Güncelleme Tarihi:
Gerçek olaylardan ve insanlardan besleniyor ama hikâyeler onun kaleminden çıkınca mucizelerin sınırlarında dolaşıyor. ‘Hayalet Kitap’ (2002) ve ‘Kimdir Bu Mitat Karaman?’ (2017) kitapları sinemaya uyarlandı. Doğu Yücel şimdi de gençlik romanı ‘Uzak Dünyalar’la yeniden okuyucusunun karşısında. Onunla Beyoğlu’nda buluşuyoruz. Bir grup gencin gökten düşen bir yabancıyla tanıştığı yeni kitabından bahsediyoruz. “Bu tip ‘uzaylılarla temas’ konusunu ele alan öykülerin o anın nasıl gerçekleşeceğine dair tahminler yürütmesinden ziyade insanla ilgili olması, psikolojik ve varoluşsal dertlere ayna tutması gerekiyor” diyor.
◊ Edebiyatımızda pek rastlanmayan bir türün öncüsüsün. Kara mizah, fantastik, bilimkurgu diyebilir miyiz? Anlattıkların bilindik hikâyelerden farklı, nereden çıkıyor bu konular?
Bu üç türe macera, korku, masal ve karakter odaklı dramayı eklersek formülü tamamlamış oluruz. Ama tabii kategorilerle düşünmüyorum genellikle. Ne kadar olağandışı görünseler de hayatın içinden çıkarıyorum konuları.
O yüzden de bu tip alternatif türlere mesafeli bakanlar da yazdıklarımla yakınlık kurabiliyor. “Hiç bilimkurgu okumam ama sizi okuyorum” diyen okurla çok karşılaştım.
◊ Bu kez ‘Uzak Dünyalar’ isimli bir gençlik romanıyla karşımızdasın. Gençlerle aran nasıldır? Yıllarca Blue Jean dergisinde müzik yazarlığı yaptığına göre iyi olmalı.
15 yıla yakın bir süre Blue Jean’de dirsek çürütünce gençlerle aranızın iyi olmaması zor. Ama benim tabiatım da buna müsait, biraz büyümeyi reddeden bir halim var. Bir de müzik aşkı sizi genç tutuyor sanırım.
◊ Gençlik romanı fikri nasıl doğdu ve sence gençler neler bulacak bu kitapta?
Günışığı Kitaplığı’nın harika bir serisi var: Köprü Kitaplar. Bu seride Cemil Kavukçu gibi eski kuşağın ustaları da Gaye Boralıoğlu gibi çağdaş edebiyatımızın önemli kalemleri de gençlik romanları yazdılar. ‘Uzak Dünyalar’ bu serinin 29’uncu halkası. Serideki diğer kitaplardan birazcık farklı olabilir, bilimkurgu soslu çünkü. ‘Stranger Things’, ‘Arrival’ ve ‘E.T.’ gibi yapımların çizgisinde bir macera diye özetleyebilirim. Aslında fikir çoktandır aklımdaydı. Ergenliğimde Çeşme-İzmir’de meteor yağmurunu izlerken, kayan yıldızlara bakıp içimden dilek dilerken tohumları atıldı.
◊ Kitapta dünya dışı bir ziyaretçiden bahsediyorsun. Sence nedir insanların uzaylılara duyduğu bu merak? Şimdi bir de Meksika’daki 1.000 yıllık uzaylı cesetleri gündemde…
Biliminsanı arkadaşım Tevfik Uyar’ın geçen gün TED konuşmasını dinledim. Orada Uyar “Uzaylılar var mı” sorusunun toplumun her kesiminin merak ettiği tek konu olduğunu söylüyor. Gerçekten de öyle. İnsanlık medeniyeti ilerledikçe de bu merak kabarıyor. Tabii komplo teorisyenleri ve Meksika’daki olayda olduğu gibi ‘bilinmeyen’den ekmek yemeye çalışanlar için müthiş bir kapı bu. Diğer yandan elbette biz bilimkurgu yazarlarını da besleyen bir konu. Misal, yarın öbür gün uzaylılar gelse bilimkurgu edebiyatı ve sineması çok şey kaybedebilir. O yüzden bu tip ‘uzaylılarla temas’ konusunu ele alan öykülerin o anın nasıl gerçekleşeceğine dair tahminler yürütmesinden ziyade insanla ilgili olması, psikolojik ve varoluşsal dertlere ayna tutması gerekiyor.
