Güncelleme Tarihi:
Melis: Gizem biliyor musun, bu yaz bir aylık İzmir macerası benim için geçen seferkinden çok daha güzel geçiyor. Mehmet sörf okuluna gidiyor, rüzgârın oğluna dönüştü resmen. Deniz de kitap okumanın zevkini fark etti bu yıl. Elinden kitap düşmüyor. Biliyorum ikimiz de ‘Aman da çocuğum çok harika’ annelerinden değiliz ama bazen çocukların güzel yanlarını konuşmayı çok seviyorum.
Gizem: Evet, ben de çocuğumu az övüyorum ama bazı geceler babasıyla “Allah’tan şöyle bir çocuk, ya şöyle olsaydı ne yapardık” dediğimiz çok oluyor. Lorin de bu yıl yüzüne su gelme fobisini aştı, havuza atlamaya bile başladı. Kolluklarıyla kulaç atarak yüzüyor ama benim gözümde milli sporcu, öyle diyeyim sana… Bayılıyorum onun ayrıca bu kadar sosyal ve özgür ruhlu bir çocuk olmasına. İletişimi çok kuvvetli, biliyorsun. Nasıl bir çocuğun olsa deselerdi hamileyken bu kadarını hayal bile edemezdim.
Melis: Ve Melis’in yine gözleri dolar (gülüyor). Ben bir de çocuklarımın çok vicdanlı insanlar olmalarını seviyorum. İyi kalpli olduklarını yeni tanıştıkları insanlar bile hemen fark ediyor. Bir de ikisinin de gözleri çok güzel. Bir de Mehmet’in sosyal, Deniz’in cool olmasına bayılıyorum, bir de bir de bir de…
Gizem: Fırsatını bulmuşken övelim diyorsun. Bence anne-babalar genelde çocuklarından şikâyet eder ama bir saat dinlenmenin sonunda herkes çocuğuyla gurur duyuyor ya da kaşının, gözünün güzel olduğunu düşünüyor. Çok sağlıksız bir psikoloji, değil mi? Deli gibi bir şeyleriz (gülüyor).
Melis: Kesinlikle öyle, delilik hali. Kontrollü olmayı öğrenmemiz çok önemli bu konuda. Çünkü etrafta kontrolü kaybedip çocuğuyla buldumcuk olan ebeveynleri görüyoruz. Çocuklarına hiç özgürlük alanı bırakmıyorlar.
Gizem: Çocuklarına özgürlük alanı tanımayan çok arkadaşım var benim. Çocuk da bir süre sonra anneye iyice yapışıyor ve hayatları kâbusa dönüşüyor ama tabii benim açımdan. Onlara sorarsan bu durumdan son derece mutlular. Geçen gün bir arkadaşım 4,5 yaşındaki kızından bir gün bile ayrılmadığını övünerek anlattı. “Nasıl yani, eşinle bir pizza yemeye de mi çıkmadınız” diye sordum ama cevabı yine çok gururla “Yoo, onsuz hiçbir şey yapmadık” oldu.
Melis: Ya kimseyi yargılamak bana düşmez ama uzmanlar da bunun doğru olmadığını söylüyor. İkizler 4’üncü sınıfta okula (eve 3 dakika) yürüyerek gitmeye başladı. O zaman beni öğretmenleri dahil pek çok kişi eleştirdi. Ortaokula başladılar. Yine herkes yadırgıyor yalnız yollamamı. Çocuk psikoloğuna danıştım. “Mental olarak da fizyolojik olarak da hazır ikisi de mahalle içindeki okula yürüyerek gitmeye” dedi. Mehmet ve Deniz bugün pek çok şeyi kendi başına yapabiliyor. Tek kuralım var, gidecekleri yere varınca bana haber vermeleri. Velhasıl çocuklarımla çok gurur duyuyorum. Onları da kendimi de hatalarımla kabul ediyor ve seviyorum. 12 yaş yaklaşırken çok tatlı birer genç kız ve delikanlı oluyorlar. Darısı başına bacım.
Gizem: Bence önemli olan senin son cümlende saklı, her koşulda çocuklarımızı severek, yeteneklerini görüp fazla abartmadan ama teşvik ederek ve hiç aşağılamadan tüm yapamadıklarıyla bağrımıza basmak onları ileride iyi birer yetişkin yapmaya yeter sanırım.
Sevgili okurlarımız, 2 yılı aşkın bir süredir Gizem’le birlikte ‘Çocukla Hayat’ adlı köşemizde, iki farklı tarzda iki anne olarak sizlerle ebeveynlik tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Biz hep; her annenin, her çocuğun ve her ilişkinin farklı olduğunu kabul eden bir yaklaşım içinde olduk ve hiçbir ebeveyne akıl vermek istemedik. Kendi hatalarımızdan dersler çıkarmaya ve bunları da sizlerle paylaşmaya özen gösterdik. Kâh güldük kâh dertlendik 2 yıl boyunca. Tecrübelerimizden faydalanabilen aileler olduysa ne mutlu bize. İkizlerim artık ergen. Şimdi başka konularla uğraşacağım bir sürece giriyorum. Bu noktada da izninizi istiyor, sizi 4 yaşındaki kızıyla boğuşmaya devam eden Gizem’e emanet ediyorum. Son olarak annelere şunu söylemek isterim: Unutmayın, ruh sağlığı uzmanları der ki, en iyi anne kendisinin iyi bir anne olduğunu fark eden ve bunu önce kendi hissedip sonra çocuğuna hissettirebilen annedir. Ve hepimiz insanız, hata yaparız!
Melis ÇalapkuluETKİNLİKLER KUTUSU
Çocuklar için drama
AKM Çocuk Sanat Merkezi bugün ve yarın düzenleyeceği atölyelerle 4-6 yaş ile 7-11 yaş arası çocukları dramayla tanıştıracak. Başak Ova’nın eğitmenliğinde gerçekleşen atölyelerde çocuklar yeteneklerini keşfedip kendilerini yaratıcı biçimde ifade etmenin yollarını öğrenecek. Çocukların hayal güçlerini sahneye yansıttıkları bu atölyelerde, bir konuda rol yapmak, canlandırmak ve doğaçlamalarla yeni deneyimler kazanmak mümkün.
Yer: Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul
Tarih: 29-30 Temmuz
Saat: 16.00
Yaş: 4-6/7-11
İletişim: (0212) 372 55 55
Ücret: 100 lira
Yer: Ankara Kültür Merkezi
Tarih: 30 Temmuz
Saat: 17.00
Yaş: 2-8
İletişim: (0312) 284 34 18
Ücret: 120 lira.
Yer: Kemerburgaz Kent Ormanı, İstanbul
Tarih: Pazar
Saat: 10.30
Yaş: Sınır yok
İletişim: (0212) 663 03 03
Ücret: 50 lira.
Zamanın en iyi sirki artık iş yapmamaktadır ve sirk sahibi Medrano, sirki kapatmak ister ama karşısına Kiki ve Kuku kardeşler çıkınca her hareketlerine gülmeye başlar, tekrar umutlanır. Güzel bir gösteri için çalışmalar başlar, ekibe bir de illüzyon gösterisi yapan yeni bir üye alınır. ‘Yaramazlar Sirki Çocuk Tiyatrosu’nda Kiki ile Kuku başarılı olabilecek mi hep birlikte izleyeceğiz.
Yer: Karadeniz Teknik Üniversitesi AKM Salonu, Trabzon
Tarih: 30 Temmuz
Saat: 17.00
Yaş: 2-8
İletişim: (0462) 377 40 25
Ücret: 100 lira