Güncelleme Tarihi:
Melis: Gizem, 1 aydan fazla oldu hem tatil hem haber yapmak için Lorin’le sürekli yollardaydın. Çok zor muydu seyahatler?
Gizem: Zor diyemem ama yorucuydu. Çünkü bir sabah evden çıktık ve 1.5 ay sonra eve döndük. Benim çocukla tatil konusunda ilk deneyimim sayılır. Ama Lorin tahmin edemeyeceğim kadar uyumluydu.
Melis: Çok sevindim buna. Biraz çocuğun yapısıyla da ilgili herhalde. Benimkilerin düzeni bozulduğunda (uyku, yemek vs.) çok huysuz olabiliyorlardı o yaşlarda. Hatta 1 yaşındalarken Kıbrıs seyahatimiz olmuştu. Kelimenin tam anlamıyla anamdan emdiğim süt burnumdan gelmişti!
Gizem: Seninki çocukla seyahat değil ki, okul gezisi gibi... Yanına 3 kişi daha lazım.
Melis: Mehmet orada ateşlenmişti, hastanelik olduk. Dönüşte uçakta da basınçtan kulakları tıkandı, ikisi birden ağlamaktan çatladı. Uçaktan indiğimizde insanlar bizi parmakla gösteriyordu. Niyeyse yüzlerinde tiksinmeyle acıma karışımı ifadeler vardı! Ama yıllar içinde nelere dikkat etmem gerektiğini öğrendim tabii.
Gizem: Zamanla tecrübe kazanıyor insan, çocuklar da öyle. Mesela Lorin’i araba tutuyor. Ona rağmen bu yaz arabayla yola çıktık ve 3 bin 450 km yol yaptık. Yolculukları uyku saatlerine denk getirmeye çalıştım. Karnı ne çok tok ne de açtı. Zamanla arabaya alıştı. Bir de annenin hem kendine hem bebesine güvenmesi lazım. Aklımda “Kriz çıkarsa ilk otele çeker, mola veririz” fikri vardı. “Ya şöyle olursa, ya böyle olursa” diye düşününce hem yol bitmiyor hem de çocuk hissedip geriliyor. Uçak yolculukları için de sabah uçuşlarını seçiyordum. Emzirmek ya da yaşı daha büyükse burun açıcı sprey sıkmak basınca çare oluyor.
Melis: Deniz de çok kusar araba yolculuğunda. O yüzden sabah 4.00-5.00 sularında yola çıkıyoruz ki arabada uyumaya devam etsinler bir süre daha. Bir de bir bileklik var, araba tutması için, pek çok yerde satılıyor. Ne kadar işe yarıyor hiç bilmiyorum ama en azından plasebo etkisi yarattı Deniz’de!
Gizem: Biz bu yaz Fethiye’ye, ailemin yanına gittik ve orayı tatil üssü olarak kullandık. Kaş’a, Demre’ye, Marmaris’e oradan gidip geldik. Sonra İzmir ve Bodrum... Yolculukları maksimum 4 saat şeklinde planlayınca problem yaşamadım ama arabamız adeta küçük bir ev gibiydi.
Melis: Neler aldın yanına?
Gizem: ‘Her şeyi’ desem! Gittiğimiz yere yabancılık çekmesin, ortama çabuk adapte olsun diye çarşafından yastığına, en sevdiği oyuncaklardan tabak çatalına kadar... Çocuklar tanıdıkları eşyalar yanında olunca güvende hissediyor. Bir de hep anlattım ona “Biz bu yaz seninle baş başayız, bir yola çıkıyoruz ve eğleneceğiz. Sonra da evimize geri döneceğiz” diye... Zorlandığını hissettiğim anlarda da evimizdeki videoları izletip dönüşümüzden bahsettim.
Melis: Ben de eczaneyi kaldırıyorum resmen yola çıkmadan! Sinek ilacı, sinek yerse diye anti-alerjen deri jeli, alerji şurubu, ateş düşürücü, güneş koruyucu, güneş yanığı için krem, pişik kremi, C vitamini... Onun dışında bol bol külot, tişört, şort. Ve bir umutla kitaplar; asla okunmayacağını bile bile...
Gizem: Bir de gidilecek yerler önemli çocukla. Plajından oteline, hep çocuklu ailelerin olduğu yerleri tercih ettim. Kaldığımız yere yürüme mesafesinde çocuk parkı olup olmadığını kontrol ettim. Tabii tüm bu çabamın asıl sebebinin kendi konfor alanımı yaratmak olduğunu biliyorsun...
Melis: Biz de özellikle kum plajı, aqua parkı ve akşam akrobasi vs. gibi gösteriler olsun diye 5 yıldızlı otel tercih ettik son birkaç yıldır. Ama açık büfeli otel restoranlarındaki açgözlülük örneklerini görmeye daha fazla dayanamayacağıma karar verdim bu yıl! Seneye 10 yaşında olmalarından cesaret alarak gerçek hayattan bir kesit yaşayabileceğimizi düşündüğüm kamp sistemini denemeye karar verdim. Şimdiden hakkını helal et arkadaşım.