◊ Uzaylılar, hayaletler gibi kurgu üzerine yazan bir yazar olarak gerçek hayatta nasıl birisin?
Bir tarafım çok hayalperest; gündüz düşlerine kapılıp giden dalgın biriyim. Diğer yandan çok rasyonel, katı gerçekçi biriyim. Bilimsel şüphecilik perspektifinden her konuya objektif bakmaya çalışıyorum. Uzaylılar, hayaletler, vampirler, ilham perileri ve birçok doğaüstü konu hakkında kalem oynattım. Bunları yazarken araştırma da yapıyoruz elbette. Araştırdıkça da görüyoruz ki, bunlar insanın hayatı çözmesi için ya da en basitinden oyalanmak için bizzat yarattığı varlıklar. Nasıl uyurken hayatımızdaki çıkmazlar hakkında tuhaf tuhaf rüyalar görüyorsak bunlar da yine kendimizle ilgili anlayamadıklarımızı çözme çabamızın birer ürünü.
“UZAYLILARA ‘UZAKTAN KÖTÜ GİBİYİZ AMA TANIRSANIZ SEVERSİNİZ’ DERDİM”
◊ Eğer sen de bir gün UFO görürsen ve bir arkadaş içinden çıkıp sana doğru yürürse nasıl bir tepki verirsin?
Bir öykümde o an var, karakterim Egemen hemen Dünya’ya nasıl geldiklerini, o mesafeyi nasıl aştıklarını soruyor. Çünkü gezegenler, sistemler arası gezilerin en büyük problemi o. Ben de bunu sorardım herhalde. Ya da “Uzaktan pis, kötü bir ırk gibi görünüyor olabiliriz ama tanırsanız seversiniz” gibi bir cümle, eğer bizi yok etmeyi düşünüyorlarsa faydalı olabilir.
◊ Kitabında gençlerdeki akran zorbalığına değiniyorsun. Senin de yaşadığın böyle durumlar oldu mu?
Tabii ki. Ergen zorbalığı bizim zamanımızda da şu anda da çok sık görülüyor. Herhalde bu zorbalığa uğramayanlar sadece zorbaların kendileridir. O yüzden de bu konuya parmak basmak istedim ve romanın ilk birkaç bölümünü tamamen buna ayırdım. Diğer yandan hassas biriyseniz hayatınızın her döneminde, evde, işte, arkadaş meclisinde, sosyal medyada zorbalığa maruz kalabiliyorsunuz. O yüzden sadece gençlikle ilişkili tutamayız.
‘TÜM ÖYKÜLERİM FİLM OLSUN İSTERİM’
◊ Kitabında gençler arası bir aşk üçgeni de var. Sen hiç böyle bir durumda kaldın mı? Çözümün ne oldu?
Tabii ki. Genelde centilmence geri çekildim, utangaç biri olduğum için zaten en baştan, üçgen falan olmasa da zordu o işler. Ama tabii birkaç kere “İyi olan kazansın” diye bakıp çeşitli stratejiler geliştirdiğim olmuştur (gülüyor).
◊ Kara mizahla harmanlanmış polisiye türündeki ‘Kimdir Bu Mitat Karaman?’ romanın ‘Mitat’ adıyla bu sene filme uyarlanmıştı. Daha önce de ‘Okul’ ve ‘Küçük Kıyamet’i izledik. Sırada yeni bir film projesi var mı?
‘Mitat’ çok yakında dijital bir platformda gösterilecek. Devam kitabı ‘Beter Ol Mitat Karaman!’ın da film veya mini dizi olmasını çok isterim. Ama dürüst olmam gerekirse tüm öykülerimin ve romanlarımın film olmasını isterim. Zaten kafamda film çeker gibi yazdım hepsini, okurlar da film gibi diyor, yani uyarlanmamaları için bir sebep yok gibi. En iyisi, kayan yıldızlardan, düşen meteorlardan bunu dileyeyim!