Güncelleme Tarihi:
Evinin damından Paris’te bir bulvarı görüntüleyen ressam Louis-JaquesMandé Daguerre, 1839 yılında farkında olmadan fotoğraf tarihinde bilinen ilk insan görüntüsünü de çekmeyi başardı. Uzun poz süresi yüzünden, bulvarda hareket eden araçlar ve yürüyen insanlar fotoğrafta görünmüyordu. Fakat kaldırım kenarında ayakkabısını boyatmak için kıpırmadan duran şanslı bir kişi, fotoğrafı çekilmiş ilk insan olarak tarihe geçti. O gün bugündür fotoğrafçılık sanatı yepyeni tekniklerle gelişiyor. Ancak bir dönem var ki, fotoğrafçılığın en önemli evresi olarak tanımlanıyor: 1843-1860 yılları arası. İşte o dönemde yabancı seyahat fotoğrafçılarının Osmanlı coğrafyası ve Doğu Akdeniz kentlerinde çektiği fotoğraflar, Sadberk Hanım Müzesi’ndeki ‘Gümüşten Suretler’ adlı sergide gün yüzüne çıktı. Küratörlüğünü Bahattin Öztuncay’ın yaptığı sergideki eserlerin tamamı, Ömer Koç’un koleksiyonundan. Sergi kataloğunda yayımlanan ve Sadberk Hanım Müzesi’nde sergilenen bu kareler, Koç’un yaklaşık 10 bin fotoğraflık koleksiyonundan seçildi.
Dünyada bilinen en eski Beyoğlu fotoğrafı, 1847 yılından. Pierre-Ambroise Richebourg imzalı karede Fransız Elçilik Sarayı görülüyor.
Öztuncay, bu dönemin fotoğrafçılık açısından önemini şöyle anlatıyor: “Teknik açıdan çok cazip bir dönem. Gümüş kaplı bakır plakalar üzerinde kamera içinde doğrudan pozlandırmayla elde edilen bu görüntülerin negatifleri olmadığı için çoğaltma imkânları da bulunmuyordu. O dönemde çekilmiş fotoğraflarda sadece portreler yok, mimari yapılar da var. O yüzden bu fotoğraflar bize İstanbul’un, Ortadoğu’nun ilk görüntülerini sunması açısından da önemli. Arkeolojik açıdan da öyle... Fotoğrafın 1850’lerde çekildiği yerlere gidin bakın, çoğu mimari yapı artık orada yok, yıkılmış. Mesela Atina’daki Parthenon tapınağı ve diğer tarihi eserler, Mısır’daki yapıtlar, Lübnan’daki Baalbek Harabeleri, bugün o şekilde görünmüyor. Depremler, doğa şartları ve maalesef günümüzdeki vandalizmin sonuçları ortada. O yüzden bu fotoğrafların dokümanter değeri de çok fazla.”
BAHATTİN ÖZTUNCAY KİMDİR?
Makine yüksek mühendisi olan Bahattin Öztuncay, 1980’li yıllarda eğitimi için gittiği Viyana’da İstanbul’un en eski fotoğraflarını toplamaya başladı. İlk Türk uçaklarının ve pilotlarının fotoğraflarının peşinde ve Osmanlı posta tarihi koleksiyonu var. Eski İstanbul fotoğrafları, balıkçılık ve deniz üzerine tematik koleksiyonlar da yaptı. 16 senedir Koç Holding Enerji Grubu ve Vehbi Koç Vakfı bünyesinde kültür-sanat alanında sergi ve yayın projeleri üzerinde çalışıyor.
‘Simitçi, derviş ve çocuklar’ (James Robertson, albümin kağıt, 1856)
Miner Kellogg, İstanbul’a ve çeşitli Ortadoğu ülkelerine seyahat eden ilk Amerikalı sanatçılardan biriydi. Amerikan elçisi Dabney Smith Carr’ın daveti üzerine, 1844’te geldiği İstanbul’da dokuz ay kaldı. Beyoğlu’nda bir Rum evine yerleşen Kellogg, önce İngiltere Elçisi Sir Canning’in üç kızının Doğu kıyafetleri içinde portrelerini yaptı, sonra da Sadrazam Hasan Rıza Paşa’nın... İznik ve Bursa’ya da giden Kellogg, ülkesine döndükten sonra 1848’de New York’ta Türk kıyafetleriyle ayakta poz vererek işte bu dagereotip portresini çektirdi.
James Robertson’ın 1853 yılında çektiği bu fotoğrafta Hipodrom Meydanı’ndaki Dikilitaş kaidesi görülüyor. Kaidenin etrafı, dönemin İngiliz büyükelçisi Sir Canning’in yönlendirmesiyle daha fazla tahrip olmaması amacıyla çitlerle çevrildi.