz. Onun dışında müze gezme, vapura binip Eminönü’ne gitme gibi seçeneklerim var. Oradan da Rahmi M. Koç Müzesi’ne geçeriz belki.
Gizem: Aa, bak iyi hatırlattın, Oyuncak Müzesi’ne gitmek vardı aklımda, onu da plana dahil edeyim.
Melis: Çocuk tiyatrolarına da bakarım, ne var ne yok... 23 Nisan’da Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde ‘Peter Pan ve Varolmayan Ülke’ oyununa gidecektik, biliyorsun. Biz trafikten yetişemedik. Gülay (Altan) kızıyla girdi, çok beğenmiş. 8 Mayıs’ta ona götüreceğim mutlaka. Bir de biz bu sefer gidemeyiz ama gidebilecek olanlara İğneada’daki longoz ormanlarını öneririm. Çok güzel tesisler de var orada.
Gizem: O halde, herkese şimdiden tüm ailesi ve sevdikleriyle bir arada olacağı güzel bir bayram dileriz.

Dedeler, nineler...Harçlıklar hazır mı


BAKMADAN GEÇME!