Güncelleme Tarihi:
Gizem: Melis, bu gece ne yapıyorsunuz; hindi doldurdun mu? Cumartesi gecesi ateşini yakıyor muyuz çocuklarla birlikte?
Melis: Tabii ki yakıyoruz. ‘Eller havaya, oturmaya mı geldik’ moduna geçtim bile ben. Hareketli müzikler açıp dans etmek bizde olmazsa olmaz. Tavuğumu fırına vereceğim, içpilavımı pişireceğim, mezeleri şarküteriden alıyorum. Bitti gitti. Sonra başlasın eğlence...
Gizem: Tabii Ferhat var sizde... Kim bilir ne oyunlar oynatıyordur... Biz anca tombala, isim-şehir...
Melis: Adamın titri ‘oyun kurucu’, rüyasında bile insanlara oyun oynatıyor o! Tabu’yla başlarız biz geceye. Sonra Ticket to Ride, Catan, Splendor, SET gibi kutu oyunlarıyla devam ederiz. Gece yarısına yaklaşırken Tombala klasiği olmazsa olmaz. Hepsine Ferhat bir de iddia koyar ki işin heyecanı artsın.
Gizem: Bence çocuklu bir evde yılbaşı her türlü eğlenceli geçiyor. 12’den sonra bebeleri pistten alalım tabii! Babamın bir ritüeli vardı mesela. Tam gece 12’ye girdiğimizde ağzımıza kesme şeker doldurup, camı açıp kahkaha atmaya başlardık. Baştan bir-iki yalandan gülmeye çalışıyorsun ama sonra ciddi bir gülme krizi geliyor. Yeni seneyi ağzın tatlı, gülerek karşılıyorsun. Küçük çocuklara bir tane şeker yeter tabii, dikkat etmekte fayda var.
Melis: Bunu kesin deneyeceğim. Bak biz bir de şöyle bir oyun oynuyoruz: Uzunca ve kalın, halat gibi bir ipi iki ucundan birbirine bağlıyoruz. Sonra birer fularla gözlerimizi bağlayıp dördümüz ipin içine giriyoruz. Ve o iple bir kare oluşturmaya çalışıyoruz. Temas serbest. Ama gözümüzü açınca genelde anca bir üçgen ortaya çıkmış oluyor!
Gizem: Ya ne kadar güzel oyunlar var sizin evde. Ben de bu sene deneyeceğim bunu. Çocuklar ebeveynlerinin gerçekten eğlendiğini görünce hiçbir şey yapmadan bile mutlu oluyorlar bence. Ben kendi çocukluğumdan biliyorum. Çok paralar vermeye, oyunlar satın almaya, bir yerlere gitmeye gerek yok. Babam annemin sabahlığını giyer, altından kalçasına bir yastık bağlar, başını da eşarpla örter, kadın taklidi yaparak danslar ederdi.
Biz oturduğumuz yerden onu izlerken epey eğlenirdik... Gülmek ve eğlenmek en masrafsız şey. Her güldüğümüzde de “Kaptınız yine pirzolaları” derdi. Gülmenin ne kadar sağlıklı ve ömrü uzatan bir şey olduğunu söylerdi...
Taklidini yapma
Melis: Böyle tatlı, özgüvenli bir babasının olması bir çocuk için hayattaki en değerli şeylerden biri zaten. Bu arada fırsat bu fırsat, aile bireylerinin birbirini tanıması için de bir oyun önerelim. Bu oyunda herkes sırayla birbirinin taklidini yapıyor. Bil bakalım benim taklidim nasıl yapılıyor evde?
Gizem: Ay bu da süper fikirmiş, hepsini bir kenara bırakıp ilk bunu oynayacağım sanırım... Senin taklidini yaparken sanırım bağıra bağıra konuşup gülüyorlardır (gülüyor).
Melis: Aaa, aşkolsun, ne zaman gördün benim bağıra bağıra konuşup güldüğümü! Şöyle yapıyorlar: “Mehmet sofrayı topla oğlum, Deniz o fasulye bitecek yavrum, Ferhat bugün şu klozeti tamir et artık Allah aşkına...” Tabii bunları yaparken ağızlarını epey eğiyorlar (gülüyor).
Gizem: Çok güzelmiş, bayıldım... Herkese şimdiden güzel bir yılbaşı gecesi diliyorum o halde. Mandalina almayı unutmayın. Zira kabukları tombalada çıkan sayıları kapamak için hayati önem taşıyor.
Melis: Hay aklınla bin yaşa! Herkese iyi seneler...