Çocuk bu, yeri gelir ciyaklar!

Melis: Gizem bu hafta seninle, özellikle yazları gündem olan şu meşhur 'çocuktan rahatsız olma' meselesini konuşmak istiyorum. İki çocuklu bir anne olarak ben de çocuk gürültüsünden rahatsız oluyorum gerçekten ama bazı insanlar da çok abartıyor konuyu. Ne yapalım yani, çocuklarımıza pranga vurup eve mi kapatalım kimseyi rahatsız etmesinler diye. Çocuk bu ayol!

Gizem: Yani Melisçiğim, aslında eve kapatsak o kadar da fena olmaz bence; biz de rahat ederiz, öyle düşün (gülüyor). Ben bu konuda kesinlikle çocuk sesinden rahatsız olan insanların tarafındayım. Çünkü rahatsız edici sesleri, bağırıp çağırmaları var. Ama daha kötüsü de bizim seslerimiz.

Melis: “Bağırmayın” diye bağırırken çıkan seslerimiz, değil mi!

Gizem: Aynen öyle. Misal bizimkiler sahilde 4-5 çocuk oynuyorlar, bağırmaya başladıklarında ben bir “Sessiz olun” diye bağırıyorum, o ana kadar rahatsız olmayan insanlar da irite oluyor. Geçen gün denize gittik. Yeğenlerim Rüzgâr, Arya ve Lorin sabah sabah bir kudurmaya başladılar… Ama sana anlatamam, öyle böyle değil, durmuyor insan evlatları... Biri diğerini itiyor, öbürü ağlıyor, diğeri çığlık çığlığa suyun içinde krizler geçiriyor. En son yanımızdaki çocuklu aile kalktı gitti. Gürültü olayında nirvanayı gördük biz (gülüyor).

Melis: E, tamam işte, kalkıp gitmek iyi bir seçenekmiş (gülüyor). Ya şöyle; bu işte de bir denge olması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklu ailelerin nerelere gideceği aşağı yukarı belli zaten. Romantik çiftlerin gittiği otellere dadanmıyoruz sonuçta. Ben bekârken bunu düşünerek otel, restoran vs. seçerdim mesela. Biz şimdi İzmir'e geldik biliyorsun. Urla'da şahane bir şef restoranını denemek istiyordum. Aradım, dediler ki: “Çocuk misafirlerimizi öğlen yemeğine kabul edebiliyoruz.” Bence çok adil bu mesela. Ne ben o restorandan mahrum kalıyorum ne de çocuksuzlar akşam yemeğinde çocuk sesi dinliyor.

Gizem: Melis, çocuklu aileyi rahatsız etmeyi başardık diyorum ben sana ya! Bence bizim çocuklar kesinlikle eve kapatılmalı. Hiçbir yere çıkarılmamalı.

Melis: Böyle bir şey olabilir mi Gizem? Çağımızın sorunu hiperaktivite bir kere. Eskiden engelli çocukları eve kapatırlarmış. Buna mı dönsün iş yahu (gülüyor)!

Gizem: Vallahi bilmiyorum, ben çok strese giriyorum. Çok utanıyorum etraftan. O yüzden fazla çocuğun olduğu yere gidiyorum hep. Parklar gibi çocuklu ailelere özel alanlar çoğaltılmalı belki de… Misal 2 ayrı belediye otobüsü gelse, birine çocuklular diğerine çocuksuzlar binse. Ben Lorin yanımda yokken asla çocuklu otobüse binmem mesela.

Melis: Yeğenimi rahat bırak! Çocuklaraaa özgürlüüüük (gülüyor).

Gizem: Ya bakma, Lorin gürültülü bir çocuk değil, öyle atlaması zıplaması bile yok. Ama yanında hareketli iki çocuk olursa çok güzel ayak uyduruyor. Herkes de çocuğuyla ilgilensin bir yandan da ya. Çocuk orada kuş vurur gibi taşları denize milletin kafasına sallıyor, annesi dönüp bakmıyor bile. Benim çok kavga etmişliğim var Melis bu ortamlarda, hiç sevmiyorum gerçekten.

Melis: Hah, bak bu konuda kesinlikle haklısın. Olay saygısızlığa, terbiyesizliğe döndüğünde iş başkalaşıyor. Kendine yapılmasını istemediğin bir davranışı başkasına yapmayacaksın, en temel medeniyet kuralı bu. Bunu da çocuğuna öğretmek, her defasında tekrar tekrar anlatmak anne-babanın görevi. Ben daha ilk tatilimizde, ikizler 2 yaşındayken şöyle bir şey yaşamıştım: Mehmet eline bir avuç kum aldı. "Mehmet onu çabuk denize at" dedim. Çocuğum hemen sözümü dinledi ve kumu Deniz'e fırlattı!

Gizem: Ama senin Deniz’e!

Melis: Tabii ki… Yani diyeceğim şu, çocuğumuza tabii ki insanları rahatsız etmenin kötü bir şey olduğunu anlatmalıyız. Yeri geldiğinde fiziksel olarak bile engel olabiliriz. Ama bu, çocuklar hiçbir yere gitmesin, gülüp oynamasın demek olamaz. Sosyal yaşama nasıl adapte olacak bu bebeler yoksa?

Gizem: Ya tabii ki denemez, daha neler. Lorin şimdi burada arkadaşlarımın çocuklarıyla bir arada denize giriyor, eğleniyor. Çoğunluğu erkek olmakla beraber 4-12 yaş arası 8-9 çocuklar toplamda. Aman aman bir gürültüleri de yok, yüzüyorlar, top oynuyorlar vs. Bakıyorum etrafımızda başka çocuklu aileler de var, yalnız çiftler de. Bir kez de şikâyet eden olmadı. Fakat bu yarın birdenbire aralarından bir tanesinin olay çıkarıp plajı birbirine katmayacağı anlamına gelmiyor, çocuk bunlar nihayetinde, nedeni nasılı çok da sorgulamadan, kafalarına göre yaşayan küçük insanlar.

Melis: Bu arada çok rahatsız olanlar da eğer anne ya da baba oralardaysa onu, yoksa da çocuğu zarif bir şekilde uyarmalı bana göre. Bazı insanların çocuklarımızı azarlayarak terslemesine de sinir oluyorum.

Gizem: Evet ama herkes de kendi çocuğuna baksın. Aileler ne zannediyor tatili? Tatil dediğin çocuğa deniz kenarında bakmaya devam etmektir (gülüyor). Öyle yatayım, kitabımı okuyayım filan, daha neler!

Melis: Yani işte, dönüp dolaşıp denge meselesine geliyoruz. Hoşgörü, anlayış, terbiye, empati... Bunlar önemli kavramlar. Herkes bunları önce kendi edinsin, sonra da çocuğuna öğretsin!

Ailece açık hava etkinlikleri�
Ailece vakit geçirmek için çok uygun Sunday Funday. YBY Woods Yaşam ve Etkinlik Alanı’nda gün boyu outdoor oyunlar oynayabilir; spor, yoga yapabilirsiniz. Yaş sınırı yok.

Yer: İstanbul, Kemerburgaz Kent Ormanı

Tarih: 9 Temmuz Pazar

Saat: 10.30

Ücret: 59 lira

İletişim: (0212) 663 03 03

Heidi ve Peter’in hikâyesi
Dağlar kızı Heidi’nin öğretici ve eğlenceli hikâyesi tiyatro oyunuyla Mersin’de çocuklarla buluşuyor. 3 yaş ve üzeri için uygun olan bu etkinlikte aileler de çocuklarına eşlik edebiliyor.

Yer: Mersin, Mezitli Belediyesi Açıkhava Tiyatrosu

Tarih: 9 Temmuz Pazar

Saat: 18.30
Ücret: 169,50 lira.   

İletişim: (0324) 237 78 10

Müzede orman portreleri

Agnes Denes’in ‘Yaşayan Piramit’ eserini inceleyip ekolojik sanat ve yerleştirme sanatının konuşulacağı bu atölyede, çocuklar bir yandan doğadan toplanan malzemelerle portreler oluşturacak, bir yandan da portre ve otoportre kavramlarını yakından tanıyacaklar. 5-7 yaş için uygun.

Yer: İstanbul, Sakıp Sabancı Müzesi-Sera Atölye

Tarih: 8 Temmuz Cumartesi

Saat: 11.00

Ücret: 350 lira  

İletişim: (0212) 334 07 00

Çocuklar için caz

İKSV Alt Kat, 30. İstanbul Caz Festivali kapsamında çocuklara özel ‘Renk Renk Caz Atölyeleri'ni düzenliyor. 2019’da yayımlanan İKSV Çocuk Kitapları’ndan Renk Renk Caz’ın içerikleriyle tasarlanan atölyenin yürütücülüğünü Uğur Kaya üstleniyor. Etkinlikte çocuklar müziğin duygulara, duyguların renge dönüşümünü keşfediyor. Kontenjan sebebiyle www.iksv.org internet sitesinden kayıt formu doldurmak gerekiyor. 6-8 ve 9-12 yaş grupları için uygun. www.iksv.org

Yer: İstanbul, İstanbul Kültür Sanat Vakfı

Tarih: 12-13 Temmuz

Saat: 11.30-14.30

Ücretsiz   

İletişim: (0212) 334 07 00

Küçük Prens Müzikali

Antoine de Saint Exupery tarafından kaleme alınan, dünya edebiyatının en önemli eserleri arasında sayılan ‘Küçük Prens’ hem öğretici hem de ilham veren macerasıyla müzikal olarak sahnede. 5+ yaş için uygun.

Yer: Ankara, Eryaman Göksu Parkı Açık Hava Tiyatrosu

Tarih: 9 Temmuz

Saat: 20.00

Ücret: 100 lira.

İletişim: (0542) 652 24 